
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TARİHİ ELEŞTİRMEK...
Ülkemizde, devlete yön vermek, geçmişteki olayları ranta dönüştürmek isteyen ve kendilerini de aydın olarak kamuoyuna dekara eden bir kesim ve siyasiler var. Bu kesimler, ülkenin üniter yapısı bozulacakmış, bağımsızlığı ve birlik ve berberlik tehlikeye düşecekmiş, etnik ve dinsel nefret artacakmış, ülke iç savaş eşiğine gelecekmiş, umurlarında değil, her gelişmede ahkâm kesiyor. Bu tavırları ile de dış ve iç şer odakların değirmenine, bilerek veya bilmeyerek su taşıyorlar.
Bununla da yetinmiyorlar, "DERSİM İSYANI" ve "İSTİKLAL MAHKEMELERİ" ni gündeme getirerek, Cumhuriyetle örtülü olarak mücadele ediyorlar. Nitekim Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç,"Dersim Olaylarından sonra bazı çocuklar üvey olarak verildi. Binlerce insan sürüldü. Bu çok acı bir olaydır. Bu halka karşı bu zülüm yapılmamalıydı. " ifadelerini kullandıktan sonra, İstiklal Mahkemelerini çok iyi biliyoruz. Sorgusuz, çocuk yaşta olanların idam edildiğini biliyorum. Gerçeklerin mutlaka ortaya çıkması gerek" dedi.
Diyelim ki Dersimle ilgili gerçekler ortaya çıktı, belgeler açıklandı. Ebediyete intikal eden atalarımızdan hesap mı sorulacak veya ne gibi ceza verilecek?
Oysa bu olayları yaratanlar ve isyanlarla mücadele edenler, bizim atalarımızdır. Bir ata, ne kadar yanlış yapsa da atadır. Bir evlatta, ne kadar yanlış yapsa da evlattır. Ne ata evladını, ne de evlat atasını ret edebilir ama yıllardır, tarihimizde, yer alan ATALARIMIZ" o günlerdeki şartları bilmeden, gizli hedef ve siyasi "RANT" için eleştiriliyor. Hesap sorma cehaletine düşülüyor. Hatta yargısız infaz yapılıyor.
Halbuki bugünkü neslin ve siyasetçilerin görevi, atalarımızı icraatlarını eleştirmek değildir. Tarihteki yanlışlarından "İBRET" "ve "DOĞRULARINDAN" örnek alarak, doğru icraatlar yaparak geleceğe hazırlanmaktır. Yanlışlıklarını da tekerrür ettirmemektir.
Ayrıca Kur'an ve Sünnet, gıybeti yasaklamıştır: "Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?" (el-Hucurat, 49/12); "Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır" (Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b. Hanbel, II, 384,
Amaç Dersim ve İstiklal Mahkemeleri" ile cumhuriyeti kuranlarla hesaplaşmaksa. bilmelidirler ki onlar olmasa, bağımsız Türk milleti de varolamazdı. İngiliz, Fransız, Ruslardan oluşan itilaf devletleri, savaşı planladıkları üzere, zaferle bitirir. Rus çarlığı haşmetle sürer, İstanbul - Boğazlar Rusların eline geçer, Sevr antlaşmasının şartları gerçek olurdu.
Ülkemizin, bugün uygar dünyayla buluşmanın, başka bir şansı yoktu. Aklın üstünlüğü ve bilimin öncülüğünün reddi, uygar dünyanın dışı demekti. Ayrıca Atatürk ve arkadaşları olmasaydı, ne AKP, CHP ne de MHP olurdu. Ayrıca ne Abdullah Gül Cumhurbaşkanı, Tayyip ERDOĞAN Başbakan, Kemal KILIÇADOĞLU ve Devlet BAHÇELİ genel başkan olur; ne de Bülent ARINÇ, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olurdu.
Atatürk olmasaydı, Türk milleti ve devleti olmazdı. Türk milletini kulluktan kurtaracak, kişi egemenliğine son verecek Cumhuriyet ilân edilemezdi. Cumhuriyete giden yol açılamazdı. Cumhuriyet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla benimsenemezdi. Bağımsız ve güçlü bir devlet, onurlu, saygın ve çağdaş bir millet, demokratik ve Laik bir toplum olamazdık. Bugün üzerinde yaşadığımız topraklarımız, yabancıların egemenliği altına girecekti. Belki de Anadolu'da İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus ve Amerikalılara ait küçük devletçikler olacaktı...
Geçmişi, elleştirenler, Atatürk ve arkadaşları olmasaydı Türk'ün hali nice olurdu, hiç düşündüler mi?
Şu bir gerçek ki tarihi olaylardan medet uman siyasiler, "ACZ" içindedir. Çünkü o günün şartlarını, yaşamadan, ahkâm kesmesinin, ne hukukta, ne de bilimde yeri vardır. Elbette her millet tarihinde, "DERSİM" ve "İSTİKLAL MAHKEMELERİ" gibi gelişmeler yaşadı. Ancak O milletler, yaşananlardan ibret, doğrularından da örnek alarak geleceğe baktılar. Bizde ise bu tür olaylar, siyasi "RANT için gündeme getirilerek sorun/sorunlar yaratılıyor.
Aklıselim insanlarımızı, bu gelişmelerde, en çok üzen ise İnönü' nün torunu ve CHP milletvekili Bilgehan' ın, dedesini aklamak için, operasyonların yapıldığı dönemin İnönü değil, Atatürk dönemi olduğunu söylemesi dikkat çekici ve düşündürücüdür.
Bu asılsız ve haksız tartışmalarla, atalarımıza azap çektirirken, toplumsal barışa da zarar veriliyor. Ayrıca Bu kavgadan karlı çıkacak taraf olmayacak, ülkede zarar görecektir.