4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TARIM ALANLARI TALAN EDİLİYOR

Geçen hafta Ege'de, yaptığımız gezilerde, zeytinliklerin ve tarım alanlarının yok edildiğine tanık olduk. Oysa zeytin emek ister. Alın teri ister. Toprağın üstünde bir madendir, zeytin, soframızın vazgeçilmez ürünüdür. Hülasa Ege'de, zeytin ağaçları ve ülke genelinde tarıma elverişli araziler, talan ve yok ediliyor.
Oysa Anayasamız, tarım arazileri, çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını önlemeyi, devletin asli görevleri arasında saymıştır. İmar ve çevre kanunları ve yönetmelikleri tarım topraklarının, özellikle de sulanan tarım alanlarının, tarım dışı gayelerle kullanılmasını yasaklamıştır. Ne var ki anayasamızın, kanun ve yönetmeliklerimizin, açık ve emredici hükümlerine rağmen, ülkemiz ve Eskişehir, tarım topraklarını hızla kaybediyor. Yalnız tarım alanları mı? Kıyılar da yok ediliyor
Hülasa TARIM ALANLARI VE ZEYTİNLİKLER YOK EDİLEREK ANAYASAL SUÇ İŞLENİYOR.
Şeftalileri, kayısıları, zeytinleri, çamlıkları, zengin toprağıyla bir zamanların cenneti olan Ege, Türk mimarlık ve şehirciliğinin kara lekesi haline gelmiş. Bidonlu güneş kollektörleri zevksizlik numunesi yazlıkların çatılarını süslüyor! Hülasa bir 'görsel cümbüş', bir 'görsel gürültü'...Rahatça 'çirkinlik ödülü' alırlar. Halka açık koylar pislik içinde. Deniz kirleniyor. Yapı işçiliği, son derece kötüdür. Deprem riski var. Ancak ne önlen alan var, ne yasal işlem yapan makam var.
Halbuki ülkemizin, tarım yapılabilir 28.059.000 hektar arazisi var.Devlet Su İşleri verilerine göre, bu alanlar içinde,ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi, 8.500.000 hektardır.Halen kamu yatırımları ile gerçekleştirilen sulamalar ve halk sulamalarının toplam alanı, 3,829.175 hektardır.Sulama tesisleri ile sulanabilecek tarım alanı ise, 4.670.825 hektardır.
Tablo bu oluca da, Türkiye de sanıldığı kadar, tarım toprağı, ne de sulanabilecek tarım alanı bulunmaktadır. Bundan böyle, yeni tarım alanları bulmamız veya mevcut tarım alanlarının sınırlarını da büyütmemiz, mümkün olmadığına göre, halan ülkemizde ve Eskişehir'de, mevcut tarım arazilerini gözümüz gibi korumamız gerekmektedir. Kentte, tarım alanlarının, yeteri kadar korunduğunu söylemekte çok zor.
Ülkemiz ve Eskişehir'de, sanayide görülen gelişmeler ve kırsal kesimden kentlere göç, büyük yerleşim merkezlerinin ve Eskişehir'in çevresindeki tarım topraklarını, yağmalama derecesine hızla yok etmektedir. Son 20 yıl içine, ülkemiz de bu şekilde yok olan tarım alanları, 500.000.000 hektar civarındadır. Bu alan Eskişehir ovasının 30 katıdır.
Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek, işletmeye açılmış tarım alanı, 2.072.571 hektardır. Bu alanın, 169.737 hektarlık kısmı, imar ve imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır. Hâlbuki bu toprakla 1.sınıf tarım toprağı vasfında, sulama ve drenaj tesisleri yapılmış, kısmen de yılda iki ürün alınan tarım alanlarıdır. Bu şekilde yok olan tarım alanı, Bursa, Manisa, Tokat, Bolu, Söke,Mersin ve Eskişehir ovaları sulama alanlarına eşittir.
Eskişehir ovası, büyük ölçüde yok olmuştur. Halan kent sınırları içinde kalan topraklar ise ortada. Maalesef, ovanın betonlaşmasına ve çeşitli nedenlerle yok olmasında, belediyeler ve valilik tarım alanlarını iskana açarak, hem sulama tesislerinin, hem de tarım topraklarının, yok olmasına neden olmuşlardır. Oysa ülkemizin ve Eskişehir'in, tarım alanlarını kaybetmek gibi bir lüksü de yoktur.
Şu bir gerçek ki, ülkemiz ve Eskişehir, bu alanda hazırlıksız yakalandı. Zira AB ülkelerinin, yüzyıl evvel hazırladıkları gibi, sanayi, konut, tarım ve orman alanlarını gösteren bir "MASTER PLANI" bulunmadığından, devlet yatımcılara tarım alanlarını, sanayi ve konut alanı olarak gösterememiştir. Eskişehir'de de aynı yanlışlıklar yaşandı. Belediyeler, kendi hudutları ve mücavir alanları içindeki alanları, valilikte bu alan dışındaki sahaları, mevcut yasa ve yönetmenlik hükümlerine rağmen, tarım alanı olup olmadıklarına bakmaksızın, imar planlarını yapıp tasdik ederek, imara açmışlardır. Hala aynı yanlışlıklar, tüm hızla devam ediyor.
Türk halkı, torunlarımızın bize emaneti olan, mevcut tarım alanlarını, korumak zorundadır. Çünkü yıllardır, "politik" ve "elit" güçlerin, ülkemizde, tarım alanlarını ve kıyıları talan ederek, çocuk ve torunlarımıza ihanet ettiler. Tüm yetkiler de işlenen bu ANAYASAL SUÇA" seyirci kalarak ortak oldular.
Hülasa geçmiş yıllarda, dünya da tarım ürünleri açısından kendi kendine yeterli 7 ülkeden biri olan Türkiye, bugün ihanetin bedelini, tarım ürünleri ithal ederek ödüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi