4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SEÇMEN GELECEĞİ DÜŞÜNMEK ZORUNDA

Seçmenin gittiği istikamette, artık ihtimaller yok. Bir çıkış yolu, ya da çıkmazda, kalış üzerinden dayatıyor kendini tercih. Çünkü ülkemizde insanlarımız, saplandıkları kalıplaşmalarda çok zor kurtuluyorlar. Futbol takımı tutar gibi, parti tutuyorlar. Kendi iradeleri ile değil de partilere veya liderlere göre tercih ediyorlar. Seçmenin büyük çoğunluğu, düşünen irdeleyen "birey" olamadı daha doğrusu birey olma fırsatı kendine verilmedi. Hal böyle olunca da Referandum gibi önemli bir kararda, ülke zarar veya kâr edecekmiş umurlarında bile değil. Yeter ki tutukları parti ve lider yarışı önde bitirsin.
Ayrıca bazı seçmenlerde, Anayasa değişikliği ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi olmadığı gibi, neye "EVET" veya "HAYIR" diyeceğinin, bilincinde değildir. Oysa Anayasa gibi toplumun tamamını ilgilendiren hak ve hukukunu savunan milletin tamamını kucaklayan ve her kesiminin üzerinde mutabık kaldığı ana metinlerdir; O nedenle de TBMM de temsil edilen tüm partilerin ve toplum kesimlerinin, asgari müştereklerde birleşerek, kabul ettikleri "yasa olmalıdır.
Referandumda, "HAYIR " diyen kesimlere göre, Türk Milletinin aleyhine işleyecek o kadar gizli hükümler yerleştirilmiş ki sade vatandaşın, bunu fark etmesi bilmesi mümkün değildir. Anayasa değişikliği, "sivil diktatörlüğe" yol açacak hükümlerin içerdiği de iddialar arasındadır. Çünkü Anayasa değişikliği, %35 oy alıp, parlamentonun %75 oranında gücünü elinde tutan, sadece bir partinin anayasası olarak görülmektedir. Hâlbuki anayasalar toplumsal uzlaşma metinleridir.
Anayasa muhalefete ve değişikliğini irdeleyen seçmenlere göre, değişiklikte gizlenen hedefleri sade vatandaşın, fark etmesi içine yerleştirilen "bubi tuzağı" maddelerin neler olduğunu alıp okuması ve bilmesi de mümkün değildir. Ortalıktaki söylemler ve parti genel başkanlarının yaklaşımı ve performansı, halkı yönlendirmektedir. O nedenle de seçmenin bilerek tercihte bulunduklarını söylemekte çok zordur.
Seçmen, mutlaka anayasa değişikliklerini irdelemeli ve kararını da ona göre vermelidir. Çünkü kalıcı olan devlettir. Anayasa değişiklileri ile fatura edilecek zarardan herkes nasibini alacaktır. Ülkesini, devletini, vatanını, bayrağını, milletini ve çocuk ve torunlarının geleceğini düşünen her seçmen, doğru karar vermek ve tercihini de ona göre yapmak zorundadır. Ayrıca hiç olmazsa okuyup anlayanların, ülkesini seven herkesin,halkı aydınlatmak gibi bir sorumluluğu da vardır. Çünkü gördüğümüz kadarıyla Anayasa değişikliklerine neden "hayır" ya da neden "evet" denilmesi konusunda insanlarımızın gerçekten yeterli bilgi sahibi olmadıkları ortadadır.
Elbette bugün, en çok tartışılan konu "YARGI" dır. Muhalefete göre, Anayasa değişikliği ile yargı siyasal gücün emrine girecek, hak ve hukukun sağlanmakta güçlük çekilecek, hâkim ya da savcı insanları siyasi düşüncesine göre yargılayacak iddiası var. Özellikle siyasi bir davada, haksızlığa uğrayabilme riski, çok yüksek olacaktır. Ancak seçmen referandumda, siyasi düşüncesine göre oy kullanacaktır. Aslında anayasa değişikliği konusunda sadece darbecilerin yargılanması kısmının, ön planda tutulması, bir nevi halkı kandırma çabasıdır. Hedef ise tarafsız ve bağımsız olması gereken yargıyı, hükümete bağlı bir kurum haline getirmektir.
Ayrıca Avrupa Birliği, 12 Eylül'de halkoylamasına sunulacak anayasa değişikliği paketine, tam destek verdi. Ancak Sayın KILIÇDAROĞLU, referandumda evet oyu kullanılması çağrısı yapan Avrupa Parlamentosu yetkililerinin, hükümetin hediyeleri karşılığı bu açıklamaları yaptığını iddia etti. Şayet doğru ise bu etik ve ahlaki değildir. Ayrıca Avrupa Birliği' nin tavsiyeleri, dün olduğu gibi bugünde gelecekte de hayra alamet değildir.
Yine Sayın KILIÇDAOĞLU' nun, "Bu referandumda, 'EVET" çıkarsa, bir sabah eviniz basılabilir. Bir sabah gözaltına alınabilir, tutuklanabilir, aylarca hapiste kalabilirsiniz. Ve siz tahliye olduktan sonra, sizi haksız yere gözaltına alan, tutuklatan yargıya, yargıca, savcıya karşı, hak arama talebiniz dahi olmayacak" sözleri, seçmen tarafından tercih yapılırken mutlaka değerlendirilmelidir.
Seçmen, meydanlarda atılan hamasi nutuklara bakıp veya mensup olduğu partiye göre, özellikle de toplanan kalabalıklara göre karar vermemelidir. Hele geçmişteki acı olayları istismar eden, mağduriyet rolü yaparak, halkı kandırmaya çalışanları, hiç dikkate almamalıdır. Seçmen, öncelikle elini vicdanına koyarak ve demokrasi gereği elinde olan tek yetkinin oyu olduğunu unutmadan onu en isabetli şekilde kullanması gerektiğini hatırlamalı veya hatırlatılmalıdır. Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde, seçmen, geleceğini oyu ile kendisi belirler. Ayrıca günlük yaşayan, düşünmeden hareket eden, gelişmeleri irdelemeyen, özgür iradesini kullanmayan, menfaat için, kula köle olan, bireylerin sonu felâkettir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi