Bazı gazeteler, gazeteciler şehirde en iyi gazeteciliği kendilerinin yaptıklarını sanmaya devam ediyorlar.
'Biz dedik oldu!'
'Ben yazdım doğru' egosu içinde yaşamayı sürdürüyorlar.
Belki de en çok kendilerinin okunduğunu da sanıyorlardır.
Olur mu, olur!
***
Lafı uzatmayayım...
Hemen her konuda, her şeyi bilenler hala ve hala 'biz yazdık oldu' demeye devam ediyorlar.
Bunun son örneği de Kılıçoğlu Binası ile ilgili.
Neymiş.
'Onlar yazmış, binada yıkım başlamış!'
Pes doğrusu!
***
Neredeyse tüm konularda olduğu gibi,
Kılıçoğlu binasının akıbeti ile ilgili tüm gelişmeleri sadece İstikbal yazdı...
Mülk sahiplerinin Cumhurbaşkanına olan şikayetlerinden tutunda, Anıtlar Kurulu toplantısı ve kararlarına;
Yargı sürecine ve sonuçlarına kadar her şeyi yine İstikbal'den okudunuz.
Tüm bu gelişmeleri takip eden gazeteci olarak ve tüm bu emeklerim dururken bu konuda bile;
'Biz yazdık, yıkılıyor' dediler.
Bir kez daha pes doğrusu diyeceğim...
Diyeceğim ama bari haber doğru olsa!
Çünkü onu da beceremiyorlar efendim!
'Biz dedik, oldu!' dedikleri haberi bile doğru yazamıyorlar.
***
Ne yazdım geçtiğimiz günlerde?
'Kılıçoğlu binasının yıkımını sağlayacak hem Anıtlar Kurulu, hem de mahkeme kararı, bir üst mahkemeye taşındı.
Üst mahkemede binanın yıkımı konusunda yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Bu yüzden binanın yıkımı yine gerçekleşmeyecek' dedim
Ne oldu?
Doğru çıktı!
Tepebaşı Belediyesi bahsettiğim mahkemenin kararı gereği, binayı yeniden mühürledi.
***
Onlar ne demişti pekiyi?
'Biz yazdık, yıkım başladı'
Ne zaman takip ettiniz, ne zaman yıkılacağı kanısına vardınız, nereden duydunuz, nereden ettiniz bilmiyorum;
Ama çok komik oluyorsunuz.
Hani farkında değilseniz, uyandırayım istedim.
NOT; Malum kesimler Bağlar geçidinden karşıya geçecek yol ararken, İstikbal Gazetesi, demiryolunda çalışmaların yeniden başladığını, bakanlığın demiryolu projesine el koyduğunu, yetkilerini nasıl kullanacağını, yeni garı nereye inşa edeceğini herkesten önce yazdı. Proje ile ilgili süreci de dosdoğru takip eden yine istikbal'di
Bu konuya girmek istemiyorum.
Neyse, uzun lafın kısası;
Siz bakmayın sağa sola, kafanızı da bulandırmayın. İstikbal okumaya devam edin, yeter...

HADİ BAKALIM
MARSİLYA
FENER'İN RAKİBİ ŞİMDİ!

Eskişehirspor elendi diye demiyorum.
Türk futbolunun haline dikkat çekeceğim.
Hollanda gibi ikinci sınıf ligi olan ülkenin takımı karşısında tutunamadık.
Hele hele Trabzon'un rakibinin adını bile ilk defa duydum.
Hangi ülkenin takımı diye merak etmedim bile.
Buna rağmen sonuç yine hüsran!
***
Fener'de elendi aslında ama statü gereği bir alt taraftan devam edecek.
Galatasaray lig birincisi olduğu için Şampiyonlar Liginde.
Eleme oynatsalar, sonuç için rahat olamıyorsunuz.
***
Gelelim yazımın başlığına...
Marsilya Eskişehirspor'dan sonra bir Türk takımını daha saf dışı bırakabilir.
Kalitelerini bir kez daha kabul ettirebilirler.
Böyle olmaması için tek bir neden yok!
Çünkü ülke futbolunu bu hale getirdiler.
Daha da kötüye gözümün önünde bağıra bağıra gidiyor.
Alın size örnek;
Milli takım aday kadrosu dün açıklandı.
Bakın listeye!
Milli takımda oynamanız için ya büyük denilen takımlarda oynayacaksınız, ya da yurt dışında!
Kalite falan hiçte önemli değil.
Yazık, çok yazık!
Koskoca ülke futbolu binmiş birilerinin kayığına, bilinmeze doğru yol alıyor...