1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Tartışmayla geçen yıllara mı? Yoksa yapılamayan işlere mi yanalım?

Üşenmedik, baktık...
Hani bir zamanlar Eskişehir'de Havaalanı pistinin doğuya mı? Yoksa batıya mı? uzaması meselesi vardı hatırlarsınız.
Tam 2,5 yıl tartışılmış.
Bir taraf "Doğuya" demiş, diğer taraf ise" Batıya"
İnatçı keçilerin köprü üzerinde karşılaşmaları misali, hiç kimse dediğinden geri dönmek istememiş.
Ve bunun neticesinde 2,5 yıl "Neden Doğuya?" ya da "Neden batıya?" uzaması gerektiğinin gerekçeleri sıralanmış birbiri peşi sıra.
Neticede...
Dönemin maliye Bakanı devreye girmiş ve "Hem Batıya hem de Doğuya uzasın, olsun bitsin" demiş ve nihayet havaalanı pistinin inşaatı başlamış.
Tabi 2,5 yıl tartışılan meselenin yapım da bir o kadar sürmüş.
Yine hatırlarsınız...
Stadyum meselemiz var meşhur.
Neredeyse 3-4 yıldır tartışıyoruz nereye yapılması gerektiğini.
Sonunda kesin yer belirlendi ama, yapımı da en az tartıştığımız süre kadar olacak anlaşılan.
Durun daha bitmedi...
Küçük sanayi sitesinin kaldırılması meselesini Eskişehir en az 20 yıldır tartışıyor.
Kimi "Taşınsın" diyor kimi ise "Taşınmasın"
Her gelen Belediye Başkanı ilk iş olarak bu sitenin taşınması gerektiğini ve bu taşınma işinin görev süresi içinde yapılacağını söyleyerek işe başlıyor.
Ama ne çare...
Belediye Başkanlarının görev süresi bitiyor, Site aynı yerde durup duruyor.
Herhalde buranın kaldırılması da tıpkı tartışmayla geçen süre kadar, yani 20 yıl süreceğe benziyor.
Az konuşmadık Tren yolunun yer altına alınma meselesini.
DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümetinden bu yana tartışılıyor.
Nereden baksanız 6-7 yıl.
Sonunda çalışmalar başladı ama, 6 yıl geçmesine rağmen iş hala yarısında bile değil.
Tren Gar'ı...
Eksiksiz 2 yıldır nereye yapılacağı tartışıldı.
Sonunda yer belirlendi belirlenmesine de, yapımı tartıştığımız süreden de uzun sürecek gibi.
Belki unuttunuz, belki de hatırlıyorsunuz...
Eskişehir'e bir Üçüncü ilçe meselesi atıldı ortaya.
Destekleyenler oldu 3 ncü ilçeyi, karşı çıkanlar da.
Uzun soluklu bir tartışma başladı şehirde.
Sonuçta; üçüncü ilçenin kurulmasına ve kurulacak olan üçüncü ilçenin de "Yunus Emre" ismi almasına karar verildi.
Neredeyse 3 yıl süren bir tartışma neticesinde ne oldu biliyor musunuz?
Eskişehir'e üçüncü ilçe kurulmasından vaz geçildi.
Sonuç olarak...
Biz Eskişehir'de nereye ne yapılacağını yıllarca konuşup, tartışıyoruz.
İşin kötü tarafı...
Yıllarca süren bu tartışma sonrasında, tartıştığımız işi ya yapamıyoruz, ya da yapmaya kalktığımız iş, tartıştığımız süreden daha fazla zaman alıyor.
Haa bu arada ne mi oluyor?
Tartışma ve işin yapımı için olduğundan fazla zaman kaybettiğimiz için olan her zaman bu şehirde yaşayanlara oluyor...
Odunpazarını kaybetme
lüksümüz yok...
Odunpazarı ilçesi Sol oyların yoğunlukta olduğu bir bölge.
2004 yılı seçimlerini de Sol'un kesin kazanacağı tahmin ediliyor.
DSP li Belediye başkan adayının kazanması an meselesi.
O dönemin bir başka Sol partisi olan SHP, Odunpazarı bölgesine bir aday çıkartıyor.
Çoğu yerde seçime bile girmeyen SHP nin Odunpazarı bölgesinde aday çıkartması, Sol'a pahalıya mal oluyor.
Zira...
SHP nin az da olsa aldığı oy, DSP nin seçimi kaybetmesine, Odunpazarı belediyesinin de iktidar partisi AKP ye gitmesine yol açıyor.
Aynı film, 5 yıl sonra yeniden tekrarlanıyor Odunpazarında.
DSP nin adayı seçimi kazanmada en şanslı aday.
CHP karşısına güçlü bir aday çıkartıyor.
CHP adayının almış olduğu oy, DSP adayının az bir farkla seçimi kaybetmesine yol açıyor.
Yine tıpkı 5 yıl önce olduğu gibi, sol'un birbirini bölmesiyle Belediye AKP'nin oluyor.
Üst üste iki seçim sol'un birbirine düşmesiyle kaybedilen sol oyların ağırlıklı olduğu Odunpazarı ilçesi, böylelikle iki dönemdir AKP li Belediye tarafından yönetiliyor.
İşte bu durumu sorduk geçenlerde CHP il Başkanı Erman Gölet'e...
-"Sol ne yapıp edip bu seçimlerde de Odunpazarını kaybetmeyi başarabilecek mi?" diye.
Erman Gölet önce "Böyle bir lüksümüz artık yok" dedi.
Ardından da...
-" Bu yapılan hatalar bir daha tekrarlanmayacak. O yüzden iktidar partisi de bu yöntemle Belediyeyi alabileceğini artık aklından yavaş yavaş çıkartsın" dedi.
Ah şu kibir olmasa...
-"Nasreddin Hoca'ya köylüleri "Sen Evliya mısın hocam?" diye sormuşlar.
Nasreddin Hoca da "Evliyayım tabii" demiş.
Bunun üzerine köylüler "İspatla o zaman. Şu ağacı yanına çağır" deyince, Nasreddin Hoca başlamış ağacı çağırmaya.
Bir, İki... Üçüncü kez çağırdığında Ağaç gelmeyince köylüler "Ne oldu Hocam?" diye sorunca Hoca da;
-"Eğer Ağaç gelmiyorsa, ben Ağaca giderim. Çünkü Evliyada kibir olmaz" cevabını vermiş."
Bu her ne kadar bir fıkra ise de, bazı gerçekleri anlatabiliyor.
Örneğin; Eskişehir'deki var olan durumu.
Eskişehir'de, kentin önemli aktörleri arasında anlaşılmaz bir kibir var.
-"Ben mi onun ayağına gideceğim" ile başlayan sözler çok sık sarf ediliyor.
Bu yüzden ne bir araya gelinebiliniyor, Ne de ortaya güzel bir çıkıyor.
Kısacası...
Eskişehir yıllarca kibre kobran gidiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi