1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şehri-Emin...

Yeni nesil bilmez bu ismin ne anlama geldiğini.
Şehrül-Emin’den gelmiş daha sonra ağızlara “Şehri Emin” olarak yerleşmiştir.
Farsça "şehr" (kent) ile Arapça "emin" (güvenilen kişi) kelimelerinin birleştirilmesinden ortaya çıkmıştır.

Osmanlı’nın, hem belediye hem de valilik işlerini yürüten kimselere verdiği bir isimdir.
İnanılan, güvenilen, korkulmayacak, sağlam, kendisine inanılabilir, emanet olunan devlet dairelerinin başkanı, şehri emin şehrin başkanı idarecisi gibi anlamlar içerir.
Yılmaz Büyükerşen bu şehrin 18 yıldır Büyükşehir Belediye Başkanıdır.
Yani…
Eskilerin deyimi ile şehrin emin’i dir
Seveni-sevmeyenini koyun bir tarafa, bu şehir kendisini 4 seçim üst üste Şehri-Emin olarak seçmiştir.
Seveni-Sevmeyenini koyun bir tarafa, bu son derece saygı duyulacak bir makamdır.
önceki gün yapılan o saldırı, aslında “Emin’i” olarak seçtiği kişiden ziyade, Büyükerşen’i ‘Emin’i’ olarak seçen Şehre yapılmış bir saldırıdır.
önceki gün yapılan o saldırı, Yılmaz Büyükerşen’den çok, şehrin emin insanına yapılmış bir saldırıdır.
En az yapılan saldırı kadar vahim olan bir başka durum ise, bu saldırının, şehrin seçilmiş belediye başkanlarına, yönettiği şehrin orta yerinde saldırabilme cesaretinin ortaya konulmuş olması ve bu davranışın da benzeri olaylara örnek oluşturabileceği tehlikesidir.
İşte bu tehlike bu günden hissedilip, saldırı ile ilgili gerekli ceza işlemediği takdirde, şehrin emin insanlarının kendi şehirlerinde güven içinde görev yapması mümkün olmayacaktır.
Bu durum da, bundan sonra belediye başkanlarına yapılacak bu gibi saldırıları, sıradan saldırılar haline getirecektir.
Bizden söylemesi…


.....


Ciddiyete bakın!


Yılmaz Büyükerşen’in uğradığı saldırı sonrasında bazı AK Partili aktörler, olayı olabildiğince kınayan paylaşımlarda bulundu.
Geçmiş olsun dileklerin içtenliği kolaylıkla anlaşılabilir ve içtendi.
örnek vermek gerekirse…
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bazı bakanlar ile Eskişehir Milletvekilleri ve il başkanının paylaşımları bu yöndeydi.
Bazıları ise laf olsun diye yaptılar kınamalarını.
Laf olsun diye geçmiş olsun dileklerinde bulundular.
Bunu nereden mi anlıyoruz…
Hemen söyleyelim…
Bir taraftan Büyükerşen’e yapılan saldırıyı kınayıp, geçmiş olsun dileğinde bulunurken, diğer taraftan saldırı sonrası çekilmiş bir fotoğrafta, Büyükerşen ile aynı karede yer alan Kazım Kurt’un telefonla ters konuştuğunun görüldüğü fotoğraflarını paylaşmaya başladılar.
Fotoğrafın altına da çoğunlukla “Telefonun her iki tarafı ile konuşabilen adam” gibi son derece ciddiyetsiz, sözde espri zannedilen paylaşımlar oldu.
Gerçek ise, Kazım Kurt’un, elinde birbirine yapışık olan iki telefonun biriyle konuşma yaptığı, diğer telefonun ise yüzünün fotoğraf çekildiği anda kameraya dönük olduğuydu.
Yani…
Durum aslında, bu paylaşımı yapanların gördüğü ve dalga geçtiği gibi Kazım Kurt’un telefonla konuşma yapıyor “muş “ gibi yapmadığıydı…
Fotoğrafa büyüterek ve dikkatli bakıldığında, Kurt’un elinde iki telefon olduğunun görülüyor olmasıydı gerçekte olan…
Kısacası…
Kazım Kurt’u “Telefonun arkasıyla konuşuyor” diye alaya alanların düştüğü büyük bir ofsayttı…


.....


Okurdan gelen bir bilgi…


Google’ye girdim…
Bir okur aradı.
Büyükerşen’e yapılan saldırı üzerine, saldırıya adı karışan Mahfuz Banlı’nın ismini google’a  yazmış “Kimdir acaba?” diye.
Karşısına 2015 yılındaki  bir açılış töreni haberi çıkmış.
üstelik haber de bizim gazetede çıkmış
Bir Et lokantasının açılışında CHP Milletvekili Cemal Okan Yüksel açılış kurdelasını kesiyor.
Yanında da Mahfuz Banlı var…
-“Bu neyi gösterir ki?” diye sorduk okura…
-“Hiçbir şeyi göstermez elbette” dedi.
Sonra da…
-“Enteresan buldum.Size söyledim işte” dedi.
İnsanlar, gittikleri yerde yanına gelen, sokulan, başında dikilen insanlardan sorumlu değildir.
Aynı kare içinde olmaları da aralarında herhangi bir bağ ve ilişki olduğunu kesinlikle ortaya koymaz.
O halde biz bunu niye yazma gereği duyduk?
Belki de…
“Kim bilir, bize bunu bildirenler, belki başkalarına da bildirmiştir” düşüncesiyle ve bu konunun, önümüzdeki süreçte yeni bir polemik konusu yapılmasını önleme adına olsa gerek…


.....


CHP rol mü kaptı?


Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, şehrin orta yerinde saldırıya uğruyor.
Kendisine yumruk atılıyor, silah çekiliyor.
Olay duyulur duyulmaz büyük bir infial oluşuyor.
Sosyal medya resmen yıkılıyor.
Bir saat geçmiyor ki, bütün haber kanalları yaşanan bu saldırıyı duyurmaya başlıyor.
Yılmaz Büyükerşen’e karşı toplumda büyük bir sahiplenme çıkıyor ortaya.
Yaşanan olayın hemen ardından AK Parti Genel başkan yardımcısı Harun Karacan arıyor Yılmaz Büyükerşen’i.
-“Gereği neyse yapılacak. Size yapılan saldırı cezasız kalmayacak” diyor
Vali, Emniyet müdürü, Başsavcı anında toplanıyor.
Olayla ilgili bir savcı görevlendiriliyor.
Adli süreç anında başlatılıyor.
Mobese kayıtları inceleniyor tek tek.
Olaya karışan iki kişi olaydan birkaç saat sonra, kuru sıkı tabanca ile yakalanıyor.
Yakalanan sayısı daha sonra 4’e yükseliyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bazı bakanlar Büyükerşen’i arıyor, bilgi alıp, “geçmiş olsun. Gerekli adli ve idari soruşturmalar titizlikle yapılacak” diyor.
MHP’den Demokrat Parti’ye kadar farklı fikirde olan tüm partiler hem yapılan saldırıyı kınıyor hem de Büyükerşen’e “Geçmiş olsun” dileklerinde bulunuyor.
7’den 70’e herkes kınıyor yapılan saldırıyı…
Hiçbir Allahın kulu yapılan bu saldırıyı onaylamıyor, saldıranlara sahip çıkmıyor.
Saldırıya uğrayan Büyükerşen televizyon kanallarında yaşadığı olayı anlatıyor.
Sosyal medya Yılmaz Büyükerşen’e sevgi seli ile adeta yıkılıyor.
Büyükerşen’in ülke çapında ne denli marka bir isim olduğu ve ne denli sevilip, takdir gördüğü bir kez daha ortaya çıkıyor.
Kısacası…
Son derece kötü bir olay yaşanmış.
Yaşanan olay herkes tarafından kınanmış
Söylenenler söylenmiş.
Açıklamalar yapılmış.
Zanlılar yakalanmış.
Adli süreç başlamış.
Sonuç olarak…
Vatandaştan tutun da, Savcısı,Emniyeti, Valisi, Başbakanı, Cumhurbaşkanı, değişik siyasi görüşten partilere kadar herkes görevini tam anlamıyla yapmış.
İşte tam bunlar olurken, CHP il başkanının sosyal medya hesabı üzerinden “yarın bu olayı belediye önünde protesto edeceğiz” paylaşımı yapılıyor…
Ne yalan söyleyelim. Bu da bize, CHP’nin Büyükerşen’in uğradığı saldırı üzerinden rol kapması gibi geldi.
-“Bu olayla ortaya çıkan fırsatı parti olarak biraz da biz değerlendirelim. Bu işin ekmeğini parti olarak biraz da biz yiyelim” gibi algıladık bu durumu.
Büyükerşen sevgisi ve Büyükerşenin sahiplenmesi ortadayken ve yaşanan bu saldırı olayı sonrasında bir kez daha ortaya çıkmışken, CHP’nin alel acele bu noktada bu organizasyonu yapmasını, meseleyi taşırma, köpürtme ve şova dönüştürme olarak hissettik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi