Seçeneksizlik, iki veya çok seçenek

Olmuşken en iyisi olsun diye başlarız. İkinci en-iyi olabileceği aklımıza gelmez. Ya “tek seçenek” diye algılanan bir modeli benimsemek zorunda kalırız ya da üretmeyen muhalif olmayı seçeriz. Ayrıntısına girelim.

Eğer genel anlamda siyaseti rant elde etme olarak anlıyorsanız; o zaman siyaseti değerlendirmeniz ne kadar rant elde ettiğinizle yakından ilintili olur. Eğer desteklediğiniz siyasal parti iktidarda ise ve onun iktidarda bulunmasından bireysel avantaj elde ediyorsanız, mevcut düzenin her ne pahasına devam etmesini istersiniz. Uygulanan politikalardan başka kesimlerin nasıl olumsuz etkilendiği ile pek ilgilenmez, her olumsuzluk için kendinizce bir açıklama bulmaya çalışırsınız. Ancak kişisel çıkarlarınızı aşan bir demokrasi, sosyal adalet ve ahlak anlayışı içeren dünya görüşüne ve vizyona sahipseniz, ancak o zaman kişisel rant kollama çirkinliği ve bencilliğini aşarak iktidar partisini beğendiğiniz kadar eleştirebilirsiniz de…

İktidar mücadelesi, sadece iktidar ve muhalefet arasında verilmez. Çoğu zaman iktidar partisi içinde de bir rant mücadelesi vardır. Parti içinde iktidarı elinde tutan oligarşiye daha yakın olanlar, nimetlerden daha fazla yararlanırken; demir çekirdeğin uzağından kalanlar gönülden, dolayısıyla dünya nimetlerinden de ırak kalır. Bu anlamda; hem dışarıda genel anlamda, hem de parti içinde özel anlamda iktidarın sağlam bir savunucusu olmak, rant elde etmenin ilk koşulları arasında yer alır. İktidarı sadakatle savunan, karşılığı olan rantı da alır.

Benim açımdan –günümüz şartları dikkate alındığında– siyasal iktidarın birinci anlamı ekonomidir. Ülkeyi yönetmeye talip olarak erki eline almış iktidar sahiplerine; öncelikle uyguladıkları ekonomik program ve bunun yurttaşlara zenginlik ve gelir adaleti, geçim düzeyi, fırsat eğitliği ve açlık-yoksulluk biçiminde yansıması açılarından bakarım. Bilirim ki; insanca yaşam düzeyini sağlayamayan vatandaşların, zihinleri doğru bilgi ve deneyimlerle, kalpleri ise sağlıklı duygularla dolmaz. Bu söylediğim; ekonomi ile diğer değerlerin insani açıdan bir karşılaştırma ve sıralaması olmaktan daha çok, yurttaşların bir sosyal varlık olarak yaşamlarını insan onuruna yakışır biçimde sürdürebilmesine ilişkindir.

Kişisel olarak ekonomiyi birinci sıraya koysam da; iktidarın koşulsuz alkışlayıcıları, bu desteklerini her zaman ekonomik rant üzerine kurgulamazlar. Siyasal iktidar, bazı kesimler için kalıcılaşmak, büyümek ve her anlamda gelişmek için verimli bir iklim oluşturur. Bunlar, bir başka iktidar alternatifinde bu kadar rahat hareket edip gelişmeyecekleri düşüncesiyle iktidarın sadık bir tebaası konumlarını korur ve desteklerini sürdürürler. Ülkemizde sürüp giden iktidar mücadelesinin ana unsurları arasında ekonomik rant dışında kamuda birikmiş olan diğer erk türlerinin de yarattığı cazibe vardır.

İktidardan yana olmak kolaydır. Çoğu zaman iktidarın uygulamalarını izlemeniz bile gerekmez. “Ne yapsalar yeridir” der, yapılanları övgüyle karşılar ve arkanıza bakmazsınız. İktidarın açık muhalifliğinin de pek zor olmadığını söyleyebilirim. Bu durumda da iktidar her ne yapıyorsa eleştirirsiniz veya karalarsınız ve bu yaptığınız bir işe yaramasa da ruhen rahatlarsınız. Muhalefet olmanın en keyifli yanı, “Nasıl olsa biz iktidara geldiğimizde işleri düzeltiriz” diye düşünüp rahatını bozmamaktır. Nasıl olsa biri, işlerin nasıl düzeleceğini düşünecektir.

Ama üçüncü taraftaysanız, bu durumda yapmanız gereken çok iş var demektir. Bu durumda statükoyu aşıp yeni bir söylem ve vizyon için çaba sarf etmeniz gerekir. Bugün ihtiyacımız olan da budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi