
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SEL FELAKETİ KADER DEĞİLDİR
Eskişehir, ülkemizde yaşanan sel felâketlerinden, ders ve ibret alır mı bilinmez ama Eskişehir' de, bu tür felaketlerle karşı karşıyadır. Elbette bu riskin sebepleri vardır. En önemli sebep, kentin "ELİT" ve "POLİTİK" güç tarafından, ovaya yerleştirilmesidir. Bu hata, hem birici sınıf tarım alanlarını da yok etti. Hem de felaketlere, zemin hazırladı. (br)Arzu edilmez ama olası bir sel ve deprem felaketi sonucu, oluşacak mal ve can kaybı sonrası " yaşanan felaketin sorumlusu kim? " sorusuna cevap aranacak, hatta çözümler üretilecek ama her felaket sonrası olduğu gibi, bir müddet sonra unutularak, ortama da "Eski tas eski hamam" felsefesi hakim olacaktır. (br)İstanbul' daki Ayamama Deresinden Eskişehir' i, yönetenler dikkate alacak mı bilinmez ama Porsuk kenarına ve ovaya verilen yapılaşma izni, Ayamama dersinden, hiçbir farkı yoktur. Kentte oluşacak bir felaket " "takdir-i İlahi" değil, bu yapılaşmaya izin veren Belediye Başkan ve meclislerinin, kentte ve insanımıza ihanetidir. (br)Elbette gelişen kentlerde, yeni alanları imara açmak normaldir. Ama altyapıyı gerektiği şekilde götürerek, tarım alanlarına, özellikle de ıslak zeminlere ve dere yataklarının yapılaşmayı önleyerek verilmelidir. (br)Eskişehir' de, pek çok sel felaketi oldu. Porsuk barajının ve bazı göletlerin yapımından sonra kayda değer bir sel baskını olmadı ama bu olmayacak demek değildir de, Şiddetli bir yağmur sonucu, İstanbul'da olduğu gibi, sel felaketi ile de karşı karşıya kalabilir. Gerçi porsuk yeniden islâh edildi. Ancak bazı yerlerde güzergâhı değiştirildi. Bu değişiklikler ilerde olası bir sel felaketinde, kenti güç durumda bırakacaktır. (br)İstanbul' da olduğu gibi olası bir felakette, Eskişehir' deki şehircilik adına yapılan hataları, hiçbir siyasi parti kabul etmeyecek, birbirlerini de sorumlu tutacaklardır. Oysa kentin geçmişi, iyi analiz edilmiş olsa sorumlu/sorumlular ortaya çıkarılsa, hatlarından da ders ve ibret alınsa, bugün arzu edilmeyen tablo da kentin önüne gelmeyecekti. (br)Çok partili dönemde, Eskişehir' i yöneten belediye başkan ve meclisleri. Kenti çağdaş şehircilik kriterlerine göre değil de " POLİTİK" ve "ELİT" güçlerin istekleri doğrultusunda şekillendirdiler. Yani kentin gelişmesine bilim değil de kişisel düşünce ve çıkarlar hakim oldu. Bu nedenle de tarım alanları yok edilirken, kentler çarpık kentleşmiş ve TEK MERKEZLİ kent olmaya da mahkûm oldular. Eskişehir' de, bu gelişmelerden nasibini aldı. Nitekim Anakent Belediye Başkanı Sayın Büyükerşen ' in, karşı çıkmasına rağmen, Tepebaşı Belediyesi Fabrikalar bölgesini imara açıp, yapılaşmaya da izin vererek, tek merkezli kenti kalıcı hale getirdi. (br)Aslında Eskişehir' deki, imar yanlışlıkları karşısında sivil toplum örgüleri ve yerel basına da ciddi görevler düşmektedir. Basın ve sivil toplum örgütleri, çok sesli olmalı, kentteki hataları sıkça gündeme getirerek kamuoyu oluşturmalıdır(br)Ayrıca Eskişehir' de, çözüm için partilerden bağımsız, dolayısıyla sorunlara siyaset değil, sadece 'işlev' açısından bakan, sivil toplum grupları, kentte çevreci hareketleri güçlendirmelidir. Son yıllarda yaşanan felaketler, Anakent ve alt belediyelere, yargıya ve hepimize ders olmalıdır, artık "çok ciddi tedbirler" almak gerekiyor. Çünkü çevre ve iklim sorunlarının siyasi taraftarlıkları ve felsefeleri aşan boyutlarda, önem kazandığı bir çağdayız.(br)Geçmiş yıllara göre, ülkemizde meteorolojik afetlerin şiddetinde, sayısında ve süresinde üç kat artış var. Ekonomik kayıp ise dokuz kat arttı. Can kaybını ise ortadadır. Ve ne yazık ki ileride, bu afetler daha da artacaktır.(br)Aslında felaketler karşında, en önemli çözüm, eğitimdir. "Aşırı yağışlar Allah'ın işi, ama bu yağışların sele neden olması insan işidir. Maalesef "Atalarımızın,'Tepeye ev yapma yel alır, dereye ev yapma sel alır " atasözünü, hiçbir dönem dikkate almadı.(br)Aşırı yağışların ülkemizde ve Eskişehir' de, sele neden olması, çarpık yerleşimler, yapılan yanlış menfez kesitleri, yanlış yollar ve yanlış siteler, ova kentler yüzünden... Halbuki ova kent gibi bir kavram yok literatürde. Ovalara, kıyılara kent yapılmaz. Yamaçlara yapılır. İşte Odunpazarı... Örnek alınsa, Eskişehir Ova kenti olur ve sel felaketi korkusu yaşar mıydı? (br)Şu bir gerçek ki ülkemizde ve Eskişehir' de, zihniyet aynı, sistem aynı, bürokrasi aynı, kanunlar aynı. Değişen bir şey yok, Ülkemizde ve Eskişehir' de pek çok köprü yapılmış zamanında. Köprüler köprüye benzemiyor, menfezler menfez değil, bu kadar para harcanmış buralara, bunları yapanların adı da mühendis. Bu nasıl bir uygulamadır, nasıl bir kontroldür, anlaşılır gibi değil. Ancak bu tablo da seçmeninde, sorumluluğu vardır. Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde, sorunların çözümü seçmenin elindedir. Çünkü şehircilikle ilgili tüm hataları yapan başkan ve belediye meclislerine görevi, seçmen vermiş, felâketler karşısında ise müşteki olmuştur.