
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Tarih tekerrür eder mi?
1987 yılında yapılan referandumu iyi hatırlıyorum.
12 Eylül darbesinin ardından siyasi parti başkan ve yöneticilerine 10 yıl süreyle yasak gelmiş ve bu yasakların kaldırılmasına yönelik yapılmıştı 87 referandumu.
Bir tarafta Turgut özal’ın Anavatan Partisi…
Diğer tarafta ise tüm partiler.
Turgut özal’ın Anavatan Partisi siyasi parti lider ve yöneticilerine uygulanan siyaset yasağının devamını istiyor ve meydanlarda “Siyasi yasakların devam etmesi için ‘Evet’ deyin” çağrısında bulunuyordu.
Diğer partiler ise, “siyasi yasakların kalkması adına ‘hayır’ deyin” propagandası yapıyordu.
Sonuçta referandum yapıldı.
Sandıklar açıldı.
Seçmenin yüzde 49.9’u, siyasi yasakların devam etmesi yönünde, yani “Evet” yönünde oy kullandı.
Seçmenin yüzde 50.1’i ise, siyasi yasakların kalkması, yani “Hayır” yönünde oy kullandı.
Böylece…
Siyasi yasaklar çok az bir farkla da olsa, yapılan referandumla kalkmış oldu.
Zira…
“Hayır” oyları, “Evet” oylarından fazla çıkmıştı.
Bu referandumun hemen ardından Turgut özal’ın Anavatan Partisi erken seçim kararı aldı.
ülke yeni bir seçime gitti.
Aynı yılın Kasım ayında yapılan erken seçimde özal’ın Anavatan Partisi 8-9 puanlık bir düşüşle, yeniden iktidar oldu ama Erdal İnönü’lü SHP ile siyasi yasağı referandumla kalkan Süleyman Demirel’in DYP’si mecliste temsil edildi.
Bu, bir sonraki seçimde SHP ve DYP’yi koalisyon iktidarına taşıyacak olan sürecin önemli bir başlangıcıydı aslında.
Nitekim…
1991 yılında, zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz’ın erken seçim kararı almasıyla gidilen seçimlerde ANAP %24, DYP %27, SHP ise %20.8 oy almış ve hiçbir parti tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğa ulaşamayınca, DYP ve SHP 11 yıl sürecek olan koalisyon dönemini başlatmış oldu.
Şimdi, içinde başkanlık sisteminin de bulunduğu bir anayasa değişikliği gündemi var.
Değişiklik önce mecliste oylanacak.
Mecliste 367 sayısı bulunursa, anayasa değişikliği doğrudan kabul edilmiş olunacak.
Mecliste 330 sayısı bulunamazsa, anayasa değişikliği doğrudan ret edilmiş olunacak.
Mecliste 330 ile 367 arası bir oy çıkarsa (ki en muhtemel seçenek olarak bu kabul ediliyor) işte o zaman içinde anayasa değişikliğinin de olduğu anayasa değişikliği referanduma gidecek.
Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi isteyenler “Evet” diyecek referandumda.
Değişiklik istemeyen ve başkanlık sistemine karşı olanlar ise “Hayır” oyu kullanacak.
Bilirsiniz…
Tarihin tekerrürden ibaret olduğu sıkça söylenir.
Siyasette de tekerrür eden olayların olduğu da bilinen bir gerçektir.
Yapılması muhtemel referandumda “Evet” çıkması halinde ülke yeni bir anayasa ve yeni bir yönetim şekli ile karşı karşıya kalacak.
“Hayır” çıkması halinde ise büyük ihtimalle bir “erken seçim” ile karşı karşıya kalınacaktır.
Tıpkı 87 referandumunda olduğu gibi…
Tıpkı…
Siyasette de tarihin tekerrür etmesi gibi…
***
Esnaf 2016’da rahat bir nefes aldı mı?
Esnaf Odaları Birlik Başkanı Ekrem Birsen:
-Emekli olup çalışmayı sürdüren esnafın yüzde 15 kesintisinin Kaldırıldığını…
-SSK borcu nedeniyle sağlık hizmeti alamayan esnafın bu hizmeti almaya başladığını…
-Eskişehir’deki 2 kefalet kooperatifi aracılığıyla düşük faizli kredi verildiğini…
-Kosgeb’den faizsiz kredi verildiğini…
Ve…
-Vergi borçları ile ilgili yeniden yapılandırılmalar yapıldığını söyleyip:
-“Esnaf 2016’da rahat bir nefes aldı” demiş…
Demiş demesine de bu konuda kendisiyle aynı fikirde olmayan birçok kişi olduğunu öğrendik dün.
Nereden mi öğrendik?
Arayan arayanaydı çünkü…
Arayanların tümü de “Ne nefes alması? 2016 yılında adeta nefesimiz kesildi” diyordu…
Elbette Ekrem Birsen gibi düşünen ve 2016 yılında esnafın rahat bir nefes aldığına hak verenler vardır.
Ancak…
Söz konusu açıklamayla ilgili dün bize ulaşanlar aynı görüşte kesinlikle değildi…
***
Yaşadığımız travma…
Bir yılda 33 bombalı ve silahlı saldırı…
Bu saldırılarda verilen 750 şehit.
550 nin üzerinde sivil kayıp.
1660 yaralı…
Kabus gibi geçen koca bir yıl.
Gelinen süreçte yaşanan büyük bir travma.
“Kalabalık yerlerde gezmemeliyim. Maazallah bomba falan patlar”
“İnsanların yoğun olduğu bölgelerden geçmeyeyim. Maazallah bir silahlı saldırı olur”
“Sokağa çıkmayayım. Maazallah bir terör saldırısına kurban gidebilirim”
“İnternette paylaşım falan yapmayayım. Maazallah kendimi hapiste bulabilirim”
“Televizyon seyretmeyeyim. çünkü moralim bozuluyor”
“Gazete okumayayım. çünkü ruhum daralıyor”
Tam bir psikolojik açmaz yaşanılanlar.
Tasada ve kıvançta birlikte olamadığımız müddetçe bu süreç çok zor geçecek galiba…
***
Eskişehir sokaklarında yeni yılı Suriyeliler kutladı…
Her yılbaşı gecesini Kanatlı Alışveriş Merkezi önünde geçiren bir dostumuz aradı.
-“birkaç yıldır yeni yıla orada giriyorum. çok eğlenceli oluyor” diyen dostumuzun bu yılbaşında dikkatini iki şey çekmiş.
1-Bu defaki katılım, öncekilere göre çok azmış.
2-Var olan katılımcıların da neredeyse yüzde 70’i Suriyeliymiş.
Dostumuz…
-“Belli ki bu yılbaşı kutlamaları için insanlar evlerinden çıkmaya ve yeni yılı sokakta geçirmeye korktu” dedi önce.,..
Ardından da…
-“İnsanlar sokağa çıkmaya korkunca, sokaklar da Suriyelilere kaldı. Yeni yıla bizim yerimize onlar girdi” yorumunda bulundu.
Biraz da gülmek lazım
Amerika’da zencinin biri, pasaportunu kaybetmiş. Aksilik işte o gün de mutlaka Türkiye’ye uçması gerekiyormuş. "Ne yapıcam" diye düşünürken yolda bir pasaport bulmuş. Hemen almış yerden, bir de bakmış Leanardo Di Caprio’nun pasaportu. "Napalım" deyip şansını denemeye karar vermiş. Leonardo’nun fotoğrafını çıkartıp kendi fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye’ye. Havalimanında görevli gümrük memuru Temel’in karşısına geçmiş. Temel, pasaportu almış adamın ismine bakmış, “Leonardo Di Caprio” yazıyor, fotoğrafa bakmış bir zenci, adama bakmış aynı zenci. Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masada oturan Dursun’a seslenmiş:
- Ula Dursun, Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı?