Hep söylüyoruz...
Stadyumun yeri için yapılan onca tartışma ile bu kent çok zaman kaybetti.
Aynı zamanı yeni garın yeri için yapılan tartışmalarda da kaybettik.
Hatırlarsınız;
O konuda da Büyükşehir Belediyesi şeker fabrikası sahasını önermişti.
Salih Koca ise karşı çıktı.
Enveriye bölgesinin hem ulaşım, hem de diğer nedenlerden dolayı daha uygun olacağını söyledi.
Salih Koca'nın dediği oldu.
Tıpkı stadyumda olduğu gibi!
***
Aylarca birbirimizi yedik.
'Muttalip bölgesi neden olmalı, neden olmamalı' diye.
Ya da tam tersi...
'Sazova olur muydu, olmaz mıydı' diye konuyu mıncık mıncık ettik.
Sonunda yine Salih Koca'nın dediği oldu.
Stadyum için Sazova'ya karar verildi.
Böyle olacağını belki de çoğu kişi biliyordu.
Çünkü;
Projeyi ya da tesisi yapacak olan hükümetti.
Hükümetin bu projeleri yapacak yerleri de elbette vardı.
Bununla birlikte her türlü imar planı yapma ve uygulama yetkisi de.
O yüzden gar Enveriye'ye, stadyum Sazova'ya yapılmak üzere düğmeye basıldı.
Ki;
Aradan geçen o süreçte, planları da yapıldı, askıya da çıkarıldı...
Hepsini geçtik ihaleleri bile yapıldı.
***
Bugün İMO farklı bir düşünce ile kent kamuoyu önüne çıktı.
"Stadyumu hala mevcut yerine yapabiliriz" dedi.
Mevcut alanın, göz göre göre TOKİ tarafından yapı sahasına döndürülmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi.
Büyükerşen ise İMO'nin ortaya attığı iddiaları destekledi.
Dün basın karşısına çıktı.
Hükümete seslendi.
"Mevcut alanı bize verin. Stadyumu biz yapalım" dedi.
***
Bu fikre kuşkusuz kimse karşı çıkamaz.
Hatta AKP'li yöneticiler bile karşı çıkamaz!
Çünkü;
Bu fikir kente hem modern bir stadyum kazandırır, hem de mevcut alanı tamamıyla kente kazandırır.
Ancak!
Bugün gelinen noktada bu fikirlerin ortaya atılması 'hayli zamansız' oldu.
Nedeni belli;
Yukarıda da söyledik.
Bizler, siyasiler, ya da koskoca kent 'neresi olsun?' diye tartışırken;
İktidar kanadında, tüm bu işlerin hazırlıkları ve en nihayetinde ihaleleri bile yapıldı.
Bu saatten sonra söylenecek sözler, bu yüzden bizce siyaseten söylenmiş sözlerden farklı olamaz.
Söylemler iyi niyetli ya da samimi olarak söylenmiş olsa bile;
Zamansızlığı kabak gibi ortada duruyor!
Hani bir laf var.
"Atı alan Üsküdar'ı geçti" diye...
Klasik bir sözdür ama biz şimdi o atı geri döndürmeye soyunduk.
Ancak çıkmadık candan elbette umutta kesilmez hani.
Bir şey olur, bir mucize ortaya çıkar.
Stadyum için bir bakmışsınız, Büyükerşen ve iktidar el sıkışıyor.
İstasyon köprüsünün yıkımı konusunda olduğu gibi!
Olur mu?
Zor...
Çünkü;
3 sene boyunca yer için birlikte karar verilemeyen bu şehirde, üç ayda bu işler asla olmaz...