4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TARİHTE TÜRKLERDE KADIN-ERKEK KONUMU EŞİTTİ

Bir okuyucumuz, partilerde yer alan, kadın adaylardan bahsettikten sonra, " Almanya da yaşıyorum. Türk kadınına, imkân ve olanak tanındığınız sürece, başaramayacağı iş yoktur. Gurbet ellerde bile, pek çok Türk kadını, her türlü zorluğa ve engele rağmen, her alanda, başarılı performans sergiliyor. Türkiye'de de aynı tabloyu görmek istiyoruz. Türkiye'deki kadın kardeşlerimiz, yeter ki Prof. Dr. Gaye Usluer gibi, cesaretli ve kararlı olsun, risk alsın. İnşallah Prof. Dr. Gaye Usluer, Rektör olarak atanır ve. Türkiye'de, bir ilk de başarılmış olur..." sözleri karşısında ne denebilir ki.
Türk kadını, her şeyin en iyisine layıktır. Kimse de bugünkü tabloya bakarak, karamsar ve ümitsiz olmamalıdır. Her türlü engele rağmen, kadınlar oldukça da donanımlı, hazırlıklı, bilinçli ve kadın olarak geliyorlar. Ama hala her alandan ayrım yapılıyor. Oysa Kadın-erkek ayrımı yapmak çağımıza yakışmıyor. Prof. Dr. Gaye Usluer de, cinsiyet ayrımında, aynı düşüncededir.
Nitekim Sayın Murat Taşkın' la yaptığı söyleşide, " Ben cinsiye faktörünün, ön plana çıkmasına karşıyım. Kadın örgütü, kadın toplantıları, kadın yemekleri gibi oluşumlar, bana sıcak gelmiyor. Tablonun biraz da Feminal olması gerektiğine inanıyorum. " demiştir.
Elbette Sayın Prof Dr. Gaye Usluer, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü olur, bir ilki başarır mı, YÖK ve Cumhurbaşkanlığı, sürecindeki gelişmeler belirleyecektir. Ancak, Rektör olmaması içinde, hiçbir engel olmadığı gibi, başarılı olmaması içinde hiçbir sebep yoktur.
Aslında " TARİHTE, TÜRK TOPLUMUNDA KADIN-ERKEK KONUMU EŞİTTİ.". Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir neden. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı."
Bugün Türk kadının, her alanda olduğu siyasi alanda da, tarihteki bu konumda olduğunu söylemek çok zordur. Çünkü Siyasi Partilerin aday listelerinde kadın adaylarının durum ortadadır. Ayrıca Türkiye'de, her 10 yöneticinin ancak biri kadın. Ancak işveren konumundaki, her 100 erkeğe karşın, 2 kadın var. Kadınların işgücünün toplamı içinde, kadın işverenlerinin oranı ise, yüzde 13. ülkemizde, yeni sermaye sahibi kadın sayısı ise çok azdır. Ülkemiz ve dünyadaki bu gerçeği, kadınlarda biliyor. Azda olsa her alanda bu olumsuz tabloyu ortadan kaldırmak için konferanslar, seminerler, toplantılar hatta yürüyüşler de yapılıyor. Kentimizde de, bu tür faaliyetlere tanık oluyoruz.
Nitekim Ka-Der ile Hollanda Kamu ve Politika Enstitüsü'nün, ortaklaşa yürüttüğü Matra Projesi kapsamında, düzenlenen eğitim semineri, Eskişehir'de, Büyük Otel'in konferans salonunda yapılmıştı. Seminere Eskişehir, Ankara, İzmir, Manisa, Bursa, Denizli, Antalya, İstanbul ve Balıkesir'den kadınlar katılmıştı.
Bu seminerde, "Siyaset ve Türkiye'nin Siyasi Tarihi", "Katılım ve Siyasette Kadının Yeri", "Türkiye'de Yasal Çerçeve ve Siyasi Aktörler", "Toplumsal cinsiyet", "Kampanya nasıl düzenlenir?", "Siyasal İletişim, Parlamento ödev çalışmaları ve uygulamaları" başlıklı konuların işlendi. Ancak ülke genelinde ve Eskişehir'de, Siyasi Parti listelerine baktığımızda tüm kadın adayların, seçilme şansı az olan sıralarda yer aldığını görüyoruz. Oysa Türk kadını, siyasal haklarını Atatürk sayesinde, batılı ülke kadınlarından çok daha kolay elde etti. Verilen haklar, parti liderleri tarafından dikkate alınmıyor ama partiler için en çok çalışan, gayret ve caba gösteren, hatta ev ev gezerek, oy isteyenler de kadınlardır...
Türk kadını, artık gerçekleri görmelidir. Tüm kadınların, bir işi, kariyeri, güvencesi olmalı, hayatını kendi kazanmalı, kendi başının çaresine de bakmalıdır. Ayrıca "HAK VERİLMEZ ALINIR." Onun içinde daha çok mücadele etmek, risk almak gerekir. Bugünkü mücadele yeterli olmayabilir. Ancak, her türlü engele rağmen, kadınlar geliyor! Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak, bunlardan ders çıkartarak, kendi çocuklarını, bu bilinçte yetiştirerek, toplumsal kuralları, bilgiyle yıkarak geliyorlar. Onlar, üst düzey görevlere talip. Kendi gelecekleri içinde, altyapı oluşturuyorlar. Her şeyden önemlisi de, Türk kadını, Almanya'daki okuyucumuz, MHP milletvekili adayı, Sayın Dr. Ruhsar Demirel ve Sayın Prof Dr. Usluer gibi, başarılı olacaklarına da içtenlikle inanıyorlar. Hepimiz gibi....

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi