1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Suriyeliler ve Eskişehir...

Fransa'da işyeri bulun bir dostumuz anlattı.
-"Dedelerimiz,ve babalarımız bu ülkeye gittiğinde, o ülke vatandaşlarının burun kıvırdığı ne kadar iş varsa yapmaya başlamış. Fransızların, yapmaktansa işsiz kalmayı tercih ettiği bütün işleri sırtlanmışlar. Kolay işler değilmiş bunlar. Pis, tehlikeli ve kazancı son drece düşük işlermiş. İşte bu işleri yaparak yetiştirmişler çocuklarını. İkinci ve üçüncü kuşaklar daha iyi işlere yerleşmeye başlamış. Bu gün çoğunun güzel işleri ve kendilerine ait işyerleri var. Peki, o pis, tehlikeli ve kazancı son drece düşük olan işlerde kimler mi çalışıyor? Hemen söyleyeyim: şimdi o işlerde Bulgaristan'dan ve diğer Balkan ülkelerinden gelen insanlar çalışıyor. Bizim orada yaşadığımız o süreci, görünen o ki, siz de, hem de çok yakında Türkiye'de yaşamaya başlayacaksınız"
-"Nasıl yani?" diye soruyoruz dostumuza.
-"Suriyeliler ve Iraklılar" diyor cevap olarak.
"Yakında, hemen her yerde Suriyeli ve Irak'lı insanların çalıştığını gördüğünüzde, çok da şaşırmayın. Çünkü, sizin burada tercih etmediğiniz, burun kıvırdığınız hatta işsiz olmayı göze aldığınız tüm işlerde, üstelik yarı fiyatına onlar çalışmaya başlayacak" diye tamamlıyor sözlerini.
Fransa'dan gelen dostumuzla konuşmamızın üzerinden henüz iki gün geçmişti ki, Eskişehir'de bir işyeri bulunan başka bir dostumuz anlattı yaşadığı bir olayı.
Hemen her gün Suriyeliler çalmaya başlamış kapısını.
Bulaşıkçılıktan tutun da işyeri temizliğine kadar ne kadar iş varsa, 400-500 liraya çalışabileceklerini söylüyormuş.
-"Yasal olarak alma şansımız yok. Ama yakında bu insanların çalışmalarına olanak tanıyan yasanın çıkartılacağı söyleniyor. Eğer bu olursa, pek çok işyeri sahibi bu insanları alıp çalıştırır. Bu arada, yasal olmayan yollarla zaten bu insanların çalıştıklarını da duyuyorum" diyen dostumuz "Niye çalıştırılmasın ki? Hem az para istiyorlar, hem çaresizler ve hem de kimsenin çalışmak istemediği işi yapmak için uğraşıyorlar" diyerek tamamlıyor sözlerini.
Bu iki konuşma da gösteriyor ki: önümüzde sıkıntılı ve yaşanması muhtemel bir süreç var.
Yine...
Bugüne kadar olanlar gösteriyor ki, biz bu Suriyelilerle birlikte yaşaycağız.
Sonuç olarak...
Suriyeliler bu ülkeye girdi.
Gelişleri birçok ilde de sıkıntı yarattı.
Kesin sayı bilinmiyor olsa da, Eskişehir'e de yerleştirilmiş binlerce Suriyeli var.
Eskişehir'in taşıdığı özellikleri sayarken, bu şehrin Huzur kenti olduğunu her defasında söyleriz.
Çok göç almadığı için bu güne kadar Eskişehir'in huzuru hiç bozulmadı.
Az da olsa dışarıdan gelenler Eskişehir'in hassasiyetine uyum sağlamak durumunda kaldı.
Umarız, Suriyelilerin gelmesiyle pek çok şehirde yaşanan huzursuzluk, yine Suriyelilerin gelmesiyle Eskişehir'de yaşanmaz.
Eskişehir her ne kadar huzurlu bir şehirse de, bu şehirde yaşayanların huzuru ortadan kaldıracak girişimlere pek de tepkisiz kalacağı düşünülmemeli.
.....

Tıpta fetvanın yeri var mı?
Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu Eskişehirli.
Ailesi halen Eskişehir'de yaşıyor.
Dolayısıyla, Eskişehir'in eniştesi Başbakanlık koltuğuna oturacak.
Hekim olan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu ile ilgili bu güne kadar çok şeyler yazılıp çizilmedi.
Ahmet Davutoğlu'nun ismi Başbakan adayı olarak ilan edilmesiyle birlikte, eşi Sare Davutoğlu ile ilgili haberler de yapılmaya başlandı.
İşte o haberlerden biri de, Sare Davutoğlu'nun, mesleki ve dünya görüşü biyografisiyle ilgili.
"Kadın doğum uzmanı.İslami kesimin ilgi duyduğu bir doktor. Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak'ın da doktoru. İstanbul'da Medikal Park'ta ve özel muayenehanesinde çalışıyor. Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı bünyesinde yapılan kürtaj karşıtı projenin yöneticilerinden. Proje yöneticileri, halka ulaşmadan önce yurtdışı temaslarında kürtajın fıkıhi boyutunu araştırıyorlar.
Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı'nın yöneticileri farklı ülkelerdeki İslami Medikal örgütleriyle temas halinde. Amaç, "İslami prensiplerin tıp alanına uygulanmasını sağlamak". Sare Davutoğlu'nun da Malezya'da bu örgütlerle temasları var.
Sare Davutoğlu'na göre "İslam üniversitelerinde tıp fakültelerinin açılmış olması araştırma ve fetva bekleyen pek çok tıbbi/fıkhi meselemize ışık tutacak, inşallah".
Yani...
Sare Davutoğlu'na göre tıpta fetvanın da yeri var...
.....
Bu kadar çok başkan var, yine de yönetilemiyor haldeyiz ...
Yaşanmış bir hikayedir.
Adıyaman Vali Yardımcısı otobüsle Ankara'ya gidiyormuş. Vali yardımcısının en büyük özelliği; çok su içmesiymiş. Otobüs Adıyaman'dan hareket edeli on dakika kadar olmuş veya olmamış, otobüsün muavinine işaret ederek bir su vermesini istemiş. Muavin de suyu getirmiş. Aradan geçen bir on dakika sonra yine işaret yine su, bir on dakika sonra yine aynı. Derken otobüs Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesine gelmiş. Aradaki 60 km lik yolda vali yardımcısı 5-6 defa su istemiş. Gölbaşı'ndaki yarım saatlik moladan sonra hareket edilmiş ve on dakika sonra Balkar beldesi civarına geldiklerinde Vali yardımcısı yine işaret ederek:

- Bir su verir misiniz? demiş.
Adıyaman'dan bu yana su vermekten bıkmış olan muavin:
- Bu ne babam? Kelle mi yedin? Adıyaman'dan çıktık çıkalı, su...su... su... Yok bitti, arabada su kalmadı! Deyince Vali yardımcısı:

- Terbiyesiz herif! Sen nasıl konuşuyorsun? Ben Vali Muaviniyim, demiş adama.

Bizim otobüs muavini gayet rahat bir şekilde cevap vermiş:

- Olsun, ben de muavinim!
Vali Muavininin, Otobüs muavinini bulabileceği tek yer otobüs ama, Başkan başkanı her yerde buluyor maşallah.
Bir toplulukta oturuyorsunuz örneğin, oturduğunuz kişilerin yarısı Başkan.
Kapıdan giren biri "Başkanım" diye seslendiğinde, en az 5-6 kişi "Efendim" diye cevap veriyor.
Parti başkanı, Belediye Başkanı,Oda Başkanı, Dernek başkanı,. Kooperatif başkanı, STK başkanı, Apartman başkanı vs.
Nereden baksanız, kişi başına 4 başkan düşüyor ülkede.
İşin ilginç tarafı...
Bu kadar başkana rağmen hiç de iyi yönetilmiyor olmamız galiba.
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Yaşlıca bir adam çok güzel bir kadınla mücevher dükkânına girer.
Adam satıcıya:
— Çok güzel bir yüzük satın almak istiyoruz beyefendi.
Satıcı vitrinden güzel bir yüzük çıkarır gösterir:
— Bu yüzüğün bedeli 4000 $'dır efendim, diye gösterir.
İkili yüzüğe bakar ve yaşlı adam satıcıya;
— Lütfen bana en iyi yüzüğünüzü gösterin!
Satıcı içerdeki kasadan bol pırlantalı şahane bir yüzük getirir;
- Bu dükkanımdaki en iyi yüzüğüm.. ve fiyatı 50 000 $ dır!.
Genç kadın heyecanla parmağına takar. Yaşlı adam cebinden çek defterini çıkarır 50 000 $ yazar ve açıklar:
— Bugün; Cumartesi ve akşamüzeri, bankaların kapalı olduğunu biliyorum. Sizin emin olmak istediğinden eminim. Çeki size bırakıyorum, Pazartesi sabahı bankama telefon edip çekin karşılığını aldıktan sonra, üzerinde yazılı olan telefonumdan beni arayın lütfen! Biz de gelip yüzüğü alırız.
Pazartesi sabahı mücevherci yaşlı adamı arar:
— Sen benimle alay mı ediyorsun be adam? Hesabında hiç paran yokmuş!
Yaşlı adam:
— Sen yüzüğü dükkânında sakla ve çeki yırtabilirsin. Sayende şahane bir hafta sonu geçirdim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi