1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Parayı nerden buldun? diye sormak....


ES TV'de bir program sırasında Eskişehirspor'u konuşurken, kulüp başkanı Mesut Hoşcan bağlanmıştı programa.

Kongreden bir-iki gün önceydi sanırım.

Sıkıntının tamamen parasal olduğunu söylemişti.

Şehrin de kulübüne yeterince sahip çıkmadığından yakınmıştı.

İki soru sormuştuk kendisine canlı yayında.

1. Sen göreve gelirken şehrin katkı sağlaması gibi bir şart öne sürmedin. Dolayısıyla bu durumdan yakınman doğru mu?
2. Parasal sıkıntıdan yakınıyorsun ama, parayı da ne yapıp edip bulmak senin görevin değil mi?

Bu sorular üzerine Mesut Hoşcan, kongrede yeniden seçilmesi halinde hem şehrin katkısının sağlanacağını, hem de transfer için gerekli paranın bir şekilde bulunacağını söyledi.

Eskişehirspor kongresi yapıldı.

Mesut Hoşcan yeniden kulüp başkanı oldu.

Paraları ödenmediği için gidecekleri söylenen futbolcular kulüpte kaldı.

13 civarında futbolcu transferi gerçekleştirildi.

Yani...

Bir şekilde para bulunmuş görünüyordu.

Şimdi...

Bu aşamadan sonra eğer Mesut Hoşcan eleştirilecekse (ki bu bizim bu köşede sık sık yaptığımız bir şey)

-"Madem para bulabiliyordun, bu güne kadar bunu niye yapmadın?" Denilebilir.

-"Bulduğun para ile aldığın futbolcular yerine, daha az sayıda daha kaliteli ve daha işe yarayacak futbolcuları niye almadın?" Da denilebilir.

Hatta...

-"Bugüne kadar belli ki sana bu konuda fayda sağladığı anlaşılan siyasiler ve bürokratları niye harekete geçirmeyi başaramadın?" diye de sorulabilir.

Ancak...

-"Bu parayı nereden buldun?" Diye sormak çok doğru bir yaklaşım olmasa gerek.

Hatta...

-"Bulduğun paranın kaynağını açıkla" diye baskı yapmak, niyetin bağcı dövmek olduğunu ortaya koyar gibi geliyor.

..............

Ertelemek en kolayı...



Temel ile Fadime boşanmaya karar vermiş.

-"çocukları da paylaşırız" diye karar almışlar.

Ama bakmışlar ki 7 çocukları var.

Boşandıklarında eşit olarak paylaşamayacaklar.

Oturup karar vermişler;

-"Biz en iyisi bir çocuk daha yapalım. Sonra boşanır çocukları da eşit olarak 4'erden paylaşırız."

Bu erteleme sonucunda ne olmuş biliyor musunuz?

Aradan Dokuz ay geçmiş ve Fadime İkiz çocuk dünyaya getirmiş...

Eskişehir'de şu kısa zaman içinde yaşadıklarımıza bir bakın:

-Demiryolunun yeraltına alınması zamanında bitseydi, şimdi üzeri Bulvar olmuş ve Eskişehirliler üzerinde geziyor olacaktı.

-Stadyum tartışmaları ile kaybedilen zaman olmasaydı, şimdi belki de Eskişehirspor maçlarını, bugüne kadar tamamlanmış olan yeni Stadyumda oynuyordu.

-Bağlar Caddesinin Üniversite önünde devamı Çevre yoluna bağlanmış olsaydı, araçlar Çevre yoluna çıkmak için boşu boşuna şehir turu atmayacaktı.

-Belediye'nin Kentpark içinde bulunan binası bitseydi, şimdi orada Kongreler yapılıyor olacaktı.

-Trafik sorununa zamanında önlem alınsaydı, bugün Eskişehir'de Trafik diye bir sorun yaşanmayacaktı.

-Tramvay hatları zamanında uzatılsaydı, belki de bugün Eskişehirlilerin ulaşım adına bir sorunu da olmayacaktı.

-Tramvay daha ilk projelendirildiğinde daha özenli hazırlansaydı, bugün bazı caddelerde yaşanan sorun yaşanmayacaktı.

-Uçak sefer saatleri Eskişehirlilere göre ayarlanmış olunsaydı, bugün belki de halen uçak seferlerimiz olacaktı.

-Vilayet Fidanlığı zamanında "Kent Alanı" yapılmış olsaydı, şimdi Eskişehirlilerin mükemmel bir sosyal yaşam alanına yıllar önce kavuşacaktı.

-Termal Turizm konusunda elimizi çabuk tutmuş olsaydık, bugün Eskişehir kalıcı turist cenneti olacaktı.

- Söz verilen 3 Üniversite yapılsaydı,belki bu gün öğretime geçmiş olacaktı

Hep ertelendi yapılacaklar iyi mi?

Hep "Sonra"ya bırakıldı.

Sonra'ya bırakanlar, o tarih geldiğinde yine erteleme yoluna gitti.

Çünkü, ertelemek yapmaktan daha kolaydı.

İşte biz bunun sıkıntısını çekiyoruz şimdi.

Eskişehir'de var olan ve herkesin yaşadığı sorunların tamamı, zamanında yapmak yerine erteleme yolunun seçilmiş olmasından kaynaklanıyor.

Üstelik...

Ertelenen gün geldiğinde yapılan tek şey, yine ertelemek oluyor.

Tıpkı Temel-Fadime fıkrası gibi...

...........


Planlar...Planlar...



Şu sıralar Eskişehir kamuoyunun gündeminde olan iki planlama var.

Her iki planlama da Eskişehir'in geleceğini ilgilendiren son derece önem arz ediyor.

Birisi, Eskişehir'in bu güne kadar olmayan 25 binlik planları.

Diğeri ise.

Şehrin ortasında kalan Küçük Sanayi Sitesinde yapılacak olan dönüşüm planları.

Her iki planlama da çıkmaza doğru sürükleniyor.

Zira.

İşin içine siyaset bir şekilde giriyor.

Planların son şeklini alacağı ve kabul edileceği yer Büyükşehir Belediye Meclisi.

Büyükşehir Belediye Meclisi'nde AK Parti çoğunluğu var.

Planları yapan ve yaptıran ise CHP'li Belediye Başkanları.

Eskişehir halkı son Mahalli seçimlerde oylarıyla böyle bir takdirde bulunmuş.

Demiş ki: "Bu işi birlikte ve Eskişehir menfaatlerini gözeterek, birbirinizi denetleyerek yapın" demiş.

Bu gün için bu mesajın doğru anlaşıldığını söylemek mümkün değil.

Fakat.

Bu mesajın anlaşılmasını idrak edebilmek için önümüzde az da olsa bir süreç var.

Ne diyelim?

Bu mesaj biran önce anlaşılır da, şu planlamalarla ilgili mesele artık gündemden düşer.

......

Biraz da gülmek lazım



Temel'in çok büyük bir mobilya mağazası vardır. Bir gün bayi toplantısı için Rusya'ya gider. Otelin resepsiyonunda çok güzel Rus kızı ile tanışır. İkisi de birbirlerinin dilini bilmediklerinden Temel kalemi alır, bir taksi resmi çizer deftere. Kız gülümser, başını sallar. Bir taksi tutup şehri birlikte gezerler. Daha sonra Temel, bir restoran ve bir masa çizer deftere. Kız tekrar güler, başını sallar ve güzel bir restorana akşam yemeğine giderler, şampanya içip havyar yerler, dans ederler.

Vakit hayli geç olunca kız eline kalemi alır deftere 2 kişilik bir yatak çizer, gülümseyerek Temel'e verir. Temel afallar kalır. Sonra da kızı bırakıp oteline döner.

Temel, kendisinin mobilya işi yaptığını kızın nasıl anladığını hálá çözemez, düşünür durur..durur düşünür..

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi