İki çoban konuşuyormuş koyun otlattıkları sırada.
Biri, durup dururken "Ben Başbakan olacağım" demiş...
Diğeri bunu duymanın verdiği şaşkınlıkla;
-"Manyak mısın sen?" diye sorunca, Başbakan olmak istediğini söyleyen ve bunun bir kriter olduğunu algılayan çoban;
-"Şart mıdır" sorusunu sormuş.
Yoldan çevirdikleri bir adama "Başbakan olmak ister misin?" diye sormuşlar.
Adam hiç düşünmeden;
-"Olmak isterim tabii" demiş.
-"Peki başbakanlığı yapabilir misin?" demişler...
-"niye yapamayayım ki? Yapanlar nasıl yapıyor. Hem çok zor bir iş olmasa gerek" demiş.
Aynı adama, Flarmoni Orkestrası şefliği önerildiğinde ise...
-"Ben o işten hiç anlamam" cevabını vermiş.
Nedendir bilinmez, insanların büyük bir çoğunluğu Ülkeyi yönetmenin, Orkestra yönetmekten daha kolay olduğunu düşünüyor.
İşin kötüsü...
Başbakanlık dahil, kendisini hemen her göreve yakıştırabiliyor.
Belki de, siyaseti bu güne kadar yapan insanların birçoğunun, hak etmeden o yerlere gelmesi bunda büyük rol oynuyor.
Ama yine de...
İnsanların büyük bir çoğunluğu, kendi işlerinde bile başarısız olmalarına rağmen, "başkalarının işini daha iyi yaparım" düşüncesini taşıyor.
Maalesef böyle düşünen insanlar bir yerlere geldikleri için de...
Hiçbir özelliği ve becerisi olmayan insanlar, kendileri ile mevcutları kıyaslama hakkına, haklı olarak sahip oluyor.
Siyasette gelinen nokta ne yazık ki bu.
Bu gelinen noktayı, önümüzde ki günlerde, özellikle de milletvekili aday listeleri açıklandığında daha iyi görebileceğiz.
Umarız yanılırız ama, yine seçilip gidenlerin büyük bir çoğunluğu, o koltuklara bir türlü konduramadığımız insanlar olacak.
O insanlar o koltuklara oturdukları müddetçe de...
İnsanların "Onlar bile yaptı. Ben niye yapamayayım" şeklinde ki kıyaslamaları...
Hiç mi hiç bitmeyecek.