
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SÜKÛT İKRARDAN GELİR
Anadolu Üniversitesi ile ilgili iddialar hakkında, Üniversite yönetiminden bir açıklama hala yapılmadığı gibi, haberlerin yanlış olduğuna dair, bir tekzipte gelmedi. Ancak Yazı İşleri Müdürümüz Sayın TAŞKIN, belirttiğine göre, Rektörü, Prof Dr Davut Aydın, Tekzip etme yerine, tüm öğretim üyelerine, mail göndermeyi tercih etmiş. Oysa iddialarla ilgili haberlerin belgeli olduğu, Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattığı söyleniyor. Ancak Üniversite yönetimi iddiaları dikkate almadığı gibi, hala bir açıklama yok.
Rektör, Sayın Prof Dr Davut Aydın, öğretim üyelerine gönderdiği mail de, tüm iddialar belgeli olduğu halde, "Anadolu Üniversitesi' nin dedikodulara malzeme olmasının, sizleri de rencide ettiğinin farkındayım." diyerek, adeta umursamaz bir tavır takındı. Özelliklede "Vizyonuyla, projeleriyle, her daim Türkiye'nin yüz akı olmuş üniversitemizin siz çok değerli çalışanlarımızın, bu dedikodulara itibar etmeseniz de şevkinizin kırılmış olacağından endişe ettim," sözleri ile de iddiaları, ciddiye almadığını gösterdi.
Elbette iddialar, doğru veya yanlış, bunu yargılama ve soruşturmalar sonucu belli olacaktır. Ancak Anadolu Üniversitesi, hakkında gerçeğe aykırı yayın yapılmış ise aynı olanaklardan yararlanarak, kendisi hakkındaki gerçekleri medya yoluyla düzeltmesi gerekirdi. Bugüne kadar da bu alanda, bir girişim yapılmadı.
Rektör Sayın Prof. Dr. AYDIN' ın, haberleri " SALDIRI" olarak tanımlaması ise üniversiteye yakışmadı. Çünkü 26.6.2004 tarihinde yürürlüğe giren, yeni 5187 sayılı Basın Yasasının 14 üncü maddesinde, "düzeltme ve cevap hakkı" düzenlenmiştir. Bu hakkın eğitimini de yapan, üniversitenin, iddiaları, "TEKZİP" etmediği gibi, belgeli haberi, saldırı olarak nitelemesi, haberi gündeme getiren basın mensuplarına karşı da haksızlıktır.
Bir yazımızda, " Anadolu Üniversitesi, harcamaları ve Maliye Bakanlığı'na aktarılan paralar, özellikle de gündeme gelen ihaleler ve diğer söylentilerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmek zorundadır. Çünkü Anadolu Üniversitesi yöneticilerinin, yapmış olduğu hatalar, Üniversiteye güven kaybettirirken, töhmet altında da bırakıyor" demiştik. Bu güne kadar da kamuoyuna, gündeme gelen iddialarla ilgili, bir açıklama yapılmadı.
Üniversitelerde, özerklik ve demokratik bilinç idealini düşünerek, hakkında iddialar ve eleştirel metninler, eleştirilen üniversite yönetimi tarafından, tehdit veya saldırı olarak algılanması yanlıştır. Zira üniversitelerin, her eleştiriyi, hoşgörü ile karşılayan, her alanda örnek teşkil eden kurumlardır.
Öte yandan öğretim görevlilerine gönderilen mail'de, Maliye Bakanlığına devredilen paralardan bahsedilmiyor. Oysa fazla toplanan paraları, hak sahiplerine, ya nakit, ya da kayıt parası olarak iade edilmesi gerekirdi. Ancak paralar hak sahiplerine iade edilmeyerek, Maliye Bakanlığı' na gelir kaydedildi. Hiç olmazsa, bu yıl, geçmişteki yanlışlık yapılmayarak, öğrencilerden gerektiği kadar kayıt parası alınmalıdır.
Üniversite Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın başta olmak üzere, tüm yöneticiler susuyorlar. Bu sessizliği ve suskunluğu anlamak da kabullenmek de mümkün değildir. Çünkü SUSMAK İDDİALARI KABUL ETMEK DEMEKTİR.
Anadolu Üniversitesi, adalet, ortak akıl, şeffaflık, hesap verebilme ve hoşgörü ilkeleri olan, bir üniversite olmak zorundadır. Hesap verebilirlik ve yerindenlik ile de bağlantılıdır: Üniversitede, sorumluluğun nasıl ve hangi düzeyde, üstlenileceğinin tanımı yapılmalı ve hesap verebilir hale getirilmelidir. Ayrıca finansal kaynağını, elde ettiği, öğrencilere ve kurum/kuruluşlara karşı, hesap verebilirlik mekanizmaları da paralel olarak devreye sokulmalıdır. Ayrıca üniversiteler, yeniliğe kapı açan, her türlü fikrin tartışılabildiği, yaratıcılığın gerçekleştirildiği, bilimsel özgürlüğün ve bilgi birikiminin oluştuğu her türlü eleştiriye de açık kurumlardır.
Anadolu Üniversitesi, ulusal ve uluslararası alanda tanınan bir üniversitedir. Evrensel bir üniversite olma yolunda, ciddi bir mesafede aldı. Yurtiçi ve yurtdışındaki diğer üniversitelerle, çeşitli konularda işbirliği yapması ise üniversitenin, geleceği açısından umut vericiydi. Ancak son yıllarda, Anadolu üniversitesi, "Üniversite- toplum" , "öğrenci- üniversite" ve "Sanayi- Üniversite" ilişkisi, arzu edilen boyutlarda sağlayamadı. Oysa üniversiteler, ülke ve yerel sorunların çözümüne, ciddi katkıda bulunan kurumlardır. Anadolu Üniversitesi, her alanda ve CITATİON INDEX Yayınlarında, örnek başarılar beklerken, bugün ise hakkında, çok ciddi iddialar var. Ancak Anadolu Üniversitesi yönetimi, hala suskundur. Bu suskunluk, hiçte hayra alamet değildir. Çünkü susmak kabul etmek demektir. Anadolu Üniversitesi, hakkındaki iddialara ve suçlamalara karşı itiraz etmiyorsa, ses çıkarmıyorsa, bu "evet, kabul ettim" demek anlamına gelir. O nedenle de Anadolu Üniversitesi, iddialarla ilgili olarak, kamuoyunu bilgilendirmelidir.