4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SİYASET VE KADINLAR

7 Haziran seçimlerinde, 4 partinin toplam kadın aday sayısı 510'du. 1 Kasım da yapılacak seçimlerde, açıklanan listelere bakıldığında, bu sayı 498'de kaldı. Listesinde en fazla kadın aday bulunan parti, önceki seçimde de olduğu gibi, HDP. HDP'yi sırasıyla CHP, MHP ve AK Parti takip ediyor.
Partilerin, listeleri değerlendirildiğinde, AK Parti'de, 99 kadın aday yer alıyordu Listesinde, 125 kadın aday yer alan CHP'de, 14 seçim bölgesinde, kadın adaylar ilk sırada bulunuyor. CHP, 7 Haziran seçiminde 103 kadın aday göstermişti. 7 Haziran seçiminde 40 kadın adayı bulunan, MHP, bu sayıyı 76'ya çıkarmış durumda. HDP' de ise Haziran seçimlerine göre, kadın aday sayısında düşüş görülüyor.
Hülasa çok partili dönemde, siyasette ve her sektörde, kadın sayısı arzu edilen boyuta bir türlü ulaşamadı. KA-DER 'in Başkanı Fatma Çiğdem Aydın, siyasette kadın oranının hala çok yetersiz olduğunu söyledi. Haklı Kadın Platformu'ndan Emel Armutçu ise Meclis'te, eşit temsil talebinin, hala çok uzağında kalındığını ve bu yöndeki kampanyaların haklılığını vurguladı.
Ülkemizde kadınlar, tercihte de özgür değildir. Kadın seçmenin, tercihini etkileyen bir diğer unsur ise toplumdaki rolüdür. Seçimde, oy verilecek partiye genel olarak ailece karar verilir. Ve bu kararda kültürün de etkisiyle, ağırlıklı olarak evin erkeği ki bu baba, kardeş ya da eş olabilir, Bu etkiyi de göz önünde bulundurmak gerekir
Siyasetteki, kadınların katılım düzeyleri açısından, karar vericiler önemli rol oynar. Bu karar vericiler, adayları belirleme yöntemine göre değişir; ön seçim var ise ön seçim delegeleri, ön seçim yok ise parti genel başkanları, merkez yönetim kurulu üyeleri, parti meclisleri, genel idare kurulu üyeleri ve hatta bazı durumlarda, seçici komisyonlar, kadınların siyasete, ne derece katılacağının kararını verirler.
Oysa tarihte, kadına değeri Türkler verdi. O dönemde Türklerde, toplum içinde kadınla erkeğin konumu eşitti. Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca,"Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak o emre boyun eğmemek için, geçerli bir neden. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan tek başına, bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, birlikte yer alıyorlardı.
Aslında Türk kadını, siyasal haklarını, batılı ülke kadınlarından çok daha kolay elde etti. Atatürk, kadına, 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935'teki ilk seçimlerde, TBMM' ye 18 kadın girdi. Ancak çok partili dönemde, arzu edilen boyutta siyasi platforma yansımadı.
Şu bir gerçek ki ülkemizde, ciddi anlamda kadınlara tanınan fırsat eşitliği politikaları, Cumhuriyet döneminde, Atatürk'le başlamaktadır. 1922 ve 1934 yılları arasında yapılan devrimlerle ki, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, kadını, vatandaş statüsüne eriştiren, Medeni Kanun ve daha sonra, siyasal hakların tanınması, son derece önemlidir. 1935'te kadınlar da seçimle, meclise girmeye başladı ama arzu edilen orana ulaşamadılar
Artık günümüzde, kadınlarımızın durumu çok farklıdır. Artık ülkemizde, azda olsa kadınlar, başarıl olmak için, erkeklerin kurallarına göre oynamak, ya da erkek gibi, kadın olmak gerekmediğini, çok iyi biliyorlar. Batılı ve doğulu hemcinslerinden de hiç hiçbir farkı yok. Kadınlar, iş yaşamının her kademesinde, aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. Kurtuluş Savaşındaki fedakârlıkları ise ortadadır.
Nitekim Mustafa Kemal ATATÜRK, "''Dünyanın, hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu kadınının üstünde, kadın çalışmasını zikretmeye imkân yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını, "Ben Anadolu kadınından, daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim" diyemez.'' demiştir.
Ülkemizde, siyasette olduğu gibi, çalışan kadın sayısı da istenen düzey değildir. Nitekim Devlet İstatistik Enstitüsü'nün açıkladığı anketine göre Türkiye'de çalışma çağındaki (15 yaş ve üstü) kadın nüfus 24, 822,000 kişiden oluşuyor. Bu toplamda işgücü içerisinde sayılan rakam ise 6, 240, 000. Yine istihdam edilen nüfus 5, 650, 000 civarındadır.
Türkiye, kadın ve erkek birlikte çalışarak, ülkemizi kalkındıracak, her alandaki sorunları da birlikte çözecektir. Nitekim Atatürk, " Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı, topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!" demiştir.
Öte yandan her alanda olduğu gibi, siyasette de öncelikli sorumlu kadınların kedileridir. Çünkü hak verilmez alınır. Ayrıca demokratik ülkelerde, sorunların çözümü, seçmenin elindedir. Hal böyle olunca da, kadınlar, seçimlerde, kadın adayları tercih ederek kazandırmalı, veya bu yönde sürekli mücadele etseler, siyasi partiler, bu gelişmeleri, mutlaka dikkate alacaktır..

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi