1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasette ters algı yaratmak...



Nabi Avcı Eskişehir’den ilk defa Milletvekili adayı gösterildiğinde bir tanışma toplantısı düzenledi.
çok iyi hatırlıyoruz zira o toplantıda bizzat vardık.
Laf döndü dolaştı Büyükerşen’e geldi.
Sohbet sırasında, bazı gazeteci arkadaşların kendisine, Büyükerşen’i eleştirmeye zorlayacak sorular sorması üzerine Nabi Avcı:
-“İyi güzel de, siz 12 Eylül sonrasını hatırlar mısınız bilmiyorum. Ben o zaman Anadolu üniversitesi’nde görevliydim. Adam bizleri koruyup, kolladı. Darbe sonrası süreçte ben ve benim konumumda olan akademisyenleri kurban vermemek için direndi ve vermedi” demişti.
Bu sözleri kamuoyunda takdir gördü.
Ancak…
Aynı sözler AK Parti içinde çok da memnuniyetle karşılanmadı.
Zira…
çoğu AK Partili “Nabi Avcı’nın niyeti belli oldu. Büyükerşen’e karşı çıkmayacak, yaptığı yanlışları söylemeyecek, onunla polemik ve kavgaya girmeyecek. Kısaca Büyükerşen’e karşı herhangi bir muhalefeti olmayacak” diye, açıktan olmasa bile, gizliden tepki gösterdi.
Bu sözler üzerine Büyükerşen’in “Hocalar kavga etmez. Oturur konuşur” şeklindeki aynı tavırdaki sözleri, AK Partililerin Nabi Avcı ile ilgili kanaatlerini daha da keskinleştirdi.
Büyükerşen’in sonradan “Nabi Avcı iyi bir insan, iyi bir entelektüel, iyi bir akademisyen” sözlerini sık sık tekrarlaması da, aynı Nabi Avcı’nın kendi partisi içinde en çok eleştirildiği yönü oldu.
AK Parti içinde Nabi Avcı’ya karşı “Büyükerşen’e tek bir laf dahi söylemiyor. Büyükerşen’e karşı muhalefetin M’sini dahi yapmıyor” düşüncesi her geçen gün arttı.
Siyasette buna “Ters algı yaratmak” deniyor.
Her ikisi de iletişimci olan Nabi Avcı ve Büyükerşen’in belki de birbirlerine karşı hissettikleri düşünce bu yöndeydi ama belki de, her ikisi de rakibini övmek suretiyle, aynı rakibini kendi partisi içinde sorgulanır hale getirmeyi amaçlıyordu.
Sonuç olarak…
Nabi Avcı’nın Büyükerşen’i övmesi ve eleştirmemesi CHP içinde herhangi bir rahatsızlık yaratmadı.
çünkü…
Büyükerşen’in kendine göre farklı bir kulvarı,  Eskişehir’de isim olarak partinin üzerinde bir konumu vardı.
Ancak aynı şey Nabi Avcı ve AK Parti için geçerli değildi.
 Büyükerşen’in Nabi Avcı’yı övmesi ve eleştirmemesi, AK Parti içinde büyük rahatsızlığa neden oldu.
Zira…
AK Partililer, Nabi Avcı’nın “Büyükerşen ile mücadele etsin” diye Eskişehir’den aday gösterildiğini düşünüyordu.
Eskişehir’de ters algı yaratmaya yönelik benzeri örnekler de olmadı değil…
örneğin: Tepebaşı Belediye başkanı Ahmet Ataç’ın “Salih Koca’nın vekilliğinden memnunuz. Onun yaptıkları bize yarıyor” açıklamaları ile Büyükerşen’in “AK Parti il başkanı ünlü iyi insan” açıklamaları, ister istemez her iki ismin de, kendi partileri içinde, kendilerine muhalif kişilere eleştirme fırsatı yarattı.
önceki gün benzeri bir ters algı yaratma çabası yansıdı kamuoyuna…
CHP İl Başkanı Sinan özkar “AK Parti il başkanı Dündar ünlü görevden alınmasın diye dua ediyorum” diye bir açıklama yaptı.
Muhtemelen Dündar ünlü de bu sözlere cevap verip, daha önce de söylediği üzere “CHP’ye il başkanını biz belirlesek, bize faydalı olacak Sinan özkar’dan daha iyisini bulamazdık” benzeri sözler söyleyecek.
Bakalım bu iki ismin karşılıklı yaratmak istediği ters algı hanisini kendi partisi içinde daha çok sorgulanır hale getirecek?
Hep birlikte göreceğiz…
.....

Gölgenizle kavga etmeyin…


Uçsuz bucaksız bir ormanda azılı bir aslan yaşamaktadır. Ormandaki tüm hayvanlar, korku içindedirler. Böyle yaşamaktansa bir çare ararlar.
Düşünür, taşınır, aralarından bir heyet seçerek aslana gönderirler:
-"Ey ormanlar şahı aslan. Her gün içimizden birini yakalıyor, yiyorsun. Buna bir diyeceğimiz yok, fakat bu zahmet niye? Sen tahtında otur, biz, sana her gün içimizden birini yollarız, sen de rahatça yersin. Böylece, biz de sen de huzur içinde ömrümüzü geçiririz" derler.
Bu teklif aslanın hoşuna gider. Kabul eder. Artık her sabah bir hayvan aslana teslim olmaktadır.
Günlerden bir gün, sıra tavşana gelir, fakat o ağırdan alır. 
Hayvanlar:
-"Eh ne yapalım, kısmet böyle. çoğumuzun rahatı için birimizin ölmesi gerek. Haydi, vakit geçirmeden yola düş. Aslanı kızdırmayalım" derlerse de tavşan işi yavaştan alır, pek aldırmaz görünür. Hayvanlar telaş içindedirler. Nihayet yalvara yakara tavşanı yola düşürürler.
Tavşan, kayıtsız, seke oynaya aslanın huzuruna gelir ama vakit de bir hayli ilerlemiştir.
Açlıktan ateş püsküren aslan, kükrer;
-"Nerede kaldın, bu gecikmene sebep ne?"
Tavşan, yalancı bir telaşla terlerini siler, boynunu büker:
-"Aman efendim, ben saygıda kusur etmedim. Sabah erken yola çıktım ama diğer bir aslan yolumu kesti, elinden kurtuluncaya kadar neler çektiğimi bilemezsiniz!"
Aslanın öfkesi büsbütün başına vurur:
-"Kim bu küstah? Bu ormanda yalnız benim hükmüm geçer. Kimmiş o çabuk söyle?"
Tavşan durumdan memnun, hep öteki aslanı över, aslanın haysiyetine dokunur. Aslan dayanamaz:
-"Düş önüme göster bu alçağı" der.
Yola düşerler. Tavşan aslanı bir kuyunun başına getirir:
-"İşte sultanım, bu kuyunun içinde. Bakınız nasıl da kurulmuş."
Aslan, hırsla kuyunun içine bakar. Suda kendi aksini görür. Hırlamaya başlar, kuyudaki görüntüsü de hırlar.
Tavşan fırsatı kaçırmaz:
-"Görüyor musunuz efendim? Size nasıl da meydan okuyor!"
Aslan büsbütün hiddetlenir, gözleri döner.
-"Bir diyarda iki sultan olamaz, parçalamalıyım onu" der ve kuyuya atlar.
Her şey bitmiştir artık.
Tavşan yemyeşil çayırlarda seke seke hayvanlara kurtuluşu müjdeler.
Buradan çıkarılacak kıssadan hisse;
Gölgenizle bile kavga ederseniz, bir gün sonunuz aslan gibi olur Aslan olmanız bile sizi kurtaramaz.
Not: Kavga; günlük hayatta da, siyasette de,eğitim ve sporda da, kısacası hayatın her alanında iyi değildir.
Kavga ile yaşayıp,kavga ile varlığını sürdürenlerin sonu, ortaya zeki bir tavşanın çıkmasıyla er geç son bulur.
Bunu sadece bilin diye yazdık…
Birilerine mesaj olsun falan düşüncemiz yok.
Siz de okuyunca kendinizi fazla zorlamayın ne olur…
Bu yazının adresi falan yok…
Ama illa ki "Sen bunu mutlaka birileri için yazmışsın" diye inat ediyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.
çünkü… 
Biz anlattıklarımızdan sorumluyuz.
Sizin ne anladığınızdan değil…
....

Bi tabela koyaydınız bari…

Yunus Emre Devlet Hastanesi’nin önüne Uluönder tarafından araçlar gelemiyor.
Nedeni, Uluönder tarafından gelişte yol üzerinde kazı yapılması.
Ancak…
Kazı yapıldığı için yolun kapalı olduğuna dair hiçbir tabela konulmamış.
Böyle olunca araçlar kazının yapıldığı yere kadar geliyor, kazı yapıldığı için yolun kapalı olduğunu görüp geri dönüyor.
Araçlar gelmediği gibi, Halk otobüsleri de gelemiyor aynı yoldan.
Hastane önünden dolaşmadan, Eczacılık önünden devam edip gidiyorlar.
Hal böyleyken, hastaneye gelen çoluk çocuk, genç ihtiyar Hastane önünde otobüs gelmesini bekliyor.
tabii boşuna bekliyor.
çünkü…
Yukarıda da söylediğimiz gibi yol kapalı olduğu ve kimse bu yolun kapalı olduğunu bilmediği için saatlerce gelmeyecek otobüsler bekleniyor.
Böyle durumlar nedense bizim ülkemizde çok yaşanıyor.
Yolda kazı yapacak olan, kazı yapacağını söylemez.
Kazı için yol kapandığında “Yol kapalıdır” diye bir tek tabela konulmaz.
Yol kapalı olduğu için hastane önün otobüs gelmeyeceği duyurulmaz.
Herkes canının istediği gibi davranır, vatandaş da durakta gelmeyecek durağı saatlerce bekler.








Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi