
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Referandumun kıssadan hisseleri...
Süleyman Demirel'in, siyaset yaptığı yıllarda zaman zaman anlattığı fıkralar ünlüdür.
Anlattığı her fıkra, o gün yaşanmış olaylarla ilgili adeta “ kıssadan hisse” niteliği taşıyordu.
Yaşadığımız olaylara baktığımızda, fıkraların bugün dahi aynı özelliği taşıdığı açıkça görülüyor.
İnanmıyorsanız, önce fıkrayı okuyup, ardından kısa bir süreç içinde yaşayacaklarımızı hesap etmeye çalışın isterseniz...
***
“Marangoz tahta parlatıyor. İşine dalmış, rendeyle tahtayı yontarken oğlu koşa koşa geliyor: ''Baba, baba… Anam cin doğurdu, çabuk gel…''
Adam hiç oralı olmuyor. Tahta parlatmayı sürdürüyor. çocuk ise telaşlı: ''Baba, anam evde simsiyah bir cin doğurdu.''
Marangoz nihayet rendeyi yana koyuyor:
''Ananın cin doğuracağı belliydi. O Arap bizim mahalleye taşındığı gün, ananın cin doğuracağını tahmin ediyordum.''
İki hafta sonra referandum var.
Referandum sonucu Evet de olsa Hayır da olsa birileri çıkıp "Ben sonucun böyle olacağını tahmin ediyordum" diyecek...
***
“Siyasetçilerin birbirleri ile sürekli didişip, kriz çıkardığında: "Bir profesör aslanla kuzunun aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiş.
'Yapamazsın' demişler.
'Deneyeyim görün' demiş.
Hayvanat bahçesinde denemeye başlamış. İtiraz edenler bir hafta sonra gelmiş, bakmışlar ki, kuzuyla aslan aynı kafeste...
'Bunu nasıl yaptın?' diye şaşkınlıkla profesöre sormuşlar.
O da cevap vermiş: Her gün kafese yeni bir kuzu koyuyoruz."
Tıpkı siyasette yaşananlar gibi değil mi?
Bir aslanlar var sürekli adam yiyen, bir de kuzular var sürekli aslanın önüne atılıp, yem olan...
Referandum, önümüzdeki süreçte kimin aslan kimin koyun olacağını gösterecek...
***
"Köylünün biri savaşa gitmiş, bir süre sonra da künyesi gelmiş. Köyün önde gelenleri toplanmış, dul karısına ne olacağını düşünmüşler. Kadıncağızı evlendirmeye karar vermişler. Kadın evlendikten bir süre sonra, öldü sanılan köylü çıkagelmiş: 'Biz seni öldü sandık' diyenlere, 'Yoo ölmedim. İşte buradayım' deyince ortalık karışmış. Sıkıntıyla gerçeği açıklamışlar ama köylü, 'Ben karımı isterim' diye tutturmuş.
Kıssadan hisse: Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. öldü sandıklarınız yarın çıkıp geliverirler, mahcup olursunuz."
Ne dersiniz?
önümüzdeki referandumun sonucuna göre, siyaseten öldü sanılan, AK parti'de Abdullah Gül ve ekibi, CHP'de Deniz Baykal ve ekibi, MHP'de ise alternatif isimlerden biri yarın gerçekten çıkıp gelerek “Ben partimi isterim” der mi?
***
Son olarak:
“Demirel, DYP liderliğine kendi yerine çiller seçildiğinde: "Leylek yılanı nasıl avlar bilir misiniz? Leylek havada uçarken bir yılan gördü mü hemen üzerine atılmaz. Bulunduğu yerden daha yükseğe çıkar. çıkabileceği en yüksek noktaya geldikten sonra birden yılanın üzerine pike yapar. Yılanı belinden kaptığı gibi tekrar eski yüksekliğe çıkıp yılanı aşağı atar. Bu kadar yüksekten düşen yılanın beli kırılır, hayvan ölür. Leylek ölen yılanı alır, yesinler diye yavrularına götürür. Ama bu her zaman böyle olmaz, leylek bazen üşengeçlik eder, yılanı yeterli yüksekliğe çıkmadan yere bırakır. Bu durumda yılan sadece bayılır. Yılanı öldü zanneden leylek, hayvanı alıp yuvasına götürür, 'alın yiyin' diye yavrularına bırakır. Ana leylek yuvadan ayrılınca da, yılan yavru leylekleri yer."
Bunun da kıssadan hissesini siz bulun artık!
.....
Körü körüne...
Her partiyi destekleyen 2 tip insan var.
Birincisi: bir hedefi ve menfaati olanlar.
Partide hangi isim be isimler güçlü ise onun yanıbaşında yerlerini alıyorlar.
Kendilerine çıkar adına bir hedef belirlemişler.
Orada olmalarının ve inanmışlıklarının temelinde işte bu çıkar beklentisi yer alıyor.
Bu çıkara dayalı beklenti kimilerinde makam mevki, kimilerinde ise para pul şeklinde.
Bu tip insanları anlayabiliyorsunuz.
çünkü orada olmalarının niyeti belli.
Bu niyeti açıkça gösteriyorlarda.
İkincisi ise hiçbir beklentisi olmayan, olamayan ve sırf inandığı için o partileri can hıraç destekleyenler.
İşte bu söylediklerimiz bize göre körü körüne bu işin peşinden gidenler.
üste yok, başta yok.
Hangisi gelirse gelsin, durumunda zerre kadar bir değişim olmayacak insanlar.
Fakat.
Kişisel menfaat ve hedef sahibi olanlardan iki kat daha fazla çaba harcıyorlar.
İşte bu ikinci tip insanları anlamak zor.
.....
Bakın Dünya nereye gidiyor?
Gençlerin yüzde 65'i Türkiye ve Dünya'da olup bitenleri öğrenmek için sosyal medyanın yeterli olduğunu düşünüyormuş.
Dünya'da 1 dakika içinde 4 milyon google araması...
2,5 milyon facebook patlaşımı...
350 bin fotoğraf paylaşımı...
216 bin instegram paylaşımı...
Ve...
277 bin tweet atılıyormuş.
Söylediklerimiz ve verdiğimiz rakamlar sadece 60 saniye içinde oluyor.
Koskoca Dünya sosyal medyanın içine hapsoluyor resmen.
Tabi biz insanlar da....
.....
Biraz da gülmek lazım
Temel, Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler, içmişler sıra yatmaya gelmiş.
Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." demiş.
Ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı. İçinde çiçek var.
çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla:
"Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik, hala kokuyor"