4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

RANT UĞRUNA, ORMANLAR YAKILIYOR

Atalarımızın, ormanlarla ilgili çok güzel sözleri var. Nitekim Sultan Fatih, "Ormanlarımdan, bir dal kesenin başını keserim" diyerek, ormanlara verdiği önemi göstermişti. Peygamberimiz ise "Bir fidan keseni, Allah'ın cehenneme atacağını" buyurmuştu.
Ancak halkımızın büyük çoğunluğu, ormanlarla ilgili sözleri dikkate almadığı gibi, ormanlara da yeteri kadar ilgi göstermiyor. Rant uğruna, Ormanlar yakılıyor. Nitekim Orman yangınları ile ilgili yazımda, Bodrumdaki yangınlara rantın sebep olabileceğini yazmış, 2B yasasının da halk tarafında, yanlış anlaşıldığı da söylemiştik.
2B yasası, ormanların değil, orman olma vasfını kaybettiği ve orman haline tekrar dönüştürülmesi mümkün olmadığı, 31.12.1981 tarihi itibariyle tespit edilen, orman arazisi olmaktan çıkmış arazilerin satışını öngörüyor. Bu tarihten sonra, yakılan orman sahaları kesinlikle 2B yasası kapsamına girmiyor.
Nitekim Orman Bakanı Sayın Pepe'nin, " Bazı hain eller, ruhu kapkara, vicdanı dumura uğramış bazı hainler, ormanlarımızı maalesef ateşe veriyor. Bir yangının 4-5 ayrı yerden çıkmasının başka izahı olamaz" dedi. Ve " Şu bilinmelidir ki yanan orman alanının tek bir karışı bile özel mülkiyete konu edilemez. Oralarda bağ, bahçe, otel yapılamaz, kesinlikle yerleşime açılamaz. Yanmış alanlar, yıl içinde ağaçlandırılır." Sözleri, Bodrum'daki orman yangınları ile ilgili söylentileri doğrular niteliktedir
Seçim için, Bodrum'da gelen bir okuyucumuz, Bodrum Kızılağaç'ta, 300 hektar alanı kül eden yangın, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Turizm Gelişme Bölgesi ilan ettiği alanda meydana geldiğini söyledikten sonra, bu konu ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Yine Bodrum'daki yangının, özellikle rüzgârlı günlerde, aynı anda birkaç noktada başlaması, kasıt ihtimalini güçlendirdi. Diğer bölgelerde de aynı yöntemle yangın çıkması durumu daha da netleştirdi. Son günlerde, Bodrum'da yanan bölge ile ilgili, Turizm Bakanlığı'nca alınan son kararların tartışıldığı söyleniyor. Bodrum'da, yeni konut ve turistik tesis alanlarına açılan bu bölge, rantı en yüksek yerler arasında gösteriliyor. İlçenin kaderini değiştireceği iddia edilen yeni imar planı, 7 Haziran 2007 günü askıya çıkarılmış, 1 aylık askı süresinin dolmasına iki gün kala, 7 Temmuz 2007 tarihinde de orman yangınları patlak vermiş.
Bakanlığın, bölgeyi "Turizm Gelişim Bölgesi" ilan edeceğinin açıklandığı son iki yılda, ilçede türeyen komisyoncular, köylünün elindeki "sit alanı diye işe yaramayan" arazilerin, büyük bölümünü topladığı ve ormanı ikiye bölen karayolunun, alt ve üst tarafında rüzgârlı bir günde, aynı anda başlayan yangının kasten çıkarıldığını da söyleniyor.
Ülkemizde, "Ormanı kim yakıyor" sorusu tartışılırken, Bodrum' da yöneticiler, sivil örgütler, köylüler, ormancılar ve emlâkçılar, iki şüpheli gösteriyor: Büyük yatırımcı ve yeni planla mağdur olan arazi sahipleri.
Yine Orman yangınlarının, çevre düzeni planlarının askıya çıktığı günlerde başlaması, dikkat çekicidir. İlgililer, "Yapılaşmaya asla izin vermeyiz." diyor ama yangınlar ve yağmalama hala devam ediyor
Hülasa orman yangınlarına ilişkin istatistikler, Orman Kanunu'nun kabul edildiği 1937'de başlıyor. O tarihten günümüze kadar 74.294 orman yangını çıktı ve 1.630.046 hektar alan yandı. Yine istatistikler göre, orman yangınlarının %6' sı doğal nedenlerden, %96' sı ise insan kaynaklıdır. Yangınların büyük bir kısmı, kasıt, ihmal, dikkatsizlik ve kazanlardan kaynaklanmaktadır.
Nitekim Orman Bakanı Osman Pepe, son dönemde arka arkada çıkan orman yangınlarının yüzde 95'inin insan faktöründen kaynaklandığını, yüzde 5'inin ise yıldırım düşmesi neticesinde çıktığını söyledi. , bu yıl insandan kaynaklanan orman yangınlarının önemli bir kısmının ise seçim öncesi ülkede tedirginlik yaratmak amacıyla çıkarıldığını belirtmesi ise dikkat çekici idi.
Aslında ormanlarla ilgili olarak çıkartılan yasaların, halk tarafından yanlış anlaşılması da orman yangınlarına neden olmaktadır. 2B yassının imara açılmasının öngörüldüğü tarihten itibaren, bu alandaki ciddi bir yapılaşma olduğu, çok miktarda yerleşim yeri ve tarla açıldığı söyleniyor.
Hülasa torunlarımızın emaneti olan ormanlar, yok oluyor ama hala türbinden, yok oluşlarını seyrediyoruz. Çok yazık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi