2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

TAM DA ÖYLE GÜNLERDEN GEÇİYORUZ YİNE!



Ne zaman Eskişehirspor genel kurul kararı alsa;
Hemen arkasından ortaya pek çok isim çıkar.
Belki de niyet gerçekten de kulüp yönetimini almak, kulübe katkı sunmaktır.
Ancak;
Hedeflerin arasında daha çok “Gündemde yer almak” bulunur.
“Şehirde ismim dolaşsın” diyenlerin gerek kamuoyu aracılığıyla;
Gerekse fısıltı gazetesi ile şehrin dört bir yanında dedikoduları yapılır.
Kulaktan kulağa isimler üflenir durur…
“Şunun bu kadar parası varmış, kulübü alacakmış”
“Şunun güçlü bir ekibi varmış, başkanlığa oynayacakmış”
“Bu kişinin bağlantıları güçlüymüş, sorunları çözecekmiş” gibi pek çok spekülasyonla karşı karşıya kalırız.
+++
Zaman zaman bu tür dönemleri yorumlarız.
Yorumlarken de, bu türden niyetleri anlatacak cümle bulmakta zorlanırız.
Ancak;
İl Başkanlığı döneminde kulübe pek çok katkı yapan;
Bunu yaparken de hiçbir zaman ismini ön plana çıkarmayan bir isim olan Dündar ünlü bu günlerin tanımını yapmış;
Dündar ünlü;
“Dönem Eskişehirspor’a reklam verme değil;
Eskişehirspor’dan reklam alma dönemi oldu” sözleriyle özetlemiş meseleyi…
Kısacası;
Dündür ünlü, “Bugün Eskişehirspor üzerinden reklamını yapanların;
Yarın yönetim oluştuğunda reklam lazım olduğunda nasılda ortadan kaybolduklarını ortaya yere koyuveriyor.
Bu sözün üzerine de söylenecek başka söz de kalmıyor…


AK PARTİ HEP ACELEYE GETİRİYOR YA!

Dönemin zenginlerinden birinin düğünü yapılır.
Düğünde tatlılar, börekler, çok güzel yemeklerle sofra kurulur.
Telaştan, Hoca’yı düğüne çağırmayı unuturlar.
Nasrettin Hoca “Ne yapsam şu düğüne gitsem” diye düşünür.
Birden aklına bir fikir gelir. Hemen boş bir kağıdı zarfın içine koyar.
Koşarak düğün evine gelir. Elindeki zarfı zengin adamın hizmetçisine verir.
“Beyefendiye bir mektup getirdim” diyerek içeri girer.
Hemen sofraya oturur ve karnını bir güzel doyurur.
Bu sırada mektubu ev sahibine verirler.
Ev sahibi şaşırır.
“İyi ama bu zarfın üzeri yazılı değil. Hiçbir şey anlamadım” deyince
Hoca lokmasını yutarak.
“Evet, doğru diyorsunuz. Aslında onun içi de yazılı değil.
Kusuruma bakmayın, biraz aceleye geldi de!” der.
+++
Seçimin üzerinden epeyce bir zaman geçti.
Ancak şehrin her köşe başında seçimin sonuçları hala konuşuluyor.
Kazananın neden kazandığı, kaybedenin neden kaybettiği çeşitli sebeplerle anlatılıyor.
özellikle kaybeden taraf Ak Parti’nin, aday tercihi konusunda yaptığı yanlışlar, kaybetmeye en büyük sebep olarak gösteriyor.
+++
Oysa;
Ak Parti’nin adaylarını çok önceden hazırlaması gerektiğini buradan defalarca söyledik.
Ama her seçim dönemi Ak Parti adaylarını hep aceleye getirdi.
Hatta öylesine bir acele ki;
Aday belirlenmesinin son gecesi dahi isim değiştirme boyutunda bir aceleden söz ediyoruz.
Partinin bu acelecilik her seçimde başına iş açtı.
Sağlaması da, 31 Mart’ta oldu.
Aceleyle seçilen adaylar büyük fark yerken;
Seçime hazırlıklı giren Volkan Doğan kıyasıya bir seçim yaptı.
Kısacası;
Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibi;
Aceleyle iş yapan Ak Parti’nin elinde hep üzeri boş kâğıtlar kaldı…
























Önceki ve Sonraki Yazılar
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi