
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Partilerin değil, adayların yarışı...
CHP'de...
Yılmaz Büyükerşen Büyükşehir'de: Üç dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olmasına ve marka haline gelen ismine güveniyor...
Kazım Kurt ise, Milletvekili oluşuna ve Odunpazarı bölgesinin, Sol ağırlıklı oyların yoğun şekilde bulunduğu bir bölge oluşuna.
Ahmet Ataç'ın ise güvendiği nokta ise, Belediye Başkanlığı süresince iyi işler ortaya çıkartması, bölgede sevilen bir isim olması ve partisiyle arasında herhangi bir sorun bulunmaması.
HHH
AK Parti'ye gelirsek....
Harun Karacan Büyükşehir'de: Gençliğine, hırsına ve seçim süresince insanlara tek tek dokunmasına güveniyor. ETO ve Odalar birliği yönetiminde yaptığı işlerin referans olması da güvendiği noktalardan birisi.
Orhan Soydaş ise Tepebaşı'nda, aday olduğu Belediyenin kurucu Belediye Başkanlığı ve sonrasında Büyükşehir belediye Başkanlığı görevini yapmış olmasından kaynaklanan tanınırlığına güveniyor.
Nevzat Önder'e gelince: Aday olduğu Odunpazarı'nın kendi partilerinde olmasına ve bu avantajla seçime gireceğine, bunun yanı sıra parti içinden gelen biri olarak, teşkilatın kendisine sahip çıkacak olmasına güveniyor.
HHH
MHP'ye gelince:
Kadir Çalışıcı Büyükşehir'de: Eskişehir'de Valilik yaptığı süre içinde kazandığı tanınırlığa güveniyor. Başta Eskişehirspor taraftarı olmak üzere, Eskişehirlilerin kendisine göstermiş olduğu sevginin, kendisini bu seçimlerde bir yerlere taşıyacağına inanıyor.
Emine Edizgil ise, Odunpazarı bölgesinde kadın aday olmanın avantajına güveniyor.
Murat Sanlar'ın Tepebaşı'nda güvencesi ise, mütevazi oluşu ve tanınırlığı.
Sonuç olarak...
CHP, AK Parti ve MHP'den aday olan isimlerin, Mahalli seçim sürecinde güvendikleri kişisel özellikleri var.
Doğrusunu söylemek gerekirse, partilerinden çok adayların taşıdığı kişilikler ve üzerinde barındırdığı donanımlar konuşuluyor bu süreçte.
Partililerden çok, adayların çabaları ön plana çıkıyor.
Belki, seçim havasının tam anlamıyla hissedilebilmesi için erken olabilir ama...
Sanki...
Eskişehir'deki bu yarış partilerin değil, adayların yarışı halini alıyor...
......
İş oy vermeye gelince...
Fesih Bingöl Milli görüş'ün Eskişehir'de simge olmuş isimlerinden biri.
Saadet Partisi'nin de Eskişehir'de Büyükşehir Belediye Başkan adayı.
Önceki gün partisinin Odunpazarı ve Tepebaşı adaylarının yanı sıra, partinin yöneticileri ile birlikte ziyaretimize geldi.
Seçim sürecinde haklı olarak yakındığı konular var.
Bunlardan biri de, basında Saadet Partisi olarak yeterince yer alamamaktan, parti söylemlerinin kamuoyuna yeterince aktarılamamasından yakınıyor.
-" seçim söz konusu olduğunda iki-üç parti konuşuluyor. Bizim de içinde olduğumuz partiler 'Diğer partiler' diye geçiştiriliyor. Bu hiç de adaletli değil. Zaten ekonomik anlamda o partilerle eşit değiliz, bir de medyanın böyle davranıyor olması bizi müşkül durumda bırakıyor" dedi.
Söylediklerinde sonuna kadar haklı olduğunu söyledik.
-"Ne yazık ki böyle bir durum var. Üstelik bu durum hiçbir zaman değişmiyor. Her dönem iktidar için yarışan partiler değişse de, kamuoyu va medya sürekli iki-üç parti üzerinde duruyor ve diğer partiler "diğer partiler" olmaktan ibaret kalıyor" dedik.
Dahası...
Bu mahcubiyeti zaman zaman yaşadığımızı da açıkça itiraf ettik kendisine.
İŞ OY VERMEYE GELİNCE
İŞLER DEĞİŞİYOR
Laf dönüp dolaşıp mahalli seçimlere geliyor sohbette.
Fesih Bingöl'e seçimleri ve nasıl bir oy oranı beklediklerini soruyoruz.
Fesih Bingöl ilginç bir durum tespiti yapıyor.
-"Biz Saadet Partililer olarak inanan insanlarız. Toplum içinde sevilen ve saygı gören kişileriz. Mesela bir kız isteme durumu olduğunda ve buna bizzat elçi olduğumuzda, ailelerin 'Bunlar Saadet Partili. Bu insanlar dürüst insanlar ve bu insanlardan zarar gelmez' dediklerine çok şahit olduk. Keza, borç- alacak meselelerinde de aracı olduğumuzda, Saadet Partili olmamızdan kaynaklanan benzeri durumları çok yaşadık. Anlayacağınız, insanların bize olan güvenleri son derece fazla. Ancak, aracısı olduğumuzda bile, bize güvenip kızlarının evlenmesine razı olan, parasını sırf bizim referansımıza olan güvenleri nedeniyle borç veren insanlar, iş oy vermeye geldiğinde,nedense aynı tavrı göstermiyor. Bu elbette sosyolojik ve bizim araştırmamız gereken bir durum. Aslında toplumun bize olan güveninin oy anlamında da sürmesini istiyoruz."
Bu, Saadet Partisi açısından son derece ilginç bir durum tespiti.
Ve bize göre de Saadet Partisinin bu tespit üzerinde biraz kafa yorması gerekiyor.
........
Bunun adı "Önlem" miş...
Çevre yolu üzerinde Tır'ın biri, üzerinde bulunan aşırı yükten dolayı üst geçide çarpıyor.
Çarpmanın etkisiyle üst geçit büyük hasar görüyor.
Yıkıldı yıkılacak.
Maazallah, altından geçen araçları resmen Allah koruyor.
Maazallah...
Üzerinden geçmeye kalkan yaya olursa, muhtemelen aşağıya düşme riski var.
Durum böyleyken nasıl önlem alınıyor dersiniz?
İlk önce, kimse üst geçide çıkmasın diye, üst geçidin her iki merdiven başına tel çekiliyor.
Üst geçidin altında ise, dubalarla üç şerit olan yol, iki şeride indiriliyor.
Üst geçit yıkılsa, sanki kapattıkları şeridin üzerine devrilecek. Diğer şeritler sanki hiç etkilenmeyecek.
Ve tüm bu yapılanların ismi de "Önlem" oluyor iyi mi?
......
Eskişehir'i ilçeler yönetecek
Eskişehir merkezinin 700 Bin civarında nüfusu var.
İlçelerin nüfusu ise 150 Bin civarında.
Önümüzdeki mahalli seçimlerde, 700 bin kişiden fazla insanın yaşadığı şehir merkezinden 16 Büyükşehir Meclis üyesi seçilecek.
150 bin civarında insanın yaşadığı ilçelerden ise seçilecek meclis üye sayısı 29.
Yani...
İlçelerden gelecek meclis üyesi sayısı, şehir merkezinde seçilecek meclis üye sayısının neredeyse iki katı.
Kısacası...
Oluşacak tabloya baktığınızda, 30 Mart'tan sonra Büyükşehir belediye Meclisi'nde 12 İlçeden gelecek Meclis üyelerinin çoğunluğu olacak.
Başka bir deyişle...
30 Mart seçimlerinden sonra Eskişehir'i İlçeler yönetecek.
Çünkü...
Meclis çoğunluğu bu kez İlçelerde olacak...
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Küçük bir köyde imamlık yapan Ahmet ezanın okunmasıyla namazı kıldırmak üzere caminin yolunu tutar.Yine her zamanki gibi dualarını,ayetlerini okumaya başlar.Ortalık sessiz,herkes Allah aşkıyla duasını ederken Ahmet kendini tutamaz ve yellenir.Herkes kahkalarla gülmeye başlar.Atılan kahkalar bütün köye yayılmıştır.Ahmet ne yapacağını bilemez.Utancından yerin dibinde yer olsa oraya da girecek.İnsan içine çıkamıyor.En sonunda tayin istemekten başka bir çözüm yolu bulamaz.Aradan uzun seneler geçer.Ahmet içindeki köy özlemini yenemeyerek kendi kendine :
-"Olayı ben bile hatırlamıyorum köydekiler de unutmuştur"
der ve kendini köyün yolunda buluverir.
Köye vardığında bir çocukla karşılaşır onunla koyu bir muhabbete dalarlar.
İmam:
- "Sen kaç yaşındasın evladım?"
Çocuk:
- "İmam yellendiğinde 3 yaşımdaymışım..."