
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
PARTİLER KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL
CHP ile ilgili yazımızdan sonra bir okuyucu, " CHP'li, Önder Sav, "CHP, kimsenin babasının malı değildir" görüşünde ama yıllardır, CHP' de olduğu halde, yerlerine gelenleri, kabul etmediği gibi, değişiklikler karşısında, "CHP Genel Başkanı disiplin suçu işlemiştir. Hukuku bilmeyenlere, hukuku bildirmek bizim görevimizdir" diyerek eleştirdi. Hatta bir müddet, Genel Sekreterlik odasını boşaltmadı. Oysa partiler, kimsenin malı değildir. " sözleri dikkat çekti.
Şu bir gerçek ki Türkiye' de, siyasi partiler, birilerinin, tapulu malı gibi gösterildi veya gösterilmek istendi. O nedenle de partiler, yıllarca bazı kişi/kişilere, mahkûm oldu. Sonuçta da hem partiler, hem de ülke zarar gördü. Hatta büyük bir bölümü de bu stratejiler nedeniyle yok oldu. Türkiye, siyasi parti mezarlığına dönüştü.
Elbette bu gelişmede, siyasi partilerin kuruluş felsefeleri çok önemlidir. Parti, belli bir ideolojiye ve kesime hitap ediyorsa, yok olması kaçınılmazdır. Hele Türkiye' de olduğu gibi, patilerde, POLİTBÜRO" oluşmuşsa, partilerin gelecekleri hüsrandır. Çünkü iktidar olma şansları olmadığı gibi yok olmaya da mahkûmdurlar.
Türkiye' de, CHP, dışında pek çok parti kuruldu ama iktidar olmalarına rağmen yok olup gittiler. Çünkü belli bir ideolojiye ve kesime hitap ettiler. Oysa Atatürk' ün kurduğu, CHP' nin kuruluş felsefesinde, ne ideoloji vardı, ne de belli bir kesim hizmet. Tek bir hedefi vardı. Tüm kesimleri kucaklamak ve onların refah ve mutluluğu için çalışmaktı.
Çok partili dönemde CHP kadroları, bu felsefeden uzaklaştı. Diğer partilere benzedi. Bunu faturasını da yıllarca, muhalefette kalarak ödedi ama bu tablodan ders almadı. Bugün de Sayın BAYKAL, aynı düşüncede. Nitekim Trabzon'da yaptığı konuşmada, " ...CHP Türkiye'nin bağımsızlığını güvence altına almış, devrimler yapmış, Türkiye'nin bugünkü noktasına gelmesini sağlamış olan partidir. Bu anlayış içinde gün olur iktidarda oluruz, gün olur muhalefette kalırız ama muhalefette de görevimiz var, iktidarda da görevimiz var. Sadece iktidara gelerek görev yapacak partilerden değiliz. Biz muhalefette de görev yaparız... " diyerek bir gerçeği kamuoyu ile paylaştı.
Doğrudur, CHP Türkiye'nin, bağımsızlığını güvence altına almış, devrimler yapmış, Türkiye'nin bugünkü noktasına gelmesini sağlamış olan partidir. Ancak Atatürk, bu tabloyu tüm kesimleri kucaklayarak başarmıştır. Bugün ise ülkemizde, etnik ve dinsel akımlar vardır. Bunları yok sayarak, siyaset yapmak çok zordur. Bu gerçeği göz ardı ederek siyaset yapmak, hem partilere, hem de ülkeye zarar verir. Zaten etnik ve dinsel nefreti körükleyenler de siyasiler değil midir?
Elbette dinsel ve etnik nefret üzerinden siyaset yapmak, Türkiye açısından felaket olur. Ayrıca etnik eksende, ayrımcı bir model geliştirmek, siyasi özerklikler oluşturmak, iki uluslu, iki dilli anayasa hazırlamak, Atatürk'ün, kurduğu Türkiye modeliyle bağdaşmaz. Atatürk'ün, ulus projesi; Türk, Boşnak, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Arnavut gibi farklı etnik kökenleri öne çıkaran bir model değildir. Aksine, mevcut bütün etnik kökenleri ve kültürleri, bir arada tutan bir bütündür. İnsan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi ve demokrasinin güçlendirilmesiyle çelişmez. Etnik açılımlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin, ulusal ve siyasal birliğini güçlendirmediği gibi, ülkenin bölünmesine de zemin hazırlayacaktır.
Bir toplumda, sınıfların olmayışı, toplumu kuran insanların yapısına, yaşayışına ve tabiatına, en doğru bir toplum düzeni kurulmasını sağlar. Toplumdaki farklılaşma ve eşitsizlik, sınıfların ve sınıf mücadelesinin, ortaya çıkması demektir. O zamanda, her sınıf kendi egemenliğini kurma savaşına girecektir. Bu mücadelenin sonu da felakettir.
Elbette Sayın BAYKAL' ın, dürüstlüğüne, denecek hiçbir şey yok. Ancak uzun yıllardır, CHP' de lider olarak görev yaptı. Bu durum, kamuoyunda sıkıntı yarattı. Oysa halk, yeni yüzler istiyor. CHP' nin, önümüzdeki genel seçimde, yeni bir lider ve kadro ile başarılı olmaması için hiçbir sebep yok.
Ancak Önder Sav ekibi, hem de Deniz Baykal kanadı, CHP' nin, İktidar olmasında en büyük engeldir. Çünkü her iki kesimde, iktidar olmak için değil, Kılıçdaroğlu'nu parti içinde yalnızlaştırmaya, etrafını kuşatarak esir tutmaya çalışacaklar. Bu çerçevede, hiç umulmadık ittifakların, gündeme gelebilir.
Sayın BAYKAL ve SAV bilmelidir ki her kişinin, CHP' nin, her kademesinde, görev alma hakkı vardır. Ayrıca partiler, kimsenin tekelinde de değildir. O nedenle de CHP teşkilatı, geçmişteki alışkanlıklarından, "POLİTBÜR' dan ve "KURULTAY" alışkanlıklarından kurtulmak zorundadır. Maalesef, ülkemizdeki siyasiler, özellikle de liderler; düşüncede saplandıkları kalıplaşmalardan, çok zor kurtuluyorlar.
Hülasa CHP'de, savaş yeni başladı. CHP, yapılması istenen olağanüstü kurultaydan, güçlenerek mi çıkar, yoksa bölünerek mi bekleyip göreceğiz.