1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şükrü Saraçoğlu'ndan Kemal Unakıtan'a...

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Eskişehir'den aday gösterildi.
Seçimlerde de Eskişehir milletvekili olarak meclise gitti.
Eskişehirlilerin seçim öncesi vergi denetimleri ile ilgili büyük sıkıntısı vardı.
Yoğun denetimler, adeta illallah dedirtmişti.
Maliye Bakanının Eskişehir'den milletvekili olması, çoğu insanda;
-"Hiç olmazsa vergi denetimleri azalır" düşüncesi doğurdu.
Ancak seçimler yapıldı geçti.
Çoğu insanın düşüncesi gerçekleşmedi.
Aksine...
Son günlerde vergi denetimlerinin arttığından yakınılmaya başlandı.
Hatta...
Vergi denetimlerinin seçim sonrası artması;
-"Kemal Abi'nin Eskişehir'e bir kıyağı mı?" şeklinde yorumlanmaya başlandı.
Anlayacağınız...
Kemal Unakıtan'ın Eskişehir milletvekili olmasıyla "Vergi denetimleri azalır" düşüncesinde olanlar...
Seçimlerden sonra Vergi denetimlerinin daha da artması karşısında hayal kırıklığına uğradı.
Konuyu daha önceki günlerde dile getirmiştik.
Konuyla ilgili yazımız üzerine, çok sevdiğimiz bir ağabeyimiz Şükrü Saraçoğlu'nun Başbakanlığı döneminde yaşanmış benzeri bir olayı bize göndermiş.
İzmir-Ödemiş'li olan Saraçoğlu'nun varlık vergisiyle ilgili hemşerilerine anlattığı bu ilginç anekdot'u aynen yayınlıyoruz.
Eminiz bunu okuduğunuzda, Eskişehir'de yaşanan benzeri olayla ne kadar benzerlik sergilediğini siz de göreceksiniz;
"Dönemin Başvekili Şükrü Saraçoğlu Varlık vergisini yürürlüğe koyar. Bu verginin toplanmasından Ödemiş ilçe mal müdürü sorumludur. Vergi, salma vergidir. Mükellef'in tahmini varlığına göre biçilir. Ödemiş'in belli başlı varlık sahipleri kendilerine yazılan vergi tutarlarının çok yüksek oranda, haksız yere fazla "atıldığına" kanidirler. Mal müdürü'ne itiraz ederler;
-Ülen Müdür Bek, sen bize azizlik ediverdin. Gaddarlık yapıverdin, bize çok para yazdın:
Mal Müdürü tınmaz, yazılan vergi tutarları değişmez. Bir heyet teşekkül ettirilir, bütün Ödemiş'lileri temsilen Ankara'ya gider. Hemşehrileri Şükrü Saraçoğlu'na çıkıp, mal müdürü'nü Ödemiş'ten aldırmasını ve yerine daha mülayim bir Mal Müdürü atanmasını isteyeceklerdir.
Saraçoğlu hemşerilerini makamına kabul eder, nezaket ve dikkatle dinler, sorar:
-Ülen, Yanbastı Rafet, sana gaç para atıla?
-İşte,efe,beni 200 bin banganot atıla.
Saraçoğlu yarı şaşkın, yarı üzgün;
-Ne?! Ülen sen 200 bin bangnot'lık adam mısın? Vah,vah,vah, çok üzüldüm gari.
Başbakan heyet'in başka bir üye'sine döner;
-Ülen Katırcı, seni ne atıla?
-Beni 300 bin!
-Muhittin Hoca seni?
Muhittin Hoca'nın yemiş bahçeleri vardır;
-Beni 400 Bin.
Saraçoğlu zile basar. Gelen kalem Mahsus Müdürü'ne emreder:
-Çabuk, Ödemiş Mal Müdürü'nü bul, telmefonla görüştür beni.Bizim hemşerilere, Efe'lere gari çok vergi atmış mamissiz herif. Ben onunla bi yol gonişcan.
Heyet memnundur. Hemşerileri, çocukluk ve mahalle arkadaşları olan başvekil yardımcısına koşmaktadır. Vergi borçları azaltılacüaktır. Başvekilin ikram ettiği çay, kahveler içilir, sohbet edilirken, Ödemiş Mal müdürü telefon ile bulunur. Saraçoğlu;
-Ala müdür bey, Ödemişten bir heyet geldi. Yanında Falanca falanca. Bunlara kaçar lira vergi attın, beni bi yol listeyi çıkar da oku bakem.
Saraçoğlu bir süre dinler, sonra hayretle bağırır;
-Ne?! Yanbastı Rafet 200 bin mi?! Ülen Müdür Bek, biz seni ora'ya akıllı adam deyi gönderdiydik. Hiç Yanbastı Rafet'e 200 bin vergi atılı mı? Sil onu, 500 bin yaz.
Yanbastı Rafet atılır;
-Aman,Allasen,ulen A'bey, elini aya'ni öpem. Biz seni adam sayıp geldik, sen bizi öldürcen mi?
Saraçoğlu ısrar eder;
-Yaz ülen Yanbastı'ya 500 bin müdür.
Başvekil Muhittin Hoca'ya döner;
-Ülen Hoca, sana gaç banganot yazmıştı?
-Yok gari, sen bu herife gazık attın, beni de gazık atçesin. Ben deyivermeyecen. Ben gideyon. Saraçoğlu üsteler;
-Ülen gel.
-Yok yok, ben halinden memnunum.
-Ne diyon hoca?
-Heç, Agrandı Gırı.
"Agrandı Gırı" Ödemiş ile, Ödemiş'in yaylası olan Bozdağı'ın eteklerindeki çorak bir arazi parçasıdır. Toprağındaki yüksek orandaki tabii madeni tuz birikimleri sebebiyle üzerinde tarım yapılamaz, kıraçtır. Ödemiş'liler bu yerin adını ançak çok olumsuz anlamda kullanırlar"
Gerisini yazmamışlar ama; Saraçoğlu bu, Agrandı Gırı dinler mi, mutlaka hakkını salmıştır Muhittin hoca'ya..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi