
9...Hüseyin BÜDÜŞ (DİYALEKTİK BAKIŞ) Huseyinbudu
SAVAŞ'IN TÜRKİYE İÇİN SONUÇLARI
Geçtiğimiz hafta Rusya’nın, Ukrayna’yı işgalini nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte değerlendirmiştim. Bugün Ukrayna’nın hemen her bölgesi Rusların kuşatması altında. Haksız Emperyalist savaşlarda kazananın her zaman egemen sınıf olduğunu, kaybedenin ise emekçi halk kitleleri olacağını yazdım. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşının 12. gününde bir milyonun üzerinde sivilin savaş ortamından, ağır koşullar altında güç bela kaçtığına ve kaçmak istediğine şahit olduk. Onları bir başka ülkede bekleyen ise tabi ki daha zor koşullar. Bizim temennimiz, Ukrayna üzerinden tasarlanan bu kirli savaşın bir an önce son bulması ve sivillerin tekrar kendi ülkelerine dönmesidir. Savaşın Ukrayna cephesinde durum bu, peki çevre ülkeler üzerinde ekonomik etkileri nasıl olacak? Bugün ülkemizin bağımlılık ilişkilerini ve savaşın bizim açımızdan sonuçlarını değerlendirelim.
***
Ülkemiz, enerji başta olmak üzere tarım ürünleri ve birçok alanda dışa bağımlı bir ülke durumunda. Türkiye bu alanlarda kendi dinamikleriyle dışa bağımlılığını azaltarak, kendine yetebilir güce ve potansiyele sahip bir ülke ancak bu avantajını kullanamıyor. Bu nedenle ithalat maliyetlerine ve enflasyona bağlı olarak iç piyasada hemen her gün artan gıda ve enerji fiyatları halkın büyük çoğunluğu için zor olan yaşam şartlarını daha da zorlaştırıyor. Ekonomik krizler başta olmak üzere, savaş, afet gibi mücbir sebepler fiyat artışlarında tetikleyici etkenlerden bazıları. Ülkemiz bugün Rusya-Ukrayna savaşından en yoğun etkilenecek ülkelerin belki de başında geliyor. Rusya-Ukrayna savaşı Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Çünkü Türkiye’nin hem Ukrayna hem de Rusya’yla ekonomik anlamda stratejik bir ilişkisi var.
Rusya ve Ukrayna
ile Ticaret
Türkiye bu ülkelerle enerji, gıda ve turizm sektörü de dahil birçok alanda ticaret yapıyor. 2021 yılı TUİK verilerine bakılırsa her iki ülkeyle toplam 40 milyar doların üzerinde ticaret hacmimiz var. Rusya ile 2021 yılında toplam 32.5 milyar dolarlık dış ticaret yapılmış. Bunun 5.5 milyar doları ihracat, 27.5 milyar doları ise ithalat şeklinde gerçekleşmiş. Bilindiği üzere Rusya dünyanın önemli tahıl üreticisi ülkelerinden. Türkiye sadece 2021 yılında Rusya’dan yaklaşık 7 milyon ton (1,8 milyar dolar değerinde ) buğday ithal etti. Bunun dışında enerji ihtiyacımızın da çok önemli bir kısmı Rusya’dan karşılanıyor. Turizm sektöründe de Rusya bizim için kritik bir ülke. Çünkü her yıl yaklaşık 5 milyon Rus turist tatilini yapmak için ülkemize geliyor. Ülkemizin 2021 yılında Ukrayna ile ticaret hacmi ise 7,5 milyar dolar. 2,5 milyar doları ihracat ve geri kalanı ithalat şeklinde gerçekleşmiş. Yine Ukrayna’dan tahıl ve ham ayçiçeği yağı ithal eder durumdayız. Ayrıca turizm ayağında da yine her yıl yaklaşık 2,5 milyon Ukraynalı turist tatil için ülkemizi tercih ediyor. Özetleyecek olursak gıda ithalatımızın yaklaşık yüzde 40’ını, enerji ithalatımızın ize yaklaşık yüzde 50’sini bu iki ülkeden yapıyoruz. Turizm gelirlerimizin yüzde 25’i de yine bu iki ülkeden oluşuyor. Dolayısıyla bu iki ülke arasında yaşanan gerilim hem emtia fiyatlarında artışa, hem de ticarette daralmaya sebep olacağından, bu savaşın ülkemiz için olumsuz sonuçlarını yaşamak kaçınılmaz olacaktır.
Türkiye, Dünyanın En Büyük Ayçiçeği Yağı İthalatçısı
Türkiye’de ayçiçeği yağı tüketimi yıllık yaklaşık olarak 900 bin tondur. Ancak ülke mahsulünden elde edilen ayçiçeği yağı ise yıllık yaklaşık olarak 400-450 bin ton civarıdır. İhtiyaca dönük üretim planlamasıyla çözüm üretmek yerine, ortaya çıkan bu açık ithalat ile karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle ayçiçeği, ülkemizin önemli ithal kalemlerinden biridir. Türkiye, yağ ithalatında Avrupa Birliği’nden sonra en büyük ithalatçı ülke konumunda. Türkiye yağ ihtiyacını ağırlıklı olarak Rusya ve Ukrayna’dan karşılamaktadır. Geçtiğimiz hafta Türkiye’ye getirilmek üzere yola çıkan ham ayçiçeği yağı yüklü 15 geminin savaş sebebiyle Rus/Azak denizinden geçişine izin verilmedi. Bu krizin üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bitkisel yağ ithalatında gümrük vergisinde düzenlemeye gitti. Resmi Gazete’nin 4 Mart Cuma sayısında yayımlanan ve ithalat rejimi kararında değişiklikler yapan karara göre, ithalatında sıfır gümrük vergisi uygulanacak ürünler arasında ham, prina, soya, aspir, ayçiçeği tohumu ve mısır yağları bulunuyor. 30 Haziran’a kadar bu ürünlerde vergi sıfıra indirildi. Türkiye’nin ayçiçeği yağı stokunun 1 - 1,5 ay yetecek kadar kaldığı hesaplandığında, bu kararın yağ arzında bir sorun yaşanmaması için tedbir amaçlı alındığı anlaşılıyor.
TMO’dan Buğday İthalatı
Türkiye, tahıl ithalatında da yine bu iki ülkeye bağımlı durumda. TMO, 2021 yılı ortalarında başladığı hububat ithalatını aralıksız sürdürüyor. Ancak her ithalat ihalesinde fiyatlar yükselmeye devam ediyor. TMO en son gerçekleştirdiği 435 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde 285 bin ton alım yapabildi. İhalede ton başına 408 $ - 517 $ aralığında fiyat teklifleri verildi. Sonuç olarak 285 bin ton buğday 408 $ ile 451,70 $ arasında değişen fiyatla ithal edildi. Yani bugünün kur fiyatlarıyla hesaplandığında 5.773 tl/ton ile 6.381 tl/ton aralığında buğday alınmış oldu. 2021 sezonunda kendi üreticisine 2.250 tl/ton alım fiyatı açıklayan TMO, bugün 6.381 tl/ton fiyatla buğday ithal ediyor. Bu alış-verişte İthalatçı şirketler ve ihracatçı ülkeler zenginleşirken, Türkiye üretimde plansızlığın ve dolayısıyla dışa bağımlılığın bedelini ağır ödüyor. Halbuki, tahıl üretiminde yapılacak teşvikler ile hem ekmek ihtiyacımızı, hem de sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamak mümkün.
Ticari İlişkiler Enerji, Turizm ve Gıda ile Sınırlı Değil
Türkiye, Rusya ve Ukrayna’dan 100’e yakın ayrı kalemde hammadde ve ürün ithal ediyor. Bu iki ülkeyle inşaat, demir çelik, cam, kimyasallar, bakır, alüminyum, ahşap ürünler, gübre vb. aramızda geniş yelpazeli ürün ticareti söz konusu. Ayrıca Akkuyu Nükleer Santralini Ruslar inşa ediyor. Yine Rusya’dan Avrupa’ya giden “TürkAkım” isimli doğalgaz boru hattı Türkiye üzerinden bağlanıyor. Ayrıca Rusya’da faaliyet yürüten büyük çapta Türk inşaat şirketleri var. Anlaşılacağı üzere karşılıklı olarak yatırımlar söz konusu. Dolayısıyla ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya’ya yaptırımları bizim ticaretimizi de olumsuz yönde etkiliyor ve etkileyecektir. Finans sistemi küresel olduğundan, ihracat ve ithalatta fiziki engellerden bağımsız olarak başka sorunlar da yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
***
Emperyalizm, varlığını borçlu olduğu aynı zamanda da sonunu getirecek olan yayılmacı ve sömürgeci karakteriyle önüne çıkan her şeyi, doğa, insan, canlı, cansız ne varsa yağmalamaya ve yok etmeye devam ediyor. Bugün dünya üzerinde yaşanan savaşlar, egemenlerin kendi çıkarlarını koruma çabasının bir sonucudur. Ukrayna işgali emperyalizmin kirli ve insanlık düşmanı yüzünü ortaya koymaktadır. Yukarıda da izah ettiğim gibi Ukrayna’da halk bombalanırken, açlık ve sefalet çekerken, bu sistemin bağımlı bir parçası olan bizlerin de yükselen gıda ve enerji fiyatlarındaki artışı her geçen gün yaşıyor olmamız ve gelecekle ilgili belirsizlikler bu sistemin bize dayattığı bir zulüm çeşididir. Ukrayna da olmak üzere, bizim de içinde olduğumuz emperyalist tahakkümden kurtulamayan 3. dünya ülkeleri ekonomik ve siyasi güç olarak bu düzende belirleyici pozisyonda olamaz. Öyleyse yön veremediğimiz dünya düzeninde ayakta kalabilmek için, bağımlılık ilişkilerinden kurtulmak ve kendine yetebilir bir ülke yaratmak önceliğimiz olmalı. Bugün yakın coğrafyamızda yaşanan bir savaş bile, zaten kırılgan olan ekonomimizi derinden sarsacak etki yaratabiliyor. Emperyalist haksız savaşların, hem cereyan ettiği coğrafyada yaşayan emekçiler üzerinde, hem de çevre ülke halkları üzerinde yarattığı olumsuz etkileri somut örnekleriyle birlikte inceledik. Türkiye’nin bağımlılık ilişkilerinden dolayı bu ülkelerle olan ticaretinden kaynaklı ne şekilde etkilendiği ve etkileneceği bariz. Şimdi bahaneler üretmek yerine; kendi kaynaklarımızla, kendi gücümüzle ve kendi potansiyelimizle, kendine yeten; bilimde, teknolojide, sanayide, eğitimde ve tarımsal üretimde kendi ayakları üzerinde durabilen, üretenlerin yönettiği tam bağımsız bir ülke yaratmanın zamanıdır.