
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Referandum sonucu ile ilgili her sürprize hazır olun...
Amerika’da son yapılan başkanlık seçimleri öncesinde araştırma şirketleri sayısız kamuoyu yoklamaları yaptı.
Araştırma şirketlerinin neredeyse tamamı yapılacak seçimin Clinton tarafından kazanıldığını adeta ilan etti.
Sadece bir araştırma şirketi, ABD seçimlerinin galibinin Donald Turmp olacağını söyledi.
Söylediğinde haklı da çıktı.
Zira…
ABD seçimlerini sürpriz bir şekilde Donald Turmp kazandı.
Söz konusu araştırma şirketi, seçimlerin Turump tarafından kazanacağını önceden bilmesi bir yana, Trump’ın alacağı oy oranını da bilmiş olması son derece şaşırtıcıydı.
Doğru sonucun nasıl tahmin edildiği sorulduğunda, söz konusu araştırma şirketinin başkanı şu açıklamayı yaptı:
-“Anket çalışması sırasında bire bir görüştüğümüz vatandaşların neredeyse tamamı seçimde verecekleri oyu açıklamak istemediler. Bu yüzden anket yapmakta çok zorlandık. Bunun üzerine yeni bir anket stratejisi geliştirdik. Anket için gittiğimiz vatandaşlara, hangi adaya oy verecekleri yerine, ‘komşunuz sizce hangi adaya oy verir?” diye bir soru yönelttik. Bu soruya verilen cevaplardan yola çıkarak da seçimleri Trump’un kazanacağı ortaya çıktı ve biz bu sonucu ilan ettik. Böylece ABD seçimlerinin en doğru tahminini de biz yaptık”
Şimdi bizim ülkemizde de, önümüzdeki referandum ile ilgili benzeri bir durum yaşanıyor.
Seçmenlerin büyük bir bölümü, referandumda kullanacakları oyun rengini pek belli etmek istemiyor.
Hatta…
Ne oy vereceklerini açıklamaktan özellikle imtina ediyor.
Bunu nereden anlıyoruz?
Bir araştırma firması, referanduma yönelik anket çalışması için 2500 kişiyle bire bir görüşme kararı alıyor.
Ancak…
Firma, görüşeceği 2500 kişinin görüşünü alabilmek için 12 bin kişinin kapısını çalmak zorunda kalıyor.
çünkü…
10 Bin kişi, referandumda kullanacağı oyu söylemek istemiyor.
Bu durum bize şunu gösteriyor:
Referandum sürpriz bir sonuç ortaya çıkartabilir…
Yani…
Evet, ve Hayır oyları tahmin edilenden daha fazla…
Ya da…
Tahmin edilenden çok aşağıda çıkabilir.
Kısacası…
Tıpkı ABD seçimlerinde olduğu gibi, Türk seçmen de bu referandum sonucunda büyük bir sürprize imza atabilir.
Yoksa seçmen referandumda kullanacağı tercihi niçin açıklamak istemesin ki?
***
Salakça yapılan açıklamalar ve davranışılar var ya…
“Herkes bu süreçte karşısındakinin ileri sürmüş olduğu fikre tahammül etmek, o fikri saygı çerçevesinde karşılamak durumundadır.
Ama gelin görün ki bu durum bizim ülkemizde kolay kolay kabullenilen bir durum değil.
Demokrasiyi hiç uğraş vermeden çok kolay elde ettiğimizden midir bilemiyorum ama bu ülkede yaşayan insanların kendi düşünceleri dışındaki fikirlere kolay kolay müsamaha göstermediği bir durum var ortada.
İşte bu durum her seçim öncesinde insanların birbirlerine ithamlarda bulunmasına, aşağılamasına ve hatta tehdit etmesine kadar varan boyutlara ulaşıyor.
Tıpkı şu sıralar yaşadığımız referandum öncesi süreçte olduğu gibi.
Kamuoyuna açık yapılan beyanatlardan tutun da sosyal medya üzerindeki yorumlara kadar, farklı düşünenler hakkında aşağılamalar, tehditler, tahrikler adeta havalarda uçuşuyor.
Şu bir gerçek ki, bunları yapanların, bu yaptıklarıyla, savundukları fikre bir gram dahi katkıları olmuyor.
Aksine…
Sergiledikleri tavır ile kendi savunduğu fikre verebilecekleri en büyük zararı veriyorlar.
Bu nedenle…
Referanduma kadar geçecek süreç içinde hangi taraf tehdidi, tahrik’i, aşağılamayı, itham ve iftirayı ne kadar çok kullanırsa, karşısında olduğu fikre o kadar hizmet etmiş olacak.”
Referandum kararı alınır alınmaz dile getirmiştik yukarıda yer alan yorumumuzu.
Bugün, yaptığımız bu yorumla ne kadar haklı olduğumuz çıktı ortaya…
Zira…
Bu gün Evet ve Hayır cephesinden zaman zaman yapılan aptala açıklamalar ve davranışlar, insanları Evet verecekse Hayır, Hayır verecekse Evet cephesine sürükler hale geldi…
***
Her işi niye
beğensin ki insan…
Hani “İşsizlik yok. İş beğenmeme var” diyorlar ya…
İnsanların işi beğenmemeleri de doğru be arkadaş!
Birincisi: İşsizlik maaşı varken adam niye gidip çalışsın ki?
İkincisi de:
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikalar işçi arıyor.
Vereceği para asgari ücret…
Yaptıracağı iş hem ağır, hem tehlikeli hem de yağın kirin içinde…
çoğu zaman vardiya var. Yani gecenin bir yarısı gittiğin işten sabahın ilk ışıklarında eve dönüp, bütün bir günü uyuyarak geçirmek de var.
İşe varışın yarım saat 45 dakika, eve dönüşün de öyle.
Bu durumda ne yapar insan?
Aynı parayı, yani asgari ücreti şehir merkezinde verecek, daha hafif, daha sorumluluğu az ve daha temiz bir işe girmeyi tercih etmez mi?
Elbette eder.
Hatta ediyor da…
Dahası…
Bu şartlarla fabrikada çalışmak yerine, daha az paraya şehir merkezinde bulunan işleri tercih ediyor pek çoğu…
O yüzden…
Ağır, sorumluluk isteyen ve çok da sıhhi olmayan işlerde çalıştırılacak işçilerin maaşları tercih edilir düzeye getirilmedikçe, birileri iş bulamamaktan sürekli yakınacak.
Bu olmadığı müddetçe, “İş var ama işçi bulamıyoruz” söylemleri hep olacak.
İş arayan insan, aynı paraya fabrikada çalışma yerine, şehir merkezinde bulunan bir cafe’de çalışmayı her zaman tercih edecek.
O yüzden…
-“İşçi bulamıyoruz” diye yakınanlara sormak lazım…
Siz olsanız, hangisini tercih ederdiniz?
Asgari ücretle şehrin 40 kilometre uzağındaki fabrikalarda çalışmayı mı?
Yoksa…
Aynı paraya, şehir merkezinde bulunan bir iş yerini mi?
***
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Hayvanlar konusunda uzman olan birincisi anlatıyor.
"İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim. Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim." Böcek genetiği uzmanı çalışmasını açıklıyor. "Arı ile bok böceği genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz. İnsanlık için çok faydalı bir gelişme sağladım." Genel genetikçi Dr.Temel iki meslektaşına bakıyor ve;
"Valla ben de karpuzla karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.,,