İlk yarı sonunda, bir başka deyişle 17.nci hafta tamamlandığında puan cetvelinde 30 puanla dördüncü sıradaydık. O zamanlar gayet keyifli, üstelik ikinci yarı içinde fazlasıyla umutluydum. Şu takıma iyi bir golcü alınsa şahane olur, hatta şike soruşturması, teşvik primi verdin vermedin kavgası, mahkeme süreci derken bunlar birbirlerini yer, bizde aradan sıyrılıp gideriz diye düşünüyordum. Sonra gelsin play off'lar. Ama ne zaman Eskişehirspor ile ilgili bir beklentiye girsem, sonrasında bir şekilde hüsrana uğruyorum. Geçen senede Avrupa Kupalarına katılacağız diye ümitlenmiştim. Sonrası malum. Artık ilk sekize bile razıyım ama bu gidişle korkarım ki, o da yalan olacak.
Samsun maçını kazansaydık play off yolunda çok rahatlayacaktık. Maçtan önceki yazımda takımda çok az futbolcunun sorumluluk aldığını, futbolun gereklerini yapmaz ve mücadele etmezsek işimizin zor olacağını belirtmiştim. Öyle de oldu. Ersun Hoca maçtan sonra rakibin olağanüstü mücadele ettiğini söyledi. Bence bu işin bahanesi... İlk yarının sonundaki gole kadar her iki takımda hiçbir şey oynamadı. Sonrasında yaptığımız gereksiz hatalar ve yenilen basit goller. Anlam veremediğim bir konuda Sezgin Kaptan sakatlandıktan sonra sağ kanadımızın çökmesi. Bu bölgeye bir çare bulunamazsa daha çok başımız ağrıyacak. Eskişehirspor sol kollu boksör gibi. Sağ kolumuz ne vurmaya yarıyor, nede savunmaya. İşi çözen rakiplerde geliyorlar sağdan sağdan...
Bu hafta sonu son haftaların en başarılı ve formda takımını misafir edeceğiz. Bence Karabük'ün ligdeki yerine kanmamak gerek. Bülent Korkmaz mücadele gücü yüksek ve dirençli bir takım oluşturmuş. Eski futbolcumuz Mehmet Yıldız'ı aynı Sivas'taki gibi kullanıyor. Bu arada Cernat geçen seneki formuna kavuşmuş. Takımın lideri, maç içinde tempoyu gayet iyi ayarlıyor. Birde Shelton var, çok süratli, her zaman dikkat edilmesi ve boş bırakılmaması gereken bir oyuncu. Kalecileri iyi. Bizim İvesa altı pasa bile çıkmazken, Tomic neredeyse ceza sahası yayına kadar çıkıp bütün hava toplarını alıyor. Bu maçı kazanmak istiyorsak oyunun ve topun kontrolü hep bizde olmalı. Ancak yine de içimden bir ses, maçın kaderini o günkü hava ve saha şartlarının belirleyeceğini söylüyor. Bakalım bu maç sonunda Avrupa Kupalarına katılma sevdamıza tamam mı yoksa devam mı diyeceğiz. Kazanalım ve devam diyelim...