4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ!

Olağanüstü Büyük Kurultay için, 18 Aralık tarihini belirleyen CHP'de, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN ve bazı belediye başkanları ve siyasetin güçlü isimlerini, CHP'ye katmak için, düğmeye basıldığı söyleniyor. Ancak bu gelişmenin önündeki en büyük engel, parti içi demokrasi deki tereddüttür. Kurultay, bu alanda, çözüm olacak mı bekleyip göreceğiz.
Aslında yıllardır, siyasi partilerin, kendi iç bünyesinde, parti içi demokrasi olmaması, sürekli sıkıntı yarattı. Çünkü siyasi partiler, Demokrasinin de ürünüdürler, demokrasinin olmadığı yerde, çoğulcu siyasi parti sisteminden, siyasi parti rekabetinden, bahsetmek mümkün değildir.
Oysa parti içi demokrasi, partilerin icraatına hakim olsa, sıkıntılar yaşanmayacağı gibi, huzur, birlik ve beraberli yanında, hakkaniyet ve eşitlik kavramları da kendiliğinde oluşacak, patiler de, her geçen gün daha da güçlenecektir.
Elbette siyasi partiler, aday belirleme yöntemlerini kendi tüzükleriyle, diledikleri gibi yapma ve aday tespit etme imkânına da sahiptirler. Ayrıca bir siyasi parti, hür ve serbest bir demokratik düzende, kendi aday belirleme yöntemlerini, kendi organları marifetiyle, kendi tüzüğü aracılığıyla dilediği gibi belirler. Ancak " KENDİ VARLIĞINI DA BORÇLU OLDUĞU DEMOKRATİK KURALLARI, GÖZARDI ETMEMLERİ GEREKİR."
Siyasi partiler, adayları belirlemede demokratik usul ve kaidelere açık olmak ve uygulamada sürekli ve kalıcı kılmak zorundadır. Şayet siyasi partiler, hakikaten vatandaşın seçme, seçilme hakkını yönlendiren ve onu şekillendiren, en önemli kuruluşlar ise, aday belirleme usullerini de mutlaka demokratik kurallar içinde gerçekleştirmek mecburiyetindedir.
Şu bir gerçek ki, her seçimde olduğu gibi, önümüzdeki Genel Seçimdeki adayları belirleme de, "LİDER" ve "ELİT GÜÇLER" etkili olacaktır. Delegelerin, özellikle de halkın ne istediği düşünülmeyecektir.
Oysa siyasi partilere, " PARTİ İÇİ DEMOKRASİ" hakim olsa idi. Seçmenin düşündüğü adaylar listelerde yer alsa, Ne partilerin genel merkezleri, ne de taşra teşkilatlarında sıkıntı yaşacaktır. Halk ve parti teşkilatı, özellikle de adaylar, çıkan tabloya razı olacak, partilerde huzursuzluklar da yaşanmayacaktı.
Aslında Atatürk, parlamento seçimleri ile ilgili olarak çok iyi yöntem belirlemişti. O' na göre, egemenlik kayıtsız şartsız milletin elindedir. Bu nedenle parlamento üyeleri de, millete karşı sorumludur. Bu sebepten dolayı da, " PARLAMENTO ÜYELERİNİ HALK DOĞRUDAN DOĞRUYA VE HİÇBİR ARACI OLMADAN KENDİSİ SEÇECEKTİR." Üyelerin seçiminde aracılığı, ne yürütme kurumu olan hükümet, ne de "PARTİLER" yapabilir. Çünkü halk değer verdiği ve kendisinden hizmet beklediği kişi/kişileri, bizzat kendisi seçecektir.
Yine Atatürk' e göre, " halkı, hükümetin veya partilerin dayattığı kişi/kişileri, seçmek zorunda ve durumunda bırakmak, tamamen antidemokratiktir. " Bu durum Kemalizm ilkelerine de aykırıdır.
Partiler büyümek, iktidar olmak ve bugün bünyelerindeki sıkıntıları aşmak istiyorlarsa, mutlaka parti içi demokrasiyi, hayata geçirmek ve halkın düşündüğü adaylara da listelerinde, yer vermek zorundadır. Aksi halde parti içinde sıkıntılar, daha da artar ve varlıkları da kalıcı olmaz.
Artık Türkiye, bu tablodan ve özellikle de siyasetteki, aynı yüzlerden, kurtulmak istiyor. Nitekim bir üniversiteli gencimiz, Sayın Demirel'e, " Dedem seni dinledi; babam seni dinledi; ben sizi, dinlemek istemiyorum." diyerek tepki göstermişti.
Hülasa partilerdeki antidemokratik ortam, Türkiye'nin geleceğini, tehlikeye atan en önemli sorun haline geldi. Çünkü Liderler, yeni umudun doğmasına, ülkeye umut aşılayacak, yeni insanların, ortaya çıkmasına izin vermiyor.
Diğer yandan TBMM' nin geçmişte tespit ettiği "Türkiye, uluslararası hukuk normlarına ve demokrasinin en yüksek standartlarına kavuşacak, tedbirleri almalı ve bunu, aziz milletimizin layık olduğu hak ve özgürlükleri düşünerek yapmalıdır." hedefi yasal düzenlemelerle hayata geçirilmelidir. Çünkü Türk insanı, bu normların en iyisine layıktır.
Her şeye rağmen halkın, hala aday belirleme ve demokratik hakkını kullanma şansı var. Türk halkı, partilerin, tüzük, proje, program, özellikle de adaylarını iyi değerlendirmeli, tercihini de partilerden yana değil, adaylardan yana kullanmalıdır. Çünkü demokrasilerde sorunların çözümü seçmenin elindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi