1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Sakalla olsaydı kişi, Keçi'ye danışırlardı her işi" (Atasözü)

 


 


AK Parti’nin pırıl pırıl çocuklarıydı onlar…


Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan ve Tepebaşı İlçe Başkanı İbrahim Kaynarca…


Son derece temiz ve güzel giyinirler, boyası olmayan ayakkabı ile dolaşmazlar, her gün tıraşlarını olup çıkarlardı evlerinden…


Kendilerine göre oturmuş bir dış görünüş tarzları vardı anlayacağınız.


Baktık gördük ki ikisi de sakal bırakmış…


Vazgeçmişler o alışılagelmiş tarz ve alışkanlıklardan…


Zor olduğu anlaşılsa da koyuvermişler sakalları…


Erdoğan’ın bıyık, camianın da sakal takıntısı olduğu biliniyor.


Belli ki birileri “ Siz bu artist halinizle, seçim öncesi bizim cenahtan nasıl oy isteyeceksiniz? Biz sizi bu halinizle nasıl kabullenelim?” demiş olmalı ki, her ikisi de yılların alışkanlığını anında terk edivermiş…


Belli ki mahallenin baskısına yenik düşmüş her ikisi de…


Sorsanız büyük ihtimale “Kendi kararımız” diyecekler ama söylediklerine bırakın başkalarını,  kendileri bile inanmayacak…


Ne yazıktır ki bu iki isim:


Hiçbir yerde ve hiçbir zaman çıkıp “Maalesef istemesek de bunu yapmak zorundaydık. Bizim camia bunu yapmayanı kendinden saymıyor. Sakalsız adamı kendinden bilmiyor” itirafında bulunamayacaklar…


Elbette hiç kimseye kalkıp “niye sakal bırakıyorsun?” deme hakkımız yok…


Sakal bıraktı diye kimseyi eleştirme ve yargılama hakkımız hiç yok…


Fakat bir hususu merak etmiyor da değiliz işte!


-Yarın seçim kapıya dayandığında,  AK partin bu iki önemli ismi, değişik düşünce yapısına sahip insanların oylarına talip olacak…


 


- Oylarını alabilmek için o insanları bir şekilde ikna etmesi gerekecek…


-İkna edebilmesi için de büyük ihtimalle “Biz kimsenin yaşamına karışmayacağız, herhangi bir zorlama olmayacak, isteyen istediği sosyal ve kültürel yaşamını sürdürecek” gibi laflar edecek…


İşte o zaman birileri çıkıp bu iki isme:


-“Siz daha kendi sosyal hayatınızı kendiniz dilediğince yaşayamıyor ve organize edemiyorsunuz ki, bizim yaşam tarzımıza yönelik söylediklerinizi nasıl samimi bulalım? Bak! Birileri istedi diye, istemeye istemeye alışkanlılıklarını terk etmek zorunda kaldın. Yarın sen de bunu bana yapmaya kalkarsan ne olacak? ” derse cevapları ne olacak?


Gerçekten merak ediyorum?


Şimdi gelelim AK partili ilçe başkanları Volkan Doğan ve İbrahim Kaynarca’nın sakallı yeni hallerinin kendilerine yakışıp yakışmadığına…


Bu konuda yorum yapmayacağız…


Nasıl olsa sakalı bıraktıran mahalle, güzel olup olmadığına da karar vermiştir herhalde…


.....


 


“İyi de! 3 çocuk nasıl olacak şimdi?


 


Saadet partisi İl Başkanı Fesih Bingöl, aynı fikirleri tam anlamıyla paylaşmıyor olsak da, kendisiyle haber ve tv programı yapmaktan en çok keyif aldığımız kişi.


Bunun 2 nedeni var…


Birincisi: Fesih Bingöl Eskişehir’de “Deneyimli” diyebileceğimiz birkaç siyasetçiden birisi…


İkincisi ise: İnşaat mühendisi olması nedeniyle başarılı bir teknik insan…


Bu 2 unsur tek kişide olunca, o kişi ister istemez hem ülke ve şehir siyaseti hem de kentin teknik konularına vakıf bir kişi oluyor…


İşte, üzerinde donanım anlamında pek çok unsuru barındıran Fesih Bingöl ile ES TV’de termik santral meselesini konuşuyoruz…


Başından beri “Biz Termik santrale karşı değiliz ama Eskişehir’de kurulacağı alana son derece karşıyız” diyen biri Fesih Bingöl.


Yerleşim alanının ortasında Termik santralin olamayacağını, olursa bunun faciaya yol açabilecek sonuçları olacağını söylüyor.


-“Ne kadar önlem alırsanız alın, ne kadar ileri teknoloji kullanırsanız kullanın, Termik Santralin canlı yaşamı olumsuz yönde etkilemesine mani olamazsınız” diyen Fesih Bingöl’ün bu konuda yaptığı ilginç de bir saptama var…


Santral nedeniyle insanların birçok hastalığa yakalanmasının söz konusu olduğunu, bu hastalıkların başında kanser, solunum yetmezliği ve kalp rahatsızlıklarının geldiğini söyledikten sonra “kısırlığa bile neden olduğu saptanmış” diyor…
Bu sözlerin hemen arkasından da,  Erdoğan’ın her katıldığı nikah töreninde “En az 3 çocuk yapın” isteğini hatırlatıp “İyi de! Bu olursa 3 çocuk nasıl olacak?” diye soruyor…


.....


Şu iki seçim birleşse de…


 


AK Parti mahalli seçimler öncesinde, CHP’li Belediyelere yüklenir.

Bu aslında doğru bir strateji, doğru bir mantıktır.

Nihayetinde seçim Belediyelerin belinleneceği seçimdir.

Ancak…

Aynı AK parti, milletvekili genel seçimleri kapıyı çaldığında da aynı alışkanlığını sürdürür Eskişehir’de.

Yani…

Ortada Belediye seçimi yokken, milletvekili genel seçimlerinin stratejisini yine CHP’li Belediyelere eleştiri üzerinden yapar…

İşte bunun doğru bir mantık olmadığını anlatır dururuz her seçim öncesi…

Ama alışkanlıklar kolay kolay değişmiyor.

İşte o yüzden AK Partinin Eskişehir’de seçim öncesi stratejileri bir türlü tutmuyor.

O yüzden AK parti ne belediyeleri kazanabiliyor şehir merkezinde, ne de milletvekili genel seçimlerinde partisinin Türkiye ortalamasının yanına yaklaşabiliyor.

özellikle Milletvekili genel seçimleri öncesinde:

Yapılanları anlatma yerine, belediyeleri eleştirmeye, genel seçimlerin stratejilerini belediyeler üzerinden kurgulamaya devam ediyor.


Hâlbuki Eskişehir’de pek çok kişi, hükümet eliyle yapılanların iyi anlatılamaması nedeniyle bu yapılanların birçoğunu Belediyelerin yaptığını zannediyor.


Hani diyoruz ki, mahalli seçimler ile genel seçimler aynı gün yapılsa da, Eskişehir’deki AK Parti bu işte zorlanmasa…


Her rahatsızlığın tedavisinde tek bir ilaç kullanılmaz öyle değil mi?


 


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi