
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SERV'İ HORTLATMAK İSTİYORLAR
Konya'da, özel bir yayıncı kuruluş tarafından hazırlanan ve ilköğretim öğrencilerinin kullanımına sunduğu 'İlköğretim 4'üncü Sınıf Tema-Test' adlı soru kitapçığında, Türkiye'nin, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi Kürdistan olarak gösterildi. Daha sonra da yayıcı kuruluş özür diledi. Bu hedef, hazmettire hazmettire benimsetilecek..
Ayrıca Türk milletinin, namusunu lekeleyen çuvalcı Amerikalı, aramızda dolaştı. Anlamsız kavgalarla, gündemi meşgul eden iktidar ve muhalefetten, hatta sayıları yok denecek kadar az medya dışında, sözel ve yazılı basından, çuvalcı ile ilgili tepki içeren tek cümle göremedik. Bu olayda, hazmettirilerek kabul gördü.
Oysa çuval olayının, Türk milletine ve ordusuna verdiği zarar saymakla bitmez; Çünkü Türkler askerliği "onur"la, "şeref"le özdeşleştirmişlerdi. Türk askeri için silah namustur. Bu durum karşısında, Türk askeri teslimiyet yerine, ölmeyi yeğler...
Bugünde, ülkemizde, iktidar, muhalefet, devletin kurum kuruluşları, ülkemizdeki etnik gruplar ve cemaatler kavga ederken, Büyük Orta Doğu Projesi' nin, haritası yayınlandı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu Kürdistan olarak gösteren, ABD, bu kez de Büyük Ermenistan'ı kurdu! Ermeni açılımı ile de ciddi mesafe alındı. Nitekim açılım ile birlikte, Ermenistan' ın, sınırlarını Sevr'e uygun bir biçimde yansıtan bir harita yayımlayan Fransız Le Figaro gazetesi, Trabzon, Erzurum, Bitlis ve Van'ı da Ermenistan toprağı olarak gösteren haritanın, CIA ve ABD Enerji Bakanlığı'nca çizildiğini yazdı. .
ABD'nin, elçi görünümlü, James Jeffrey, çıktığı turlarda, Türkiye'ye bol bol akıl veriyor! DTP' li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir' i de sıkça ziyaret ediyor. Almanya'nın, Ankara Büyükelçisi Cuntz' ın, Güneydoğu gezisinde uğradığı adresler ise bir hayli dikkat çekiyor. Hatta bazı sivil toplum örgütlerine maddi yardımda bulunduğu da söyleniyor. . İngiltere Büyükelçisi Nick Baird ve eşi Caroline Baird ise Karadeniz Bölgesi' nde sürekli temas halindedir
ABD ve AB senaryoları karşısında, Namık Kemal'in iki dizesini hatırlattı
Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok' mudur kurtaracak bahtı kara maderini? "
Elbette ülkemiz, bu dizelerin yazıldığı, o günlerdeki ortamda değil, Allah o günleri Türk milletine bir daha göstermesin. Ancak Türkiye'ye, o günleri tekrar yaşatmak, bölmek parçalamak, yok etmek ve "SERV" i, yeniden hortlatmak isteyen, emperyalist akbabalar hala fırsat kolluyor. Türk toplumunu ayakta tutan kurum/kuruluşlar, bir bir erozyona uğratılmak isteniyor. Emperyalistler, bölgede güçlü bir Türkiye ve TSK istemiyor. Bunu sağlamak için de Türk Silahlı Kuvvetleri'ni içerdeki yandaşları sayesinde, etkisiz hale getirmek istiyorlar. Ülkemizde, sayıları çok az da olsa, belli kesimler de emperyalist güçlere çanak tutuyor.
Aslında menfaat karşılığı, ülkesine zarar veren insanlar, dün vardı bugünde var, gelecekte de olacaktır. Nitekim Atatürk,"...Memleketimizde külliyetli ecnebi parası ve birçok propagandalar cereyan ediyor. Bunlarda gaye pek aşikârdır ki milletin hareketini neticesiz bırakmak, milli emelleri felce uğratmak... Vatanın bazı parçalarını işgal gayelerini kolaylaştırmaktır. Bununla beraber, her devirde, her memlekette ve her zaman zuhur ettiği gibi, bizde de kalp ve asabı zayıf kavrayışsız insanlarla beraber, vatansız ve aynı zamanda "REFAH VE ŞAHŞİ MENFAATİNİ VATAN VE MİLLETİN ZARARINDA ARAYAN ADİ KİMSELER VARDIR." demiştir.
Türkiye' de, halkımız bu gelişmeleri, hafife almamalıdır. Atalarımızın söylediği gibi yılanın başı küçükken ezilir. Kimse de önerilerin, eleştirilerin ve kaygıların abartıldığını, paranoyak davranışlar olduğunu söylemesin, bunlar ülkemizin gerçekleridir.
Şu bir gerçek ki, 1944'ten itibaren Türkiye, milliyetçi politikaları terk etmiş, uydu ülke konumuna doğru hızlı bir şekilde sürüklenmiştir. Çok partili döneminde ise bu süreç daha hız kazandı. Stratejik kurum/kuruluşların ve bankaları özelleştirme kapsamında yabancılara devri ve yabancılara toprak satışları, ulusal bağımsızlığı tehdit boyutuna ulaşmıştır. TSK ise hedef tahtasıdır. Son yıllardaki "ETNİK" ve DİNSEL" önyargı ve nefret ise emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürdü. Çünkü nerede de "KAOS" ve "KARGAŞA" varsa, arkasında, bu iki unsur vardır. Hülasa ABD ve AB Türkiye' nin, ulus devlet yapısını değiştirmek istiyor.
İnsanımız ise bu gelişmeler karşısında bazen tarih tekerrürden, biraz da tefekkürden ibarettir diyerek, teselli buluyor. Ancak Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu insanlarla aynı görüşte değildir. Bu hususta, şu manzum cevabı veriyor:
"Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi."