
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SOSYAL DEVLET SÖZDE KALDI
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'na karşı kitlesel eylemler kapıda. Sendikalar bugün, iki saatlik iş bırakma eylemi yapacak.
Başbakan Erdoğan ise sendikalara yönelik, çok ağır eleştirilerde bulundu ve "Taslağın bir cümlesini alıp okumadan, spekülasyon üretiyorlar. Paketi eleştirenler, dürüst davranmıyor, yalan söylüyor" diyerek tepki gösterdi. Ancak sendikacıları suçlamakla da gerçekler ortadan kalkmıyor. Prim ödeme gün sayısının 7 binden 9 bin güne çıkacak. Sayın Başbakan, bunun ilk kez 2028'de işe girecekler için bu uygulamanın olacağını söylüyor ama "Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren her yıl 100 gün pirim eklenecektir
Hülasa yeni taslak metinde hükümet, "sosyal devlet" anlayışının yerine "piyasacı zihniyeti" benimsedi. Çalışanların, sosyal güvenlik haklarının tırpanlandı ve sağlık haklarının ellerinden alındığı gibi, özel hastanelere; ilaç tekellerine aktaracağı payı da artırdı.
Aslında Sosyal Güvenlik Sistemi ile ilgili tartışmalar, her dönem oldu. Hatta çeşitli raporlarda hazırlandı ama TÜSİAD' ın, 1997 yılında açıkladığı ve Prof. Can Tuncay ile Prof. Yusuf Alper' e hazırlattığı ısmarlama, "Türkiye Sosyal Güvenlik Sisteminde Yeniden Yapılanma" isimli bir rapor aşama, aşama gerçekleştirildi. Nitekim Raporda, "Erkekler 60, kadınlar 55 yaşında emekli olacak", "Emeklilik maaşı, asgari ücretin yüzde 75 kadar olacak". "Emeklilerin, çalışması yasaklanacak" gibi pek çok öneri yer aldı. Raporda öngörülen, bu hedeflerin gerçekleşmesi, TÜSİAD tarafından sürekli ve sonuç alıcı bir şekilde takip edildi. TÜSİAD, Türk ekonomisi, istihdam ve yatırım üzerindeki görevlerini yerine getirmedi ama çalışanlar ve emeklilerle ile ilgili önerileri, sürekli ve kalıcı olarak gündemde tuttu. Büyük çoğunluğu da siyasi iktidarlarca hayata geçirildi.
Ve nihayet! TÜSİAD' ın önerdiği emeklilere, Asgari ücretin yüzde 75' i kadar maaş da gerçekleşme aşamasında. Gerçekleşir ve ertelenir mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. Nitekim Sağlık Sigortası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın bugüne kadar yürürlük tarihi, 3 kez ertelendi. 4. kez ertelenir mi beleyip tanık olacağız.
Yasa taslağına göre, aylık bağlama oranlarının düşmesi, emekli aylıklarının da azalmasına neden olacak. Ancak, halen kamuda memur olarak çalışanlar reformun emekliliğe ilişkin düzenlemelerinden etkilenmeyecek. Buna göre, şu anda memuriyeti sürenler emekliliğe hak kazanmış olsun, ya da olmasın, reformun aylık bağlama oranlarının düşmesi, güncelleme katsayısında gelişmişlik payının azalması gibi aylıklarını azaltacak hükümlerinden etkilenmeyecek. Bu durumdaki sigortalıların tüm emeklilik işlemleri Emekli Sandığı Kanunu'na göre yapılacak. Ancak yasa yürürlüğe girdikten sonra, memuriyete girenler yasanın getirdiği hükümlere tabi olacaktır.
Mevcut sigortalıların emeklilik yaşı, emekli olması için gereken prim ödeme gün sayısı değişmeyecek. Emekli aylıkları için ise ikili bir yapı uygulanmaya başlanacak. Sigortalıların yasa yürürlüğe girmeden önceki döneme ilişkin kazançları, o güne kadar tabi oldukları mevzuata göre, yasa yürürlüğe girdikten sonraki döneme ilişkin çalışmaları ise yeni yasanın hükümlerine göre hesaplanacak. Bağ-Kur ve SSK'lılar çalıştıkları ilk 10 yıl için aylıklarının yüzde 3.5'ini, sonraki 15 yılı için yüzde 2'sini, bundan sonraki yıllar için ise yüzde 1.5'ini kazanıyor. Bu durumda, 25 yıllık sigortalılık süresinde, ortalama aylık bağlama oranı, yüzde 2.6' ya denk geliyor. Reformla bu rakamın yüzde 2 olması öngörülüyor. 20 yıl çalışmış bir Bağ-Kur'lu, mevcut mevzuata göre de bundan sonraki çalışma yıllarında aylığının yüzde 2'sini, kazanabilecektir.
Milletvekilleri, çalışanların, emekli maaş ve haklarını tırpanlarken, vekillerin maaşlarını artıracak düzenleme için, her fırsatı değerlendiriyorlar. Hatta alt komisyon ön raporundaki bir harf hatası nedeniyle, tekrar incelenen rapora, "emekli olduktan sonra milletvekili seçilenler için 1500 YTL, seçilemeyen emekli vekillere de 1150 YTL, maaş zammı" getiren düzenlemeyi "korsan" olarak ekleme yüzsüzlüğü bile yaptılar.
Sağlık, her yurttaş için eşitlik ve hak temelinde erişilebilecek ve yararlanabilecek bir kamu hizmeti olarak düzenlenmelidir. Piyasa kurallarının belirleyici olacağı bir sağlık sisteminden vazgeçilmelidir. Ülkenin, içinde bulunduğu ekonomik koşullar, işsizlik, kayıt dışı çalışanların oranı ve bölgesel eşitsizlikler, yatımların azlığı, Sosyal Güvenlik Sisteminin işleyişine engeldir. Çözüm, bu engellerin ortadan kaldırılmasında ve pirim ödeyenlerin, sayısının artırılmasında aranmalıdır. Çalışan ve emekli insanlarımızın, kazanılmış haklarında değil.