4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SİYASİ VE TOPLUMSAL GERİLİM, ARTIYOR

Çok partili dönemde, siyasi lider ve kadrolar, ortamı gererek çıkar sağlama cehaletine düştüler. Bu tavırları ile de hem partilerine, hem de Türkiye' ye, büyük zarar verdiler. Halkında kutuplaşmasına da zemin hazırladılar.
Bugünde, Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimler nedeniyle, ortam iyice gerildi. Maalesef ülkedeki gerginlikleri ortadan kaldırmak görevli insanlar, gerginlikleri adeta körüklüyorlar. Hatta ülkemizin, kutuplara yarılmasına da zemin hazırlıyorlar.
Nitekim Meclis Başkanı Bülent Arınç 'ın, "Biz birkaç çapulcuya fırsat vermeyiz. Meclisimizin, sivil, dindar ve demokrat bir cumhurbaşkanı seçecek olmasına yine itiraz ediliyor'' sözleri siyasette, gerilimi yükseltti.
Sayın Topuz ise, düzenlediği basın toplantısında, Meclis Başkanı'na yüklendi. Topuz, "Meclis başkanı bir militandır. AKP'nin içindeki radikal dinci kanadının militanıdır. Meclis Başkanı, boyunu aşan konuşmalar yapmaktadır. Arınç, kimin dindar olduğunu kimin dindar olmadığını nereden biliyor, Allah'ın vekili midir? Bundan önceki cumhurbaşkanları dindar değil miydi? Dindarlık, Bülent Arınç gibi bir takım safsatalara inanmış tarikatçıların inhisarında mıdır?'' dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa da, düzenlenen mitinglere atıfta bulunarak "Her meydana toplanan kalabalık, Meclis iradesini değiştiremez. Biz bunun 10 katı insanı buraya toplarız" dedi.
Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in "Rejim tehlikede" görüşü AKP' yi gerdi.
CHP Lideri Deniz Baykal ve MHP Lideri Sayın Bahçeli' nin tutumları ise gerginliği daha da artıracak niteliktedir.
Siyasi arenada tablo, hiçte iç açıcı değil. Her geçen gün siyasi ortam, daha da gerginleşiyor ve toplumu da geriyor.
Şu bir gerçek ki ülkenin, bugünü ve geleceğinden sorumlu siyasetçiler, tartışmayı bilmiyor. Politikacılar tartışmayı bilseler, TBMM' deki toplantı tutanaklarında, bu kadar küfür yer almazdı. Ayrıca da monologu yeğlemezler, "DİYALOG" dan da ürkmezlerdi. Değişik partiler arasında, bu denli sıcak ve acımasız söylem ve suçlamalar olmazdı. Toplum, bu kadar gerilmez, siyaset daha seviyeli yapılırdı.
Bu hususta çok şey söylenebilir Ancak, bu tür politikacılar, acz içinde olup, alanlarında yeterli bilgiye sahip değiller. Gelişmeleri, çıkarlarına uygun olmadığı düşünürler. Rakiplerinden çekinir ve korkarlar. Gündem yaratmak ve gündemde kalmak, onlar için önceliklidir. Gerçeklerin ortaya çıkmasına katlanamazlar veya rakiplerini kıskanırlar.
Ayrıca Türkiye' de, bazı partilerin, isabetli tespitleri var. Ancak gerilime yönelik uygulanan politikalar, Türkiye'de siyaseti ayrıştırdığı için, kimlikli bir siyasi yapı oluşturulamıyor. Halk, kendi kimlikli bir siyasi yapı bekliyor fakat bu oluşamıyor. Kirli ve kimliksiz sermaye, tüm Türkiye'de egemen vaziyettedir. Anadolu sermayesi ve efsane Anadolu Kaplanları, bitirilmek üzeredir.
Türk toplumunun hassasiyetleri var. Dış ve iç şer odakları, ülkemizi, hep bu hassasiyetler üzerinden vurdular, kavga ettirdiler. Oysa Türk milleti, dinine, milli kimliğine bağlıdır. Ancak dini kullanan insanların, dini kullanırken doğru yaptığını zannetti. Ancak bu insanlar, ülkeyi soydular, soydurttular. Kimliksizliğe doğru büyük açılım sağladılar. Aslında bu gelişmeler, dış ve iç şer odakların bir projesiydi. Türkiye buradan da gerildi.
Türkiye' de, her alandaki aktörler nezdinde, milliyetçiliğin ve laiklik, demokrasi, cumhuriyet, gibi bazı kavramların ve Atatürkçülük kavramının içi boşaltıldı. Türk milletinin, en vazgeçilmez hassasiyetlerinden biri de helal lokmaydı. Rüşvet, yolsuzluk hırsızlık, Türk milletin, asla kabul edemeyeceği kavramlardı. Öyle bir kültür oluştu ki, hırsızlık, yolsuzluk yapmayan, artık kabul görmüyor. Hatta bazı yanlış ve haksız uygulamalarla da, bu arzu edilmeyen gelişmeler, özendiriliyor. Bu durum, toplumu, daha da geriyor.
Küresel güç, Irak'ta uyguladığı politikayla büyük yol kat etti. Sünni-Şii çatışması bölgeye yayılabilir. Etnik kimliğe dayalı gerilim, önümüzdeki yıllarda, çatışmaya dönüşebilir. Ülkemizde, seçimler dolayısıyla siyasi gerilim, daha da artabilir.
Türkiye, bütün bu tehlikeler karşısında, akıllı ve mantıklı politika izlemesi, her alandaki, özellikle de siyasi arenadaki gerilimi, mutlaka azaltılması gerekiyor. Bu vatanını seven, kişi/kişiler için, bir görev ve ödevdir.
Hala bu tehlikeleri göremeyen, seçmen ve politikacı varsa ne denebilir ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi