1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasetle uğraşmamanın cezası...

Siyaset; halka hizmet etmek için en müsait uğraş dalı.
Üstelik.
Halka hizmet edebilmenin en demokratik yolu.
O yüzden çoğunlukla siyaset yazıyoruz.
İnsanların siyasetle uğraşması gerektiğinin sürekli altını çiziyoruz.
Hatta.
Bu köşede sık sık "Siyasetle uğraşmamanın cezası, sizden daha aptal olanlar tarafından yönetilmektir" sözünü yeri geldiğince hatırlatıyoruz ki insanlar biraz olsun siyasete ilgi duysun diye.
Buna rağmen siyasete ilgi yok.
Çıkın sokağa, önünüze geleni durdurun.
Ardından da, Eskişehir'deki milletvekillerinin isimlerini sorun.
Bu soruyu sorduğunuz insanların tamamına yakını, milletvekillerinin isimlerini bilmiyor olacaktır.
Belki aralarından bir ya da ikisini tanıyan çıkabilecektir ama.
6 milletvekilinin 6'sını da tanıyana rastlamayacaksınız emin olun.
Çünkü...
Siyasete karşı son derece büyük bir ilgisizlik var.
Aynı durum Belediyecilikte de çok farklı değil.
Hala bir çok insan Eskişehir'deki Belediye başkanlarının isimlerini bilmiyor, kendilerini de tanımıyor.
O nedenle...
Bizim sürekli bahsettiğimiz Eskişehir siyaseti Bin, bilemediniz 3 Bin kişinin etrafında dönüp dolaşıyor.
Konuştuğumuz siyasi gelişmeler, partilerin yapmış olduğu faaliyetler, milletvekillerinin birbirleriyle olan diyalogları, kavgalar gürültüler hep bu 3 Bin kişi etrafında anlam buluyor.
750 Bine varan bir nüfusa sahip bulunan Eskişehir'de, nüfusun neredeyse tamamına yakını için siyaset ve siyasi gelişmeler hiçbir anlam taşımıyor.
Çünkü...
Vatandaşın siyasetle ne alakası var, ne de siyasete merakı.
Bu tespitin ardından şöyle bir tablo çıkıyor ortaya.
Yönetmek isteyen ve yönetenlerle, yönetilenlerin tercih ve öncelikleri oldukça farklı.
Demek oluyor ki...
Siyaset, belli bir hedefi olup bu hedefe ulaşmak için bu işi yapanlarla, bu kişilerin etrafında toplanan kişiler haricinde diğerleri için hiçbir anlam taşımıyor...
Biz ise hala uğraşıyoruz insanlar siyasete ilgi duysun diye.
........
2010 İstanbul Kültür
Başkentinin logosunu hatırlayan var mı?
Eskişehir Türk dünyası Kültür başkenti logosu ile ilgili yazmıştık bu sütunlarda.
Logo'yu beğenmeyenlerin olduğunu söyleyip;
-"Beğenilmeyebilir ama, logo'nun kötü olmasından yola çıkılarak bir yıl sürecek projenin de kötü olacağını söylemek insafsızlık olur" demiştik.
Son olarak da, logo'nun bizim için bir teferruat olduğunu dile getirip;
-"Logo işin olması gereken bir unsuru, ama her şeyi değil. Önemli olan projenin tamamı ve bu projenin Eskişehir'e kazınım sağlayıp sağlamayacağı. Ben de logo'dan çok buna bakacağım" diyerek tamamlamıştık yazımızı.
Çok tepki geldi yazıya.
Özellikle logo'nun teferruat olduğuna dair yorumumuz eleştirildi.
En çok eleştirenler arasında da, marka konusunda uzman olanlar vardı.
Kimileri "logo her şeydir" dedi, bazıları ise belirlenen logo'nun Türk dünyasının faşist simgesi olan Kızıl Elma'ya benzediğini söyledi.
Dinledik hepsini tabii ki.
Buna rağmen dünden bu güne fikrimiz değişmedi.
Logo bizim için hala teferruattan ibaret.
Bunun aksini söyleyenlere soruyorum...
2010 yılında İstanbul Kültür başkentiydi...
Logosunu bu gün için hatırlayan var mı?
Bir çok festivaller yapılıyor, hangisinin logosu aklınızda kaldı?
Daha birkaç ay önce Olimpiyatlar yapıldı. Amblemi ve maskotunu kim hatırlıyor?
.......
Haydar Ergülen öyle bir vurmuş ki...
Hani Eskişehir'e gelen densiz bir gazeteci "Eskişehir Fuhuş kenti olmuş" demişti ya.
Bir de bu yaptığı densizlik yetmezmiş gibi aynı cümleleri ertesi gün çalıştığı ve bedava dağıtılan gazetede ki köşesine de taşımıştı ya.
İşte bu densiz gazeteciye en güzel cevaplardan birini vermiş tanınmış şair Haydar Ergülen.
Meseleyi Cumhuriyet Gazetesinde ki yazısında anlatmış son derece alaycı bir üslupla.
-"Eskişehir'e gideceklere bazı uyarılar" diye başlamış anlatmaya.
Ardından da...
-"Öncelikle Eskişehir'e gecenin bir yarısı gitmeyin, karşınıza Travesti falan çıkar ve sizi düz olan yolunuzdan çeviriverir" demiş.
Bununla da kalmamış haydar Ergülen.
-"Maazallah gecenin 22.00 sinde sokaklarda genç kızları yürürken görür, dinden imandan çıkarsınız" demiş.
Yılmaz Büyükerşen'in sağa sola tuhaf heykeller diktiğini, Ahmet Ataç'ın halk eğlensin diye konserler tertip ettiğini, Burhan Sakallı'nın ise geleceği yaşatmak için çaba harcadığını söyleyip; "Sanki hiç işleri güçleri yok" diyerek Tİ ye almış birilerini.
Eskişehir'e gelenlerin gündüz saatlerinde de pek çarşıya çıkmaması gerektiğini salık vermiş Ergülen.
-"Maazallah porsuk kıyısında el ele yürüyen çiftleri falan görürsünüz. Daha da kötüsü Porsuk içinde yüzen gondollarda çiftlerin olduğuna denk gelebilirsiniz" diyerek uyarmış Eskişehir'e gelecekleri.
Yazısının sonunu da aynen şu cümlelerle getirmiş haydar Ergülen;
-"Eskişehir çok tuhaf! Sakallısı, takkelisi, başörtülüsü de var, kravatlısı, mini eteklisi, başı açığı da! Burası bana göre değil, ben ufak ufak gideyim. Bu görüp anlattıklarımdan sonra hâlâ Eskişehir'e gitmek istiyorsanız da gidin, ne haliniz varsa görün! Ben daha da gitmem!"
Eskişehir'in yetiştirdiği en ünlü şairlerin arasında yer alan Haydar Ergülen, bazı kafaları, yine o kafaların düşünce ve davranışlarıyla vurmuş yazısında...
Ne diyelim...
Eline kalemine sağlık usta şairimizin...
..........
Biraz da gülmek lazım
Aracının direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere yola koyulan rahip yolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar. Aracını durdurur ve kiliseye kadar onunla gelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya biner ve bacak bacak üstüne attığında bacaklarının güzelliği ortaya çıkar.
Rahibin gözü kayar ve bakayım derken kısa bir süre için aracın kontrolünü kaybeder. Aracı tekrar kontrol altına aldıktan sonra sağ
elini rahibenin bacağı üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve şöyle der :
"Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz?"
Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek rahibeye özürlerini sıralar.
Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibenin bacağına tekrar dokunur vites değiştirme bahanesiyle ve rahibe aynı soru ile karşılık verir :
"Rahip129. ayeti hatırlıyor musunuz?"
Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve "afedersin kardeşim, insanoğlu zayıf düşebiliyor" der.
Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek kelime söylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış fırlatarak kaybolur.
Rahip aceleyle içeriye koşturur ve bir İncil alarak 129. ayeti açar okumak için 129. ayet şöyle demektedir : İleriye gidiniz, daha yukarlarda arayınız.
Orada güzellikler bulacaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi