
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ÖRTÜLÜ SAVAŞ!
Çağımızda savaşlar, artık iki devlet, ya da devletlerarasında olmuyor. Çünkü dünyada halk, özellikle de batı ülkelerindeki insanlar, savaş istemiyor. Siyasiler de, dünyadaki senaryolarını gerçekleştirmek ve çıkarlarını da korumak ve kollamak için, "TERÖR" denen beladan, örtülü olarak istifade ediyorlar. Teröre, ideolojik etnik, dinsel görüntü verilerek de sahneye sürüyorlar.
Örtülü Savaş, başlangıcı, istihbarat birimlerinin çatışması ile başlıyor. Giderek, etnik ya da mezhepsel ayrışmadan elde edilen yerli liderler ile bütünleşerek sürüyor.
Tabi, provokasyonlar, suikastlar ve bunlara eşlik eden medya, hep birlikte savaşıyorlar. Ayrıca bir ülkenin, nüfusu ne olursa olsun, ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, o ülkenin içine, kargaşa çıkaracak birkaç bin kişi soktular mı o ülkeyi istikrarsızlaştırabiliyorlar.
İşte ARAP BAHAR, Irak, Afganistan ve Suriye...
Türkiye, yıllardır ABD ve AB ülkelerinin, bu tür stratejilerinin hedefi oldu.
Nitekim ABD ve AB büyükelçilerinden, kimi Karadeniz' bölgesini, kimi de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesini mesken tuttular, örtülü olarak da etnik yapıyı harekete geçirmek istemişlerdir.
Büyükelçiler, önce vali ve belediye başkanına, göstermelik bir ziyarette bulunuyorlar. Ardından da sözde sivil toplum kuruluşlarıyla, temas ve genellikle de doğu ve Güneydoğu bölgesinde, ana uğrak yeri BDP oluyor. Halkla da yakın temasta bulunuyorlar.
ABD'nin, elçi görünümlü, James Jeffrey, çıktığı turlarda, Türkiye'ye bol bol akıl veriyor! Çok iyi Türkçe bilen Jeffrey, DTP' li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i de sık sık ziyaret ediyordu.
Almanya'nın, Ankara Büyükelçisi Cuntz' ın, Güneydoğu gezisinde uğradığı adresler ise bir hayli ilginçti. . Cuntz, Süryani vatandaşların yaşadığı, Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı Sarıköyü'nü ziyaret etti. Turabdin Metropoliti Mor Samuel Aktaş'un, dertlerini dinleyen Cuntz, köyde bulunan kilise ve köyün bazı eksikliklerinin giderilmesi için 12 bin 500 euro bağışta bulundu. Cuntz, köyde yaşayan Süryani vatandaşlarla da sohbet etmişti.
Batman Belediyesi'nin, atık su arıtma tesisinin temel atma törenine de katılan ve törende bir de konuşan Cuntz, "Alman Kalkınma Bankası KFW ve Federal Kalkınma İşbirliği Bakanlığı son 40 yılda belediyelerin alt yapı projeleri için 1 milyar euro kredi tahsis etti" dedi.
Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Emie, herkesin diyaloga açık olması gerektiğini söyleyerek Türkiye'ye akıl vermeye kalkıştı.
İngiltere Büyükelçisi Nick Baird ve eşi Caroline Baird Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Büros'unun organizasyonuyla Trabzon'un Düzköy ilçesine bağlı Çalköy beldesinde köylülerle buluştu. Baird burada ilk olarak Çalköy mağarasını gezdi. Bu arada, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde kendilerini "KTÜ Öğrenci Kolektifi" olarak adlandıran bir grup öğrenci, Baird'ü, protesto ettikleri için uzaklaştırma cezası almışlardı.
ABD ve AB Büyükelçileri, Ankara' da ikametgâh etmesi gerekirken, son yıllarda, Türkiye' nin, hassas bölgelerini mekân tuttular. Adeta sömürge valisi gibi, hareket ettiler. AB kurmayları ise hükümetle değil de etnik lider ve örgütlerle görüşüyorlar.
Bütün bu ziyaretlerin, hedefi, açık ve nettir. ABD ve AB ülkeleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, yüz sene önce dayatılan, SEVR sömürgeciliği, yeniden hayata geçirilmek istiyorlar. Çünkü etnik milliyetçilik, dış ve iç şer odakların senaryolarına, özellikle de SEVR' e zemin oluşturur.
Ayrıca Türkiye, 1975 Helsinki Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları Temel hak ve Özgürlüklerini temel alan 7. nci maddesine yönelik bir modelle parçalanmak ve SEVR" İ yeniden hortlatılmak istenmektedir. Nitekim BU MODELLE SOVYETLER; SAVAŞSIZ, İŞGALSİZ VE MÜDAHALESİZ BİR BİÇİMDE ÇÖKERTİLMİŞTİR. YUGOSLAVYA VE IRAK BÖYLE PARÇALANMIŞTIR.
ABD'de, önde gelen 3 düşünce kuruluşunun 27 Haziran 2012 tarihinde, yaptıkları ortak toplantıda, Türkiye'yi, Suriye'de savaşa çekmek için, bir senaryo oynadıkları ve Türkiye'nin savaşa çekilmesi için, Gaziantep ile Kahramanmaraş'ta bombaların patlatılmasının konuşulduğu ortaya çıktı. Son olaylar göstermiştir ki, terör, artık hükümete bırakılmayacak kadar önemlidir.
Hükümetin, bugünkü terörle mücadele konusundaki politika ve stratejiler de, yeterli değildir. Bu nedenle, Türkiye'nin, kapsamlı, milli bir terör politikasına ve stratejisine, acilen, ihtiyacı vardır. İstiklal Savaşı'nda olduğu gibi, PKK, dış ve iç şer odaklara karşı, milletçe, topyekûn mücadele de şarttır. Çünkü Türkiye, örtülü ve adı konmamış bir savaşla karşı karşıyadır.