4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SÖZDE MÜTTEFİKLER!

Başbakan Sayın Erdoğan, Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili olarak, yine dış güçlere yüklendi. Sayın Erdoğan, "Gezi olaylarıyla, bir çalkalanma yaptılar. Yetmedi, şimdi de son günlerde, bu olayı çıkardılar. Bu yapılanlar Ak Parti'ye karşı değil Türkiye'ye, karşı yapılıyor. Türkiye'nin büyümesini hazmedemiyorlar. Arkasında uluslararası güçler ve taşeronlar var." sözleri ile dış güçleri, sebep olarak gösterdi.
Elbette yolsuzluk ve gezi olaylarının arkasında, uluslararası güç ve taşeronlar var mı bilinmez. Ancak geçmiş yıllarda, Eskişehir' i, ziyaret eden, Amerika Birleşik Devletleri'nin, Ankara Büyükelçisi Ross Wilson da, "Türkiye' nin, ABD'de, Avrupa'da ve tabii ki burada düşmanları var" sözü, hala hafızalardadır. Aslında ABD ve AB ülkelerinin, elçileri de , "Genel Vali" gibi hareket ederek, Türkiye' de, etnik nefret ve önyargıyı körükledi.
Oysa Türkiye, yıllardır Batı ülkelerinin müttefiki olarak, üzerine düşen her türlü fedakârlığı yaptı. Hatta soğuk savaş döneminde, batı ülkelerinin ileri karakolu bile olmayı kabul etti. Dünyanın, pek çok yerine, istenildiğinde asker gönderdi.
Ancak müttefik bildiğimiz batı ülkeleri, tarihin her döneminde, Türk toplumuna karşı dost göründü ama en tehlikeli düşman oldu. Geçmişte haçlı seferleri ile bugün ise mezhepsel ve etnik yapıyı körükleyerek, alışkanlığını hala sürdürüyorlar.
Batı ülkeleri, dün olduğu gibi bugün de, Türkiye'yi etnik ve mezhepsel çatışmaları körükleyerek, terör örgütlerine örtülü destek vererek, Türkiye ve bulunduğu coğrafyadaki menfaatlerini, kollamayı ve korumayı, temel politika olarak benimsemişlerdir. Türkiye' yi de bir çatışma içine sokmayı da her zaman, kendi menfaatlerine uygun görmüşlerdir.
Öte yandan Avrupa Birliği, Türkiye'nin tam üye olma isteğine karşı, bitip, tükenmez şartlarını, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyorlar. Özelliklede Helsinki, Kopenhag, kriterlerle hiç ilgisi olmayan, yeni ve aşağılayıcı ve ülke bütünlüğüne zarar verecek şartları ise, bıkkınlık getirdi. Adeta Türkiye'ye, savaş mağlubu bir ülke muamelesi yapıyorlar. Dış ve iç şer odakları ise, her fırsatı değerlendiriyor.
Türkiye, dost ve müttefik bildiğimiz ülkeler tarafından, dört bir yandan kuşatılmış durumda. Osmanlı Devleti, yedi düvel karşı savaşıyordu. Şimdi de Türkiye Cumhuriyet Avrupa Birliği ülkeleri, yani müttefiklerine karşı, her cephede savaşmak ve mücadele etmek durumunda.
Elbette, bu tablonun sorumlu/sorumluları ve yılların ihmali var. Öncelikli sorum/sorumlular, çok partili dönemde, görev alan tüm siyasi iktidarlardır. Siyasi iktidarlar, AB ülkelerine ve özellikle de ABD' ye karşı, teslimiyetçi politikalar izlemeselerdi, bugün arzu etmediğimiz, tablo meydana gelir miydi?
Nitekim Atatürk, " Bağımsızlığı için, ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla, teselli bulur ve elbette 'ESARET ZİNCİRİNİ KENDİ ELİYLE BOYNUNA GEÇİREN MİSKİN, HAYSİYETSİZ BİR MİLLETE NAZARAN, DOST VE DÜŞMAN NAZARINDAKİ MEVKİİ FARKLI OLUR." demiştir.
Öte yandan Avrupa Birliği' ne, tam üyelik hayali ile pek çok yanlışlık yapıldı. Terörist başı Abdullah Öcalan'ın, Suriye topraklarından çıktığı 9 Ekim 1999'ın üzerinden, tam 15 yıl geçti. Ancak AB'ye uyum yasaları ve Terörle Mücadele Yasası'nda, askerin isteklerinin yerine getirilmemesi, özellikle de demokratik açılım, güvenlik güçlerinin eli kolu bağlaması, nedeniyle, terör, hala ülkenin gündemindedir.
ABD'nin, ortaya attığı ve bir yıl boyunca Türkiye'nin elini kolunu bağlayan Terörle Mücadele Koordinatörlüğü de, Irak ve ABD tarafının oyalamaları yüzünden işe yaramadı. Çünkü Amerika'nın, Kuzey Irak'a yönelik resmî politikası, bu bölgenin Irak'ın federal statüde bir parçası olduğu şeklindedir. Amerikalı yetkililerin açıklamaları da bu çizginin bugüne kadar hiçbir şekilde dışına çıkmamıştır. Ancak Washington'un, uygulamaları açıklanan politikasıyla, tamamen ters istikamette olmuştur.
Ayrıca ABD' nin, Irak stratejisi Türkiye'nin, çıkarlarıyla bağdaşmıyor. Türkiye bu stratejiye bağımlı kaldıkça güvenliği açısından gerekli önlemleri almaktan ve kaderine sahip çıkmaktan aciz bir ülke konumuna düşecektir.
Öte yandan içten bölünmeyle birlikte, dıştan da parçalanma tehdidini aynı anda yaşayan Türkiye'yi, içeriden ve dışarıdan kıskaç altına alan ve aralarındaki sinerji etkisiyle süratle tırmanma istidadında olan pek çok boyut var Gerçek şu ki Türkiye'nin, müttefiki olduğunu söyleyen, ABD ve Avrupa Birliğine üye bazı devletler, her türlü tehditle mücadelede, Türkiye'nin yanında değil, karşısında yer almışlardır. Yıllardır da Türkiye'nin de özde değil sözde, müttefikleri olmuşlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi