4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

OYLAT VE DOĞAL YAPI

OYLAT, doğal yapısı ile Türkiye'nin en güzel köşesidir. Oylat Kaplıcaları yolu üzerindeki Oylat Mağarası toplam 665 metre uzunluğunda, 126 metre de girişe göre derinliğe sahiptir. İçinde bulunduğu, Oylat Kanyonu anlatılmaz bir güzelliğe sahiptir. Mağara içinde çok güzel sarkıt, dikit, damlataşlar ve damlataş havuzu vardır. Turistlerin çok ilgisini çeken bu mağaranın, mutlaka turizm sektörüne kazandırılması gerekir.
OYLAT' ta, doğal yapıların korunması ve gelecek nesillere en az tahribat ile ulaştırılması, herkes için bir görev ve ödev olmalıdır. Bunun için vadinin bu günkü durumunu, detaylı bir şekilde değerlendirilmeli, Ayrıca kaya düşmelerine ve doğal yapının bozunmasına, aşınmasına, neden olan iklimsel ve çevresel etmenlerin belirlenmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. En önemlisi de OYLAT, 1. derecede " DOĞAL SİT ALANI" ilan edilmelidir.
OYLAT A.Ş ' nin, tesisleri, bölgede gerek fiziki yapı, gerekse, kaplıca turizmi ve estetik açısından örnek teşkil edecek niteliktedir. Amacı, bölgenin termal imkânlarından, sürekli yararlanmak isteyenler için, yaz kış istifa etmelerini sağlamaktır. Müşteri memnuniyeti, ön plandadır. Modern konaklama imkânları ve havuzları ile harika bir tatil ve şifa olanağı sunuyor.
Ayrıca OYLAT' ta, erozyon, doğal yapının korunması ile eşdeğerdir. Çünkü yapılan araştırmalara göre, ülkemizde yüzeyin % 90' nında, toprak erozyonu vardır. Bu alanın %63' ünde, erozyon şiddetli ve çok şiddetli düzeydedir. Tarım alanlarının da %75' inde, erozyon vardır. Ülkemizde, taşınan ve kaybolan toprak miktarı km2, başına ortalama 487 ton' dur. Erozyon, topraklarımızın fakirleşmesine ve baraj göllerimizin de dolmasına, en önemlisi de ülkemizin, giderek çölleşmesine neden olmaktadır.
Ülkemiz yüzeyinin tamamına yakının da, şiddetli ve çok şiddetli erozyonun hüküm sürdüğü ve yılda 600 bin tondan, fazla verimli tarım topraklarının, nehir ve ırmaklarla akıp gitmesi ülkemizde, en öncelikli sorundur. Çünkü bir santimetrelik toprağın meydana gelmesi için, 100 yıl, 30 cm' lik tarım toprağı için, 3000 yıl gerekmektedir.
Elbette OYLAT' ta, doğal yapı korunduğu sürece, "EROZYON" olmaz. Olmaması içinde bölgede, koruma ve kullanma dengesi korunmalı, yapılaşmaya müsaade edilmemelidir. Orman alanları, mutlaka korunmalıdır. Bölge planlı bir biçimde, dengeli olarak kullanıma açılmalıdır. Bölgelerde, tarım, turizm, balıkçılık gibi ekonomik sektörlerin doğal yapıyı bozmayacak bir biçimde geliştirilmesi sağlanmalıdır.
OYLAT' ta, doğal yapının, sürekli korunması için, çevre duyarlılığını artırmak yanında, yöre halkı, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer kurumlar ile işbirliği yapmak, bölge ile ilgili alınacak kararlarda, veri çeşitliliğini sağlamak, detaylı ve geniş bilgi ağını kullanmak da esas olmalıdır.
OYLAT' ta, geliştirilen tüm projelerde ve yapılan çalışmalarda, uluslararası standartlar uygulamalıdır. OYLAT A.Ş' tesislerinin dışındaki yapılarda, iyileştirme çalışmaları yapılmalı, yeni yapılaşmalara da zorunlu olmadıkça müsaade edilmemelidir.
OYAT' ta, bu güzelliklere yakışmaya tek mahal Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü' ne, ait Oylat Mesire Yeri' dir. Her taraf pislik içinde, Çöp kutuları boşaltılmadığından çöpler, tüm çevreye yayılmış, hatta su kanalını kapatmışlar. Yapılan tesisler ise bakımsızdır. Hülasa Mesire yeri, kendi kaderine bırakılmış. Heyelanı önlemek dikilen ağaçlar çürümüş, En önemlisi de DEVLET ELİYLE BÖLGEDE EROZYON TEŞVİK EDİLMİŞ.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü,
Oylat Mesire yerini, kendi kaderine terk eden, bölgede erozyona neden olanlar hakkında gerekli işlemi yapar mı bilinmez ama devlet eliyle yapılan mesire yeri, bu haliyle, ne devlete, ne de Oylat' a yakışmıyor.
OYLAT' ta yapılaşma, iskan alanı açılması, konaklama tesisi yapılması, her türlü araç yolu, maden ocağı açılımı, ağaç kesimi, her türlü sondaj çalışması, doğal ve ekolojik denge ile ekosistem bütünlüğünü bozacak, yaban hayatı tahribine sebep olacak her türlü faaliyetler dikkatli yapılmak zorundadır. Doğal dengeyi bozacak, her türlü üretim, işletme, avlanma, otlatma ve benzeri faaliyetler de yasaklanmalıdır.
OYLAT ve ormanlarımıza, sahip çıkılmalıdır. Çünkü erozyon, sel, taşkın, çığ, heyelan, asit yağmurları ve sera etkisi, yeryüzündeki canlı hayatı, yaşam ortamını ve gıda güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Hayatın yaşam destek ünitesi olan ormanların bozulması, azalması, ormansızlaşma, çölleşme, çoraklaşma, çevre ve genetik kirlenme, nesli yok olan veya azalan flora ve fauna, göçler, açlık ve sefalet gerçekleri, ormanların değerini, önemini, dünya ve ülkemizin gündeminin başına geçirmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi