
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SAĞDUYULU OLMAK!
İnegöl'deki olaya, devlet yetkiler teşhis koydu. 'Provokasyon'. Gazetelerde aynı başlığı attı. Herhalde, Dörtyol'da şehit edilen dört polis için de aynı yakıştırmayı yapanlar var. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın "Referandum öncesi bunlar kışkırtmadır" sözleri ile yine işin kolayını kaçtı.
Kim ne derse desin, "AÇILIM" Türkiye' yi gerdi. Toplumu, hatta çocukları dahi kutuplaştırdı. Nitekim Taş atan çocuklardan, af'la cezaevinden çıkanlar, "PİŞMAN DEĞİLİZ" demesi, bunu en net işaretidir. Oysa çocukta olsa, yaptığının cezasını çekmesi veya ıslah edilmesi gerekirdi. Çünkü aflar, bu güne kadar çözüm olmadığı gibi suçu daha da artırdı.
Şu bir gerçek ki "AÇILIM" safsatası, Türkiye' de, etnik milliyetçilik hızla yükselirken, tehdit boyutundaki gelişmeler, aklıselim insanlarımızı bile tedirgin ediyor. Oysa ülkemizde yaşayan, her etnik grup, Türkiye'nin, demokrasisinin sağladığı fırsat alanlarını kullanarak, gerek kamuda, gerekse özel sektörde, istediği yere gelebilme, mal-mülk edinebilme veya sistemin tamamında kendine yeni bir pozisyon sağlama şansına sahiptir. Oysa Kürtler için, komşu ülkelerde, bu imkânlar yok. Bu nedenle de PKK ve yandaşları, ülkemizde, fütursuzca hareket etmekte, her alanda terör estirmektedirler.
Nitekim terörist başı Abdullah Öcalan "...Barışçıl bir çözüm ihtimali için yine elimden geleni yaptım. Bundan sonra bunu yapmayacağım. Benim zihniyetimde ucuz şeylere yer yoktur. Ben 31 Mayıs'a kadar bekleyeceğim. Önümüzde iki-üç hafta var. Bu zamana kadar olumlu bir gelişme olmazsa artık hiç bir şeye karışmayacağım. Kim, ne yapacaksa, kendi kararlarıdır. Orta yoğunluktaki bir savaştan söz ediliyor, bunun şöyle bir tehlikesi var: Böyle bir savaş gelişirse bu sadece öyle dağlar da olmaz, şehirlerde de bunun etkisi çok büyük olur. Kent isyanlarına dönüşebilir. Her şehirde büyük katliamlar da gelişebilir. " diyerek adeta Türk kamuoyunu tehdit etmişti.
Abdullah Öcalan' ın tehdidi, PKK terörünü hızlandırdı. Üç ayda verdiğimiz şehit ortadadır. Güvenlik güçlerine, saldırı arttı. Güneydoğu da sivil itaatsizlik, adeta isyana dönüştü. TBMM' de BDP' nin, sokaktan farkı yok. Son olarak Hatay Dörtyol da ve İnegöl deki olaylar, kaos' un ayak sesleridir. Nitekim Emine Ayna, "Ben İskenderun'da gerçekleşen eylemden şunu okudum. Artık bu savaş sadece Kürdistan'da olmayacak. Ben bunu okudum. Kimse kızmasın bana bunu söylediğim için. Gerçekler acıdır, acıtır." demiştir.
BDP Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş" ... Kürt halkı eğer bu politikayı, savaşı sürdürürseniz iddia ediyorum, yemin ediyorum Kürt halkı yaşamı cehenneme çevirecek. Kürt halkı Ortadoğu'da yaşamı kilitleyecek." Sözleri meydan okumak değil de nedir?
Bütün bu tablo, "AÇILIM" denen safsatanın eseridir. Çünkü AKP iktidara geldiği zaman, Abdullah Öcalan' a, "SAYIN" demek suçtu. Açılım sayesinde, bugün etnik kahraman oldu. Sokaklarda, izinsiz yürüyüşler yapılıyor. PKK lehine sloganlar atılıyor, Abdullah Öcalan' ın posterleri taşınıyor. Devleti ve hükümeti, tehdit eden sözler söyleniyor. Terörist cenazeleri miting gibi kaldırılıyor, belediye araçları kullanılıyor. Türkiye hızla bir kaosa doğru sürüklenmek isteniyor.
PKK ve TERÖR örgütlerinin arkasında, Batı ülkeleri var. Çünkü Batı ülkeleri halklarını, birinci ve ikinci dünya savaşları korkuttu. Halklar savaş istemiyor. Bu nedenle de Batı ülkeleri, savaşın yerini alabilecek, dünyaya yönelik politika, strateji ve senaryolarını yürütebilecekleri, özellikle de dünyadaki çıkarlarını koruyabilecekleri, şiddete yönelik bir arayış içine girdiler. Sonuçta da "TERÖR" denen belayı buldular. Böylece dünyada, savaşların yerini de terör aldı. Politikacılar açmaza girdikleri yerlerde, savaşa değil, teröre başvurdu. Politika ve stratejilerini ve senaryolarını da savaşlarla değil de terörle gerçekleştiriyorlar. Artık dünya ve ülke başarışını, savaşlardan çok, "TERÖR" tehdit ediyor. Türkiye' de "AÇILIM" gibi gelişmelerde Batı ülkelerin senaryolarına katkıda bulunuyor.
Türkiye'de, teröre, sebep olduğu söylenen ekonomik, sosyo-kültürel, eğitim sistemi ve psikolojik unsurlar, neden olarak değil, hedef saptırmak için, araç olarak kullanılıyor. Çünkü terörün arkasında, Batı ülkelerinin hedef ve stratejileri var. Nitekim Anakara'nın ısrarına rağmen "PKK terör örgütüdür" demeyen Barzani'nin, bu tavrının nedeni ortaya çıktı. Mısır televizyonuna konuşan ABD taşeronu Peşmergebaşı, Türkiye, Suriye ve İran'daki Kürtlerin, tek devlet olacağını ilan etti.
Türkiye' de, etnik kökeni ne olursa olsun insanımız, bu oyuna gelmelidir. Türkler ve Kürtler birlikte yaşamak zorundadır. Çünkü yıllardır kız almış vermişler ve akraba olmuşlar. Ülkenin her tarafında, birlikte yaşıyorlar. O nedenle de her iki tarafta ülke bütünlüğüne zarar vermeyecek, "ORTAK PAYDA" da buluşmak ve sağduyulu olmak zorundadırlar. Ülke için, en hayırlısı da budur. Aksi her olay, Türkiye için felaket olur. fatura da Türk halkına kesilir.