1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasette nasıl geliyorsan öyle gidiyorsun...

30 Mart seçimlerinin hemen sonrasında AK parti il Başkanı Süleyman Reyhan'a "İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?" diye sorulmuştu hatırlarsanız...
O da bu soruya:
-"Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş. Biz göreve manşetlerle, köşe yazarlarının yazılarıyla gelmedik. Öyle de gitmeyiz" cevabını vermişti...
Bu cevap üzerine haklı! Olduğunu yazmıştık Süleyman Reyhan'ın...
Kongreyi kazanarak, bileğinin hakkıyla il başkanı olan Osman Yüksel'in nasıl istifa ettirildiğini, bu istifa sonrası parti yönetiminde söz sahibi olan ekibin Süleyman Reyhan'ı nasıl il başkanlığına kadar taşıdığını hatırlatıp;
-"Süleyman Reyhan keşke bulunduğu göreve manşetlerle, köşe yazarlarının yazılarıyla gelmiş olsaydı. Seçilmiş yönetimlerin görevden alınmasının getirdiği süreç sonrası bu göreve gelmesinden daha iyi olurdu" yorumunda bulunmuş ve "Unutulmasın ki, siyasette nasıl gelirsen öyle gidiyorsun. Reyhan ve yönetimi de seçimle gelmediği için büyük ihtimalle seçimle gitmeyecek" demiştik.
Sonuç itibarıyla dediğimiz çıktı.
AK parti Genel merkezi, Süleyman reyhan ve yönetiminin istifasını istedi.
-"Yoksa görevden alacağız. Bize bu tercihi yaptırmayın" talimatı verdi.
Bunun üzerine Reyhan ve yönetimi de toptan istifa etmek durumunda kaldı.
Yani...
Nasıl geldilerse aynı yöntemle gittiler.
Partilerde, seçim ile gelen yönetimlerin görevden alınmasına hep karşı çıktık.
Seçimle gelen Osman Yüksel yönetiminin görevden alınmasına gösterdiğimiz tepki de bu yüzdendi.
-"Seçimle geldiler, seçimle gitmeliydiler. Görevden alınmayı hak etmemişlerdi" demiş ve üzülmüştük.
Süleyman Reyhan ve yönetiminin görevden alınmasına ise doğrusu pek üzülmedik.
Çünkü...
"Nasıl geldiysen öyle gidersin" dedik ya...
Sonuçta...
Onlar da geldikleri şekliyle gittiler işte...
Not: Şimdi birileri çıkacak ve "Tamam, bu yönetim ilk atamayla geldi ama, sonra kongre yapıp seçimle bu göreve geldi" diyecek. Evet, seçimle geldiler! Hem de, Kongrede aday olacağını söyleyenlerin odalara kilitlendiği, başka adayın çıkmasına izin verilmediği kongre ile geldiler...
.....


Tepreş'e bu yıl Tatar belediye Başkanı ev sahipliği yapacak
Tepreş, Tatarların en önemli geleneksel günü.
Bu Pazar günü yine Tepreş şenliğinde toplanacak Tatarlar.
Yurdun her yerinden Eskişehir'e gelecekler ve kuşak güreşinden pikniğe, ekmek yuvarlamasından halk oyunlarına kadar unutulmaz bir gün yaşayacaklar.
Tepreş sayesinde, uzun zamandır görüşmeyen Tatarlar birbirleriyle görüşme fırsatı bulacak.
Eskişehir'de Tepreş şenlikleri her yıl Karakaya köyünde yapılıyordu.
Bu yıl yer değişikliği olmuş.
Tepreş için Odunpazarı belediyesinin Şeh-i derya Parkı tespit edilmiş.
Yer değişikliğinin nedeni açık.
Artık Odunpazarı'nda Tatar belediye Başkanı Kazım Kurt var.
Haliyle...
Kazım Kurt, bir Tatar olarak tatarların en önemli günü olan Tepreş'e, kendi belediyesi sınarları içinde bulunan Şeh-i Derya Parkında ev sahipliği yapmak istemiş...
....

Bu şehri yönetenler başarılı
olduklarına toz kondurmamak için var olan sorunları görmüyor...
Bundan 4 yıl önce...
-"Sizce Eskişehir'in en temel sorunları nelerdir?" şeklinde bir soru yöneltilmiş Eskişehir ile ilgili bir internet sitesinden.
Siteye katılanlar da bu soruya kendilerince cevaplar vermişler.
Vatandaşın biri;
-"Çevre yolları yetersiz. Şehrin ortasından geçen yolun üç şeride çıkartılması belki bugünü kurtardı ama, geleceği kurtarmayacak. O yüzden yeni Çevre yolları biran önce yapılmalı" demiş.
Bir başkası ise...
-"Hemzemin geçitlerinin yer altına alınması çok yavaş ilerliyor. Bu da şehre sıkıntı yaratıyor" diye cevaplamış soruyu.
Bir vatandaş;
-"Çevreyolunun etrafında ki mahalleler çok ilkel görüntü sergiliyor. Biran önce kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmalı" demiş.
Bunun yanı sıra...
-"Koca şehirde bir tane kent meydanı yok" demiş bir başkası...
-"Mevcut 3 güzel parkın yanı sıra, şehrin 3-4 yerine daha benzeri parklar yapılmalı" diye yazmış başka biri.
-"Kent merkezinde tek katlı köy evleri var" diye ifade eden biri "Ne olacak bu trafiğin hali?" diye de eklemiş.
-"Kaldırımda yayadan çok araç var"
-"Şehir merkezi tabela cehennemi"
-"Bisikletler için ayrılmış yol yok."
-"Asfaltlanan yer iki gün sonra kazılıyor ve işin tuhafı kazıldığıyla kalıyor" diyenler de olmuş.
Hamamların pis olduğundan tutun da, Esnafın çevresini resmen işgal ettiğine kadar bir çok görüş bildirilmiş siteye.
Sonuç olarak...
Vatandaşın tespit ettiği sorunların tamamı haklı ve var olan problemler.
Üstelik...
Gazeteci olarak bizim sürekli dile getirdiğimiz sorunlarla, vatandaşın gördüğü sorunlar çakışıyor.
Neticede...
Hepsini toplasanız 10'u geçmiyor Eskişehir'in var olan sorunları.
Bizim ve halkın bildiği bu sorunları, bu kenti yöneten seçilmiş ve atanmışların bilip görmemesi mümkün değil.
Merak ettiğimiz?
Bu bilinen ve görülen sorunlar niçin bir araya gelinip, halledilmiyor?
Hâlbuki...
Yukarıda saydığımız sorunların büyük bir bölümü, yönetenlerin oturduğu yerden vereceği talimatla çözülecek cinsten...
Ama olmuyor...
Bu şehri yönettiğini zannedenler, başarılı olduklarını ispatlama adına mevcut sorunları görmezden geliyor.
Kendilerine göre olmayan sorunu da çözme yoluna gitmiyor.
İyi de...
Bu var olan sorunları bu şehirde yaşayan herkes görüyor ama...
.....

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Yeni öğretim yılına başlayan öğrenciler, haftalık ders programlarına yeni giren mantık dersini görürler. Çok geçmez bu derse yaşlı bir profesörün de gireceğini öğrenirler. Sonuçta merakla bekledikleri ilk mantık dersi başlar. Meraklı öğrencilerden biri söz ister:
— Sayın Profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bize bunu anlatır mısınız?
Profesör; kendine, derse, merak ve şüpheyle bakan öğrencilerine:
— Mantık dersinin insan düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür. Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum. Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor, birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde. Bunlardan hangisinin yıkanması gerekir?
Öğrenciler, hiç tereddüt etmez:
— Elbette ki, kirlisi yıkanmalıdır! diye bağırır.
Profesör, gülümseyerek konuşmasını sürdürür:
— İşte evlatlarım, mantık bu soruya yanıt vermeden önce şu soruyu sorar: Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerinin ki kirli olabiliyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi