
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Siyaseti hastalıklı hale getirenler...
Adam siyasi partinin bir üyesi.
Her ağzını açtığında Parti içi demokrasiden söz etmeden geçemiyor.
Hemen her fırsatta, Demokrasinin uygulanmıyor olmasından yakınıyor.
Genel Başkan cuntası olduğunu söyleyip, Genel merkez baskısından yakınıyor...
-"Herkes seçimle gelmeli. Seçimle gitmeli" diye neredeyse avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Gün geliyor, hasbelkader yönetim sırası ona denk geliveriyor.
O güne kadar eleştirdiği Genel Başkan ve Genel başkanın talimatıyla koltuğa bir güzel oturuyor...
Hem de...
Önceden söylediği o sözleri sanki kendisi söylememişçesine ve hiçbir utanma emaresi taşımadan;
-"Partimin verdiği görevden kaçmam mümkün değil" diyor.
Tepeden indiği hatırlatıldığında ise;
-"Ne yani? Verilen görevi kabul etmese miydim?" diye de üste çıkmaya çalışıyor.
Anlayacağınız...
Her şey, göreve gelinceye kadar...
Başkası olduğunda atamayı gayrı meşru sayıp, kendisi olduğunda aynı atamayı meşru hale getirebiliyor.
Kısacası...
Bir koltuk bulduğunda, hemen herkes geçmişi unutuveriyor bu ülkede...
Tıpkı bir hastalık gibi...
Bu hastalık uzun yıllardır devam ettiğine göre...
Bizim ülkemizde ki siyasetin Hasta olmadığını söylemek mümkün mü?
Bakın, şimdi önümüzde genel seçimler var.
Bu seçimlerde partiler milletvekili adaylarını belirleyecek.
Şahit olacaksınız ki, herkes milletvekili listelerinin Ankara'da yapılıyor olmasından, adayların seçimle belirlenmemesinden yakınacak.
Bu yakınanlar arasında ilk çark edecekler ise, atanmaları halinde söylediklerini unutup "Ne yapsaydım yani? Verilen görevden kaçsa mıydım?" diyenler olacak.İşte bu insanlar bunu söylediği müddetçe, siyaset hastalıktan ebedi kurtulamayacak.
Hastalıklı siyasetin de bu ülkeye verebileceği maalesef pek bir şey olmayacak
***********************************************
Bu fotoğraftan kaç aday çıkar?
Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen...
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt...
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç...
Parti Meclisi üyesi Gaye Usluer.
İl Başkanı Nihat Çuhadar.
Odunpazarı ilçe başkanı Erdal Çakıcıer.
Birkaç kişi dışında, CHP'nin Eskişehir'deki en önemli aktörleri toplu halde bu fotoğrafta...
29 Ekim günü, yani önceki gün düzenlenen Cumhuriyet mitingine katılmak için gidiyorlar yürüyüş alanına.
Fotoğrafı görünce, yaklaşan ve öne alınması halinde daha da yaklaşacak olan seçimleri düşününce ister istemez "Bu fotoğraftan kaç milletvekili adayı çıkar?" diye düşünmedik değil hani.
Öyle ya...
Gidişata bakılacak olunursa, bu fotoğrafta bir hatta birden fazla Milletvekili adayı var gibi.
Dahası...
Belki de, CHP'nin genel seçimde Milletvekili seçilecek isim ya da isimleri bile bu fotoğrafın içindedir.
Kim bilir?
*************************************
Hiç mi pozitif bir şey yok bu ülkede?
Seyahatten dönen ev sahibi havaalanından bahçıvanına telefon açmış, konuşuyorlar:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü?
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?
-Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu geldi: Pozitif!"
Xxx
Ülkede her şey yukarıda anlattığımız fıkrada olduğu gibi.
Televizyonu açıyorsunuz, Karaman'daki Maden faciası ile başlıyor haberler.
Diyarbakır'da bir Astsubay'ın, eşinin yanında silahlı saldırıya uğradığı ile devam ediyor.
Ardından, 29 Ekim günü, yani bu ülke için en anlamlı Bayram günü Peşmerge Türk askerinin kontrolünde Türk topraklarından geçip Irak'a giriyor.
Sınırımızın yanı başında savaşın görüntüleri geliyor daha sonra.
Durmuyor haberler.
Gazinin protez bacağı için icraya verilmesi, yanlış iğne yüzünden küçük kızın kolunun kesilmesi,4 kişinin alınacağı işe 600 kişinin müracaat etmesi.
Ve en sonunda da, çalışanların tazminat hakkının kaldırılacağı haberi.
İnsan TV başına geçip haberleri izlemekten korkar hale geldi resmen.
Bu ülkede hiç mi pozitif bir haber olmaz?
***********************************************
Oradan her geçemediğimde...
Bağlar Caddesi'nden Anadolu Üniversitesi önüne kadar gidip, Çevre yoluna çıkamadığım her seferinde birilerine sövüyorum.
Aynı şekilde yüzlerce, hatta binlerce Eskişehirlinin de benim gibi sövdüğünü biliyorum.
Koskoca bir şehir, bir yolun çevre yolu bağlantısını yıllardır yapamıyor.
Bunu yapamayan bir şehirde yaşıyoruz velhasıl.
Taş devri taşlar tükendiği için değil, kafalar değiştiği için sona erdi.
Belli ki Eskişehir'de hala taş devri yaşanıyor...