
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Tamam mı? Devam mı?
Organize Sanayi Bölgelerinin yönetimi, Sanayi Odaları tarafından yürütülüyordu.
Bu iki kuruşlun yönetim biçimi yasa ile birbirinden ayrıldı.
Yasa “OSB ile Sanayi Odalarının yönetimleri ayrı olacak” dedi.
Bunun üzerine OSB’lerin seçimlerinin ayrı, Sanayi Odalarının seçimlerinin ayrı yapılması yürürlüğe girdi.
Eski sistemde Sanayi Odası seçimleri önem taşıyordu.
Yasa ile gelen yeni sistem, Organize Sanayi Bölgesi seçimlerini daha da bir önemli kıldı.
Zira…
Para, yani bütçe Organize Sanayi Bölgelerinde toplanıyor, dolayısıyla yatırım ve projeler ancak buradan çıkabiliyordu.
Sanayi Odaları ise bu denli büyük bütçelere sahip olmadığı için, sahip olduğu imkânlar, Oda bünyesinde çalışan insanların maaşları ve genel giderleri ancak karşılayabiliyordu.
İşte bu yeni sistemin getirdiği şartlar çerçevesinde yapıldı Organize Sanayi Bölgesi seçimleri…
Ertelenen Sanayi Odası seçimlerinde yarışacak olan 2 isim ve bu 2 ismin etrafında oluşan gruplar, ESO seçimi öncesinde, Organize Sanayi Bölgesi seçimlerinde karşı karşıya geldi.
Malumunuz olduğu üzere, seçimleri Nadir Küpeli ve grubu, Celalettin Kesikbaş ve grubuna karşı 5 oy farkıyla kazandı.
Böylece Nadir Küpeli Organize Sanayi Bölgesi başkanı oldu…
xxx
Her ne kadar tarihi belli olmasa da sırada Sanayi Odası seçimleri var…
Bu seçim, Organize Sanayi Bölgesi seçimini kazanan grup için çok da büyük bir handikap oluşturmuyor.
Ancak…
Organize Sanayi Bölgesi seçimini kaybeden grup için yeniden bir değerlendirme ve karar sürecini gerektiriyor…
Seçimleri 5 oyla kaybeden Celalettin Kesikbaş grubu içinde 2 farklı görüş var…
Bir görüş “Seçimleri kıl payı kaybettik ama büyük de bir başarı elde ettik. Bunu sürdürmemiz ve Sanayi Odası seçimlerine mutlaka katılmamız gerekir. çalışmalara gaz kesmeden çalışmalıyız. Sanayi Odası Seçimlerinde oy vereceklerin profili OSB seçimlerindekinden biraz daha farklı olacağından, bizim bu seçimi kazanma şansımız daha yüksek.” yönünde…
Bu mantıklı ve haklı bir gerekçe…
Diğer bir görüş ise “Sanayi Odasını kazansak dahi Organize Sanayi Bölgesi yönetimi bizde olmadığı, dolayısıyla bütçe bizde olmayacağı için bu çok da fazla bir anlam taşımayacak. Zira davul başkasının tokmak başkasının elinde olacak. O yüzden Sanayi Odası Seçimlerine katılmakta ısrar etmenin çok da bir anlamı yok” yönünde…
İşin kötüsü, bu da mantıklı ve haklı bir gerekçe…
İşte bu durumda, Kesikbaş ve ekibinin önümüzdeki süreçte bir karar alması ve “Tamam mı?-Devam mı?” demesi gerekiyor…
Bakalım bu karar, hangi mantıklı ve haklı gerekçe doğrultusunda çıkacak?
Hep birlikte göreceğiz…
.....
Ben olsam oradan başlardım…
Organize Sanayi Bölgesi seçimleri yapıldı.
Nadir Küpeli seçimlerden galip çıktı.
Hatırlayacağınız üzere…
Seçim öncesi her iki aday da göreve gelmesi halinde yapacağı proje ve yatırımları sıralamıştı.
Şimdi Organize Sanayi Bölgesinin seçilmiş yeni bir başkanı ve yönetimi var…
çok açık söylüyorum, ben başkan seçilmiş olsam, ilk yapacağım icraatların arasına, rakibin doğru, mantıklı ve rasyonel olan vaatlerini hayata geçirmekle başlardım…
Bu yöndeki düşüncemi kesinlikle isimler üzerinden ve isimlere endeksli olarak yapmıyorum…
Bu seçimi Celalettin Kesikbaş kazanmış olsaydı, yazacağım yazı kesinlikle yine bu yönde olacaktı…
.....
Saçma sapan hediyeler alacağınıza…
14 Şubat Sevgililer günü.
Hediyelerin gırla gittiği bir gün anlayacağınız…
Son günlerde sosyal medya üzerinden bir çağırı sık sık yapılıyor.
-“Saçma sapan hediyeler alacağınıza fakir çocuklara giyecek bir şeyler alın” diye.
Son derece mantıklı bir öneri bu…
Tabii buradan kimseye alacağı hediye ile ilgili ahkam kesmek, “Şunu alma bunu al” falan diyecek halimiz yok elbette ama…
Sosyal medya üzerinden yapılan çağrı hoşumuza gitti…
Doğru ve mantıklı bulduk o kadar
.....
“Olmaz” demeyin sakın!
-Futboldan zerre kadar anlamayan kişi bu ülkede Futbol Federasyonu başkanı oluyor mu?
Oluyor…
-Siyasetin “S” sinden anlamayan kişi, Milletvekili olabiliyor mu?
Oluyor elbette…
-Partinin yolunu dahi bilmeyen, partiyi en üstte temsil ediyor mu?
Olduğuna dair örnekleri bir hayli çok…
-Hayvanat bahçesi müdürü, TüBİTAK’a yönetici olabiliyor mu?
Vallahi oluyor!
-öğretmenden Milli Savunma bakanı oluyor mu?
O da oluyor…
-Kahvehanesi olmayan Kahveciler Odası’na, lokantası olmayan, lokantacılar Odası’na başkan seçilebiliyor mu bu ülkede?
Var vallahi!
-Yabancı dil bilmeyen diplomat olabiliyor mu? Diye hiç sormayın…
çünkü olabildiğine dair bir dolu örneği var…
-Bilgisayarı açmayı bilmeyen Bilişim müdürü, hayatında sinema görmemiş kültür ve sanat yöneticisi oluyor mu?
Bunların da olduğuna şahitliğimiz var artık.
Daha durun bitmedi!
-Hayatında önünden bile geçmediği üniversiteye rektör olanlar var mesela…
-Parası-pulu, işi olmayan kulüp başkanı, batırmadığı iş kalmayan kulüp yöneticisi var.
-İmam, hastaneye müdür oluyor.
-PTT müdürü Sayıştay üyesi oluyor.
-Birlerinin bir sözüyle birileri başbakan oluyor, birilerinin bir sözüyle birileri başbakanlıktan oluyor.
Bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok anlayacağınız.
Biz de kalkıp Amerika’ya “Fırsatlar ülkesi” falan diyoruz…
Bizden iyi fırsatlar ülkesi var mı?
Gördüğünüz üzere bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok.
üstelik.
Bu ülkede olmayacak iş olduğunda, bu duruma “Hadi canım! bu kadar da olmaz” dahi diyen yok.
O yüzden…
Bu ülkede yaşayan herkesin önünde müthiş bir fırsat var…
Birileri sizin bir şeyler olmanızı istesin yeter ki…
Böylesine fırsatların olduğu ülkede, olmayacak hiç bir şey yok…