1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasetin gülümseten yüzü de yok değil hani...

Yaklaşık bir yıldır siyasetle yatıp siyasetle kalktık.
Kimler aday adayı olacak?, kimler aday olarak ian edilecek?, Seçimleri kimler ve hangi partiler kazanacak?,kim ne projelerle ortaya çıkacak?, Kim kimin hakkında neler söyleyecek?,kim kime ne cevap verecek?
Bu ve buna benzer sorularla geçti aylar.
Kimi zaman ortam gerildi siyasette kimi zaman da sükunet hakim oldu.
Fakat.
Kim ne derse desin seçim süreci ciddi ve temkinli geçti.
Seçimlerin yapılması ile son soru da cevabını bulmuş oldu.
Siyasette yaşanan bu ciddiyet dolu sürecin ardından biraz da siyasetin gülümseten yaşanmış olaylarını bir daha hatırlatalım istedik.
Hiç olmazsa Pazar eğlencesi olsun.
-Süleyman Demirel Anadolu'yu gezerken müthiş bir ilgi görürmüş. Seçim otobüsünün ön camından sürekli sol kolunu aşağıya sarkıtır, yol boyunca da çekmezmiş o kolu.
Öpenler, asılanlar, ısıranlar. Kolu neredeyse yerinden çıkacak. Buna rağmen almazmış o kolunu içeriye.
Belli bir saatten sonra Şener adında ki yardımcısı kolonya ile masaj yapar, elini eski haline getirirmiş.
Bunu Kenan Evren denemiş bir defasında.
Yalova'da daha kolunu dışarıya çıkartır çıkartmaz biri öyle bir yapışmış ki;bileği yerinden çıkıvermiş. Doğruca GATA nın yolunu tutmuş tabii.
Mesut Yılmaz taklit etmek istemiş aynı yöntemi.
O'nun da kolu omzundan çıkmış daha ilk denemede.
Demek ki siyasette taklit işe yaramıyor. Siyaset, yöntemler aynı olsa da ustalık gerektiriyor.
***
Nurcular kendini pek severler ve hep Süleyman Demirel'e oy verirlermiş.
Nitekim bir gün Demirel bir seçimde Nurculara kabinede bir Bakan vereceğini vaat etmiş.
Fakat seçim yapılıp kabine açıklandığında, beklenen nurcu bakan çıkmamış.
Bunun üzerine Nurcular da haklı olarak Demirel'e;
-"Sayın Demirel hani bize bir Bakan verecektiniz?" diye sormuşlar.
Demirel kendinden beklenen cevabı vermiş;
-"Ben varım ya"
Demek ki siyaset akıl yürütme ve hazır cevaplığı gerektiriyor.
***
Rauf Denktaş bir toplantıda konuşma yapıyor.
Kendisine sürekli muhalif olduğunu bildiği ve rakip partinin milletvekilliğini yapan bir kişi sürekli Denktaş ne derse "Yaşa Baba" diye tezahürat yapıyor. Toplantı boyunca bu böyle devam ediyor.
Denktaş konuşuyor, önde oturan milletvekili "Varol Baba" diye tempo tutuyor.
Sonunda dayanamıyor Denktaş.
Muhalif milletvekilinin yanına gidip; "Hayrola sen bizim partiye falan mı geçtin?" diye soruyor.
Milletvekili "Yooo Ne münasebet. Neden geçecekmişim sizin partiye?" deyince Denktaş;
-"Ama deminden beri ben konuşuyom, sen ise "yaşa baba" diye tempo tutuyon. Ben de buna bir anlam veremiyom" diye sorunca milletvekili;
-"Yıllardır anamızı bellediğin için sana Baba demeyim de kime diyeyim" cevabını veriyor.
Rauf Denktaş da bunu her yerde anlatıyor.
Demek ki siyaset, yapılan en ağır eleştirileri bile sindirebilme sanatıdır.
***
CHP li Turan Güneş Anadolu gezisine çıkmıştır ve bir köy kahvesine oturur.
Ismarladığı kahvenin kulpu kırık bir fincanda gelmesi üzerine kahveciyi yanına çağırıp;
-"Sen bu fincanı al da, Ankara'da bizim partiye(CHP) götür" der.
Kahveci anlamaz ne dendiğini;
-"Bey Ankara'ya fincanı götüreceğim de ne olacak?"
Turan Güneş cevap verir;
-"Hiç endişen olmasın. Bizimkiler buna da bir kulp takar"
Demek ki siyaset, gerektiğinde partini de eleştirebilme sanatıdır...
-------------------------------------
"Bu sözler Hoca'ya yakışıyor mu?"
AK Parti Büyükşehir meclis grup sözcüsü Mustafa Birsen aradı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in bir gazeteyi ziyareti sırasında söylemiş olduğu sözlere bir hayli içerlemiş.
Daha doğrusu bir hayli kızmış.
Önce, gazetede yayınlanan "Üstünlük bizde hadi ne yapacaksan yap havasındalar. Partizan tavırdalar. 29 üyenin bir çoğu kırsal kesimden geliyor. İleriyi göremeyen bilgisi zayıf insanlar. Geleceğe dönük düşünmüyorlar. Bunlarla bu kentte ne yapacağız bilmiyorum. Onların bu hal ve tavırları çıkaracakları sorunlar bana değil Eskişehir'e kaybettirir." şeklindeki sözlerini okudu telefonda.
Ardından da...
-"Şimdi bu sözler Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan, Prof titri bulunan birine hiç yakışıyor mu? Daha iki oturumda nasıl anlamış bizlerin ileriyi göremeyip,bilgimizin zayıf olduğunu? Bu sözleri hiçbir arkadaşım hak etmiyor. Kaldı ki, kendisi nasıl halkın oylarıyla seçildiyse, o mecliste bulunan 10 Belediye Başkanı ile partimizin diğer Belediye meclis üyeleri de halkın oyları ile seçilip o mecliste görev aldılar" dedi.
Mustafa Birsen, Büyükerşen bu sözleri söylemedi ve gazeteye böyle yansıdıysa hemen tekzip yayınlaması gerektiğini, eğer bu sözleri söylediyse de, acilen bu sözleri için AK Partili meclis üyelerinden özür dilemesi gerektini söylüyor.
Dahası...
Yapılacak ilk meclis otururumunda kendisini söylemiş olduğu bu sözler nedeniyle özür dilemeye davet edeceklerini, özür dilenmemesi halinde ise meclisi terk edebileceklerini sözlerine ekliyor.
Anlaşılan o ki, Büyükerşen'in bir gazeteyi ziyareti sırasında söylediği iddia edilen AK Partili meclis üyeleri ile ilgili sözler ve bu sözlere AK Partili üyelerin göstermiş olduğu tepki,önümüzdeki haftanın da gündemini oluşturacak gibi...
-------------------------------------------------
Kapitalizm işte!
Kahveciler Oda Başkanı Zeki Çoban "Tuvalet ücreti bile sattığımız Çaydan pahalı. Biz 50 kuruşa çay satıyoruz, tuvalet ücreti ise 70 kuruş" demiş.
Doğru söylüyor.
Ama...
Zaten Kapitalizmin tarifi yapılırken de hep aynı örnek verilmez mi?
"Kapitalizm: 50 kuruş olan suyu ya da çayı 70 kuruşa işettiren sistemin adıdır" denmez mi?
O halde yapılacak bir şey yok.
50 kuruşa içecek 70 kuruşa işeyeceksin!
Bu sistem bunu söylüyür.
-----------------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadırlar. Bir adam içeri girer ve barmene:
-Bunlar Hitler ve Stalin... değil mi" diye sorar.
Barmen:
-Evet, onlar" der. Sonra adam onlara doğru yürür ve sorar:
-Selam, ne yapıyorsunuz?" Hitler cevaplar:
-3. Dünya savaşını planlıyoruz." Adam sorar:
-Gerçekten mi? Neler olacak?" Hitler :
-Bu sefer 14 milyon Yahudi'yi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz" der. Adam sorar:
-Bir bisiklet tamircisi mi?" Hitler Stalin e döner ve der ki:
-Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi'yi takmayacağını söylemiştim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi