
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ŞÜCADDİN VELİ ETKİNLİKLERİ
Şücaaddin Veli, 13-14 Haziran 2015 tarihinde düzenlenen, çeşitli etkinliklerle anıldı. Ayrıca uluslararası birçok bilim adamının katıldığı, anma programında, Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezinde, "Horasan'dan Balkanlara Şücaaddin Veli Kültü" adlı bir de panel düzenlendi. Etkinliğe, geniş bir katılım vardı.
Etkinlikte Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz, Balkanlar'da farklı din, mezhep, meşrep mensuplarının bulunmasının nedeninin Osmanlı'nın, o topraklarda yaklaşık, 500 yıl irfan geleneğiyle hayatını sürdürmesiyle, doğrudan ilgili olduğunu belirtti.
Sayın Yılmaz " İrfan geleneği bizim bahsettiğimiz önemli kurumlara dini metinleri, merhamet, şefkat, aşk ve muhabbetle okuyup oradan medeniyet üretme özelliği kazandırmıştır. Aynı metinleri okuyan, tarihte haricilerin baktığınız zaman, vahşet üreten tavırları, bugün IŞİD'in vahşet üreten tavırları irfansızlıktan, muhabbetsizlikten, aşk yoksunluğundan kaynaklanmaktadır" sözleri ile IŞiD'i eleştirdi,.
Sayın Yılmaz' ın," Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924'te kuruldu. 30 Kasım 1925 tarihine kadar, Türkiye'deki bütün Sünni, Alevi, Bektaşi, dini hayatın yönetimi, Diyanet İşleri Başkanlığına devredildi. Ancak 30 Kasım 1925'te çıkarılan, 677 sayılı yasayla, bunun önü kapandı ve dergâhlar, Diyanet İşleri Alevi-Bektaşi ocakları ve diğer dergâhlar bu işin dışında tutulmuş oldu. " ifadeleri ile bu gelişmeyi neden gündeme getirdi veya niçin gerek duydu, bilinmez ama Alevi-Bektaşi ocaklarını, bugün kim veya kimlerin engellediği ortadadır.
Ayrıca Falih Rıfkı Atay, "Çankaya" kitabında, Mustafa Kemal'in, Harbiye yıllarında tatillerde Selanik'e geldiğinde, Bektaşi Şeyh Rıfat Efendi'nin tekkesine gidip, dervişler halkası içinde, ayinlere katıldığını yazar. Mustafa Kemal de Nutuk'ta, Selanik'ten arkadaşı olan Abdülkerim Paşa ile telgraflaşmalarını anlatırken, Paşa'nın, kendisine "Kutb-ul akrap" yani "Kutuplar kutbu" diye hitap ettiğini anlatır. Bu Bektaşiliğin en üst derecesi için kullanılan bir terimdir.
Öte yandan, Aleviler' in, Atatürk sevgisi, bir tutku düzeyindedir. Bütün Alevilerin evinde bir köşede, Hz. Ali'nin resmi, diğer köşede Mustafa Kemal'in resmi var. Eğer bir gün yolunuz düşer de bir Alevi Bektaşi evine, konuk olursanız, hemen dikkatinizi çekecektir.
Şücaaddin Veli etkinliği gösterdi ki, Türk kültür sanat ve tarih dünyasının, kazandırdığı şahsiyetler, öldükten sonra yeniden doğuyor. Çünkü insanlarımız, bu insanlarımızla, hem gurur duyar,, örnek alır, hem de, doğruluk, çalışkanlık, fedakârlık, cesaret, yardımlaşma, sadakat, adaletli olma, edepli olma, sorumluluk sahibi olma, güvenilir olma gibi, kültürümüze ait değerlerin, yaşandığı bir maziyi de tanırlar.
İnsanlarımız, özellikle de öğrenci ve gençlerimizin, kişilik gelişiminde, birçok faktör rol almaktadır. Doğru ve zamanında, sunulan mesajlar, çocuğun kişiliğinin, daha sağlam gelişmesini sağlar. Özellikle de tarihimizde ve ilimizdeki, Şücaaddin Veli ve Yunus Emre gibi, mümtaz şahsiyetler, çocuk ve gençlerimiz için, somut birer örnektir.
Şücaaddin Veli ve Yunus Emre gibi insanlarımızı tanıyan kişi/kişiler, barış içinde yaşarlar, bütün insanları, kardeş görür, kendini sevmeyenleri bile severler. Gönülleri, yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla doludur. Evrene karşı da sevgisi, saygısı vardır. Erdem, alçakgönüllülük, eli açıklık, yetkinlik, olgunluk, sevgi olmazsa olmazlarıdır
Şücaaddin Veli, XV. yüzyılın ilk yarısında yaşamış; karizmatik Türkmen dedelerindendir. Doğum ve ölüm tarihi, ailesi ve yaşamı ile ilgili birçok olgu bugün için açık değildir. Ancak Türbe ve zaviyesi, Eskişehir'e, bağlı Seyitgazi ilçesinin, Arslanbeyli köyünde yer alan Şücaaddin Veli, yaşadığı dönemde, etkin faaliyetlerde bulunmuş, bir tarihsel şahsiyettir. Adı, Alevî-Bektaflî metinlerinde sıklıkla ve saygıyla anılır.
ŞücaaddinVelî Ocağı, Otman Baba süreklileri ve Karpuzu Büyük Hasan Dede ocaklıları aracılığı ile hem Balkanlarda, hem de Anadolu'da örgütlenmiş, etki ve denetim kurmuş, demografik hacmi oldukça büyük bir inanç-kültür merkezi konumundadır. Nitekim etkinlikte bu bölgelerden de katılımcılar vardı.
Aleviler, Anadolu toprakları üzerinde, 1000 yıldır yaşamlarını sürdürmektedirler. Anadolu Alevi nüfusu ise 20 milyon civarındadır Alevi Dedesi Sayın Ahmet ARSAL'ın, kMM' de, söylediği gibi, Aleviler, Atatürkçülük, özgürlük, laiklik, demokrasi, barış, emek, insan hakları, gibi kavramlardan, yana taraftırlar.
Alevi açılımları, Alevilerin beklentilerine cevap verir mi bekleyip göreceğiz. Ancak Antalya' da yapılan, Milli Eğitim Şurası'nda, İlkokul 1,2 ve 3'üncü sınıflarda, zorunlu din dersi verilmesi, kabul edilirken, Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi programında, Alevilik'e ilişkin içeriğin geliştirilmesi önerisinin, reddedilmesi, Alevilerin, kaygılarını tescilledi.
2. Uluslararası 22. Ulusal Seyyid Sultan Şücaaddin Veli Anma Etkinlikleri, Şücaaddin
Veli ve Aleviliği tanıtırken, bu alandaki sorunların çözümüne de ciddi katkıda bulunacaktır.