1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Sevmek mi? Dövmek mi? istediğini pek anlayamadık...



-Biz Ahmet ile birbirimize girmedik. Kimse tedirgin olmasın. Her şey olacağına varır. İnceldiği yerde kopar.
-Ahmet Ataç ile senelere dayanan anlaşmazlığımız yok. Yıllardır büyük bir uyum içinde çalıştık. Ahmet Ataç ile beraber siyasete atıldım. Hep benim favorim olarak geldi. Benim desteğimle listede yer aldı.
-Ahmet Ataç, 'Hoca bana soğuk davranıyor' demiş. Soğuk davranmam mümkün mü? Siyasete beraber başlamışız, birçok projede beraber çalışmışız, Ahmet benim kardeşim. Çok eski dostluğa dayanıyor aramızdaki bağ. 
-Parti içinde de Ahmet Ataç'ı etki altına alan olaylar oluyor.
-O akşam sosyal medyada yazdığım Ahmet Ataç'ın ihaneti demedim, bu karar ihanettir dedim. Yoksa Ahmet Ataç benim dostumdur. 
-Ahmet biraz acemilik etti 'hoca olamazsa ben aday olacağım' diye... Bir söz vardır, erken öten horozun başını keserler diye. Erken hareket etti diye düşünüyorum. Belki seçim öncesinde parti ön seçim diyecek. Belki önümüzdeki seçimlerde listelerin oyun kurucusu ben olmayacağım. Onun yerine Tepebaşı Belediye Başkanı olmak isteyenler onu bu yönde kışkırtıyorlar.
-Biz Ahmet ile birbirimize girmedik. Kimse tedirgin olmasın. Her şey olacağına varır. İnceldiği yerde kopar. Ben olmadığım takdirde benim yerime aday olacak herkesi desteklerim. 
-Meclisten bir gün önce pişmiş toprak sempozyumunda övdüm onu, kardeşim dedim. Ahmet hala benim kardeşim, o kabul eder ya da etmez bilemem. Birbirimize küsmedik. Ahmet ya da başkası diyorsa onlara diyecek bir şeyim yok. Ağızları torba değil ki büzelim. 
Bu sözler, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in son günlerde Ahmet Ataç ile yaşandığı söylenen sıkıntıya yönelik söylediği sözler...
Sözlerin bazı yerlerinde, olayı yumuşatma var.
Bazı yerlerinde ise tatlı sert dokundurmalar.
Sonuç olarak...
Siz nasıl anladınız bilemiyoruz ama, biz Büyükerşen'in bu sözlerinden Ahmet Ataç'ı sevmek mi yoksa dövmek mi istediğini pek anlayamadık.
.....
CHP iktidar olur olmasına ama...

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a, Büyükerşen-Ataç arasında yaşanan sıkıntıyı sorduk.
Bu konuda yorum yapmak yerine lafı CHP'nin içinde yaşanan ve kendisine göre de doğru olmadığını söylediği bir anlayışa getirdi.
Kazım Kurt, özellikle son 10-15 yıldır CHP'nin içinde yer alanların asıl mücadeleyi parti içinde vermeye alıştırıldığını söylüyor.
Bu alışkanlığa da bundan önceki parti yönetiminin neden olduğunu ifade ediyor.
-"bizim partililer, parti içindeki seçim yarışına kilitlenmek durumunda bırakıldı. Sıkıntı burada. Bu yüzden parti içinde harcanan enerji, partinin muhalefet yapmasına harcanacak enerjinin çok çok üzerinde. Bu da ister istemez iktidar yolunu engelliyor" dedi.
Kazım Kurt CHP'nin iktidar olmasının aslında çok da zor olmadığını ancak mevcut bu durumun iktidar olmayı engellediğini belirtiyor.
Son söz olarak da...
-"CHP'nin iktidar olabilmesi için her türlü şart mevcut ama, bizim kendi parti içinde yaşadığımız bu sıkıntı, iktidar olabilmemiz için bizlerin müsait olmadığını gösteriyor" diyerek tamamlıyor sözlerini...


.....

Başka cemaatlere yol verilir mi? endişesi var ya hani...

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında büyük bir çoğunluğun bir merakı var.
Daha doğrusu...
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında büyük bir çoğunluğun bir endişesi var.
Endişe: 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Fetullah terör örgütünden boşalan alanı devlet mi kontrol altına alacak ya da bu örgütün yeri başka bir cemaat tarafından mı doldurulacak?
Yani...
Hükümet, bir taraftan Fetö terör örgütü ile mücadele ederken, diğer taraftan başka cemaatlere yol verecek mi?
Kısacası...
Bu aşamadan sonra var olan cemaatlere tıpkı Fetö terör örgütüne yıllarca yapıldığı gibi devlette örgütlenme imkanı tanınacak mı?
Bu konuda herkesin bir düşüncesi mutlaka vardır.
Ancak.
Bana kalırsa hükümet olan AK Parti'nin bundan böyle herhangi bir cemaate, ikinci bir Fetö terör örgütü yaratacak imkanı verebileceğine pek ihtimal vermiyorum.
Çünkü...
Bilinen bir kural vardır.
Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir.
İlkinde trajedi, ikincisinde komedi vardır.
Bu ülke de bu hükümet de, devlet imkânlarıyla yaratılan bir cemaat marifetiyle büyük bir trajediyi yaşadı.
Herhalde, aynı hatayı ikinci kez tekrarlamakla işin komedisini yaşamak istemez...
.....
Biraz da gülmek lazım

Genç adam; güzel bir tatil sabahı, çevre yolundan direksiyonu kırdı. Çiftliğinde yalnız yaşamakta direnen, 90 yaşındaki dedesini merak etmişti. İnatçı ihtiyar ne yapıyor, nasıl yaşıyordu?
Dede; torununu karşısında görünce sevindi, onu kucakladı ve sofrada ona da yer açtı. Sahanda yumurtaya uzanan genç adam, yağ ve yumurtadan başka şeyler gördü:
- Dede! Bu tabak temiz mi?
Dede çok sakin:
- Soğuksu bu kadar temizler. Otur da kahvaltını yap..
Öğle oldu. Dede, torununa mangalda et hazırlarken, torunun gözü tabaktaki siyah lekelere takıldı, dayanamadı:
- Dede, bu tabağın temiz olduğundan emin misin?
- Eee.. Soğuksu bu kadar temizliyor evlat!! İkide bir, bunu sormasan!
Akşam oldu yine yemeğe oturdular, torun tabağa baktı tam ağzını açacakken, yutkundu ve sustu. Yemeğini yinede yedi..Gece yarısına doğru, TV'de maça odaklanmış dedesine gideceğini söyledi ve vedalaştılar. Adımını dışarı attığında kapının önünde uyuklamakta olan köpek birden ayağa dikildi ve dişlerini göstererek başladı hırlamaya. Genç adam geçemeyeceğini anlayınca:
- Dede, köpeğin beni bırakmıyor!!
Maçı seyreden dede, kafasını bile çevirmeden bağırdı:
- Soğuksu!! Gel oğlum, gel bakim dedeye...


Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi