4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

PARAKENDE SATIŞTA YABANCILARIN PAYI ARTIYOR

Türkiye'nin, perakende devi MİGROS satıldı. Hisselerinin yüzde 50.8'i 1 milyar 977 milyon YTL' ye BC Partners'in kontol ettiği Moonlight Capital'e satıldı. Ancak önde gelen yerli şirketler, satışa girmedi. Perakende sektöründe, bu satışla birlikte yabancı ağırlığı arttı. Yerli yatırımcılar, sıkıntı yaşamaya ve bunu da ilk sinyalleri gelmeye başladı.
MİGROS Türk'ün, yüzde 51'lik bölümünün Londra merkezli fon şirketi BC Partners'e satılması, İngiltere'de de yankı buldu. Nitekim The ındependent de, "BC, Türkiye'nin gıda pazarından pay aldı" başlıklı haberinde 16. 5 milyar dolara satın alan BC Partners'in, "Türkiye'nin tarihinde en büyük alım gerçekleşti" dedi.
Aslında bu gelişmeleri, yadırgamamak lazımdır. Yılardır, Türkiye'ye gelen yabancı sermaye, kesinlikle üretime yönelik yeni bir yatırım yapmıyor. Babadan kalma veya insanımız tarafından gerçekleştirilen, fabrikaları satın alıyor. Böylece de sektörde, iç pazarı ele geçirirken, insanımızın global pazarlarda kendilerine rakip olmalarını da engelliyorlar. Böylece de bir taşla da, iki kuş vurmuş oluyorlar.
Nitekim yabancı sermaye şirketlerin, 500 büyük kamu veya özel, sanayi şirketi arasında "ekonomik aktivite" ölçüsü ile payları, 1990 yılında yüzde 8.2 iken, 2006 yılında yüzde 20.1'e çıkmıştır. Bu pay, 2007' de daha da artmıştır. Oysa ülke için yararlı olan, üretime yönelik, "sabit sermaye yatırımı," dır. İstenen yabancı sermaye de budur. Bu tür yabancı sermaye, insanımız için, aş ve iştir. Teknoloji getirir. Kalite ve maliyet avantajları yaratır. İhracata ciddi katkıda bulunur. Yine yabancı sermaye, devletin ve özel sektörün çıkardığı bonoları satın alıyor. Bunu tercih etmelerinin en önemli sebebi ise faizlerinin yüksek olmasıdır.
Aslında bu tür yabancı sermayenin, ülkemiz için zararlı olduğunu siyasi otorite de biliyor ama cari açığı kapatabilmek için, bu tür yabancı sermaye girişine de, olumlu bakmak zorunda kalıyor.
Bugün, tartışılması gereken tablo da budur. Çünkü, Bu kesimler, vadesiz ve kısa vadeli, kredi ve portföy yatırımlar, yüksek faiz ve çarpık kur nedeniyle, ülkemizde yüksek reel gelir elde eder ve kazançlarını da dışarı çıkarırlar.
Eskişehir'e, önümüzdeki yıllarda, üretime yönelik yabancı sermaye ve yatırımcı gelir mi veya gelmez mi bilinmez ama perakende satışa yönelik süpermarketler hızla çoğalıyor. Yılardır, bu alandaki söylem ve vaatler, hep gündemde oldu. Ancak arzu edilen yabancı yatırım ise bir türlü gelmedi.
Şayet bugünkü yabancı sermaye politikaları, devam ettirilirse, Türkiye' de, istihdam sorunu felaket olacaktır. Türkiye ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığı gibi, suç oranı da her geçen gün aratacaktır.
TÜİK' in, 2007'nin Ekim-Kasım-Aralık Hane Halkı İşgücü Araştırması'na göre işsizlik tırmanıyor. Türkiye'de, çalışma yaşında olup da çalışmayanların sayısı, bir yılda 25 milyon 271'den, 26 milyon 294 bine ulaştı. Bunların 2 milyon 350 bini iş arıyor, ama bulamıyor.
Ancak işsiz sayısı, iş arayanlarla sınırlı değil, iş aramasa da çalışmaya hazır 1 milyon 670 bin kişi var, 630 bin kişiyse iş arama umudunu tamamen kesmiş. Yani gerçek işsiz sayısı tam 4 milyon 20 bin kişi. Ülkede her yıl işgücüne katılan insan sayısıysa 740 bin civarında.
Emekli olanlar düşüldüğündeyse, yılda yaklaşık 411 bin kadar kişiye iş bulunursa, yüzde 10.1' e ulaşan işsizlik oranı ancak muhafaza edilebilir. Bu kadar istihdam yaratmak bir yana geçen yıl işgücü 283 bin azalarak 23 milyon 500 binden 23 milyon 217 bine düştü.
İşsizlik fotoğrafında acı bir nokta daha: Hem kır, hem de kent nüfusunda istihdam azaldı. Ekonomistlere göre, "Düşük büyümenin yeterince istihdam yaratmayacağı gibi, üçüncü çeyreğin düşük büyümesi, istihdama yansıdı."görüşündeler
Türkiye'de reel faizler çok yüksek. Yüzde 18'ler civarında olan gecelik borçlanma faizleri, son bir ayda yapılan iki operasyonla önce çeyrek puan, sonra da yarım puan indirilerek yüzde 16.75 seviyesine getirildi. Ancak ekonomistlere göre, bu faiz oranı yine de çok yüksek. Yabancı yatırımcılar, üretime yönelik yatırım yapmak yerine, dövizi getirip Türkiye'de bozduruyor, borsaya gidiyor, hazine bonosu-devlet tahvili alıyor, mevduat faizinden nemalanıyor. Bu paranın, ülkemize, faydası yok. Ülkemize, üretim, iş, aş getirmiyor, ihracat getirmiyor, döviz kazandırmıyor. Ve Türk halkı, her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Çok yazık...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi