4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TAVİZ TAVİZİ GETİRİR

AKP, iktidarı terörsüz teslim aldı. Kentlerde gösteri yok denecek kadar azdı. Bugün ise Eve dönüş tiyatrosu ile PKK'lılar DTP ve AKP'liler tarafından ayakta alkışlandı.. Eve dönen! PKK' lılar da il il gezdirilerek şov yapılıyor. . DTP' li, Selahattin Demirtaş, bebek katili Öcalan'ı överek, "Kürtlerin siyasi iradesi önderliğine saygı duyacaksınız" derken, Aysel Tuğluk ise, "Hepimizi tutuklayın" diye rest çekiyor. Sırrı Sakık daha da ileri giderek Anayasa'nın değiştirilmesini istiyor. Eski DTP Kars İl Başkanı ve kapatılan DEP Milletvekili Mahmut Alınak da iktidarın Kürt açılımına karşı çıktı: "Savaşla bitirilemeyen PKK, siyaset yoluyla çökertilmek isteniyor." dedi
DTP, halkı Van'da, Diyarbakır'da ve Hakkâri'de hemen her gün sokaklara dökülüyor. Ellerinde PKK bayrakları, Öcalan'ın resimleri, muhatap Öcalan'dır pankartları... Taşlarla, sopalarla polise saldırıyorlar. Ortalık savaş alanına dönüyor. İktidar ise "Kürt açılımı" veya Demokratik" açılım söylemleri ile adeta bu tür gelişmeler zemin hazırlıyor. Hatta DTP, kurmayları hükümeti tehdit ediyor. Ebette bu durumun sebep/sebepleri var. Demokrasi ve insan hakları kalkan yapılarak, örtülü olarak düşünülen senaryolara zemin hazırlanıyor. Maalesef demokratikleştikçe DTP ve yandaşları sorumsuzca hareket ediyor, Kürtlere de zara veriyor. Hızlı bir şekilde ayrışmaya doğru yelken açıyorlar.
Hani, demokratikleştikçe bütünleşecek, birlik içinde olacaktık?
Hani, Kürt açılımı veya Demokratik açılım" anaların gözyaşını dindirecek, Ulus devlet yapısı korunacak, halk etnik kökeni ne olursa olsun kaynaşacaktı?
Türk halkı, özellikle de siyasi iktidar artık gerçekleri görmelidir. Kürt ve demokratik açılımı içeriği ne olursa olsun, DTP, PKK ve yandaşları, hedeflerinden vazgeçmeyecektir. Çünkü demokratikleşme yapıldıkça, Kürt grupları daha da şımarıyorlar. Ülkemizi, hızla bir iç çatışmaya doğru sürüklüyorlar. Hülasa taviz tavizi getiriyor.
Masum bir kültürel hakkın tanınması sorunu olarak Türkiye'nin önüne getirilen bu konuyu, DTP, PKK ve yandaşları, Türk milletinden, ayrı bir millet kimliği ve ayrı milli mensubiyet duygusu yaratılmasına taşımışlardır. Yine PKK, DTP ve sanal aydınlar, Kürtçe öğrenim ve yayın, bu mihraklarca Türk milletinde buluşmuş insanlarımızın, farklı milli kimlik şuuru yerleşmesinin, en etkili vasıtası olarak görülmektedir. Öncelikleri ne iş, ne aştır, anadille eğitimdir. Çünkü toplumların, uluslaşmasında en önemli unsur dildir.
Yılardır DTP, PKK ve yandaşları, Kürtler dar bir bölgeye sıkıştırılmış, katledilen, ezilen, hiçbir hakkı verilmeyen mazlum bir toplum olarak gösterdi.
Peki, durum gerçekten böyle mi?
Bugün Türkiye' de, ister kendisini Türk, ister Kürt hissetsin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes eşittir. Bugüne kadar bir tek kişi bile özü Kürt olduğu için engellenmemiş, hakkı gasp edilmemiş, özgürlükleri engellenmemiştir. Kendisini Kürt hissedenler diğer Türk vatandaşlarının kullandığı her hakkı kullanmıştır.
Ayrıca Kürtler tarihte bir tek devlet bile kurmamışlardı ve devlet güvencesine ilk kez Türkiye Cumhuriyeti ile kavuşmuşlardı. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası'nda belirtilen "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" ilkesini, Kürtlere de uygulamıştır. Yıllardır devletin her kademesin görev almışlar, diğer alanlarda da kesinlikle ayrıcalık gösterilmemiştir.
Ancak Kürtler, Türklerin bu iyi niyetini bugün olduğu gibi geçmişte de suiistimal etmişlerdir. Nitekim 1923 yılında kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti devrimlerini gerçekleştirmek için çaba harcarken Kürtlerin başlattığı "gerici isyanlarla" şaşkınlığa uğramış ve refleksle bu isyanlar kanlı biçimde bastırılmıştı. O andan itibaren Kürtlere düşmanlık beslenmemiş ama hep temkinli davranılmıştır. Hülasa Türkiye, doğu'da yaşadığı travma Kürt halkına yönelik endişeleri uzun süre taşıdı. Kürt kimliği ile her ortaya çıkış, yeni bir "gerici isyan" korkusunu yüreklerde yaşattı.
Türk halkı bu kaygıya rağmen, Kürtlere, hiçbir alanda engel koymamıştır. Ancak bazı kesimler kasıtlı olarak, Kürtleri mağdur olduklarını söylemiştir. Oysa Kürtler gerçekten söylendiği kadar ağır baskılar altında tutuluyor olsa, başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin her tarafında, bu kadar çok Kürt kökenli vatandaş olabilir miydi?
TÜRK HALKI, artık gerçekleri görmelidir. İktidarın, "KÜRT AÇILIMI" veya" "DEMOKRATİK AÇILIMI" yanında iktidarın attığı her adım, verdiği her taviz, gelecekte mayalanarak bölücülüğü, daha da güçlendirecektir. Üstelik diğer etnik kitleyi de kendine benzetecektir. Tedbir alınmazsa, propaganda yoluyla kontrol altına alınan kitleler, bir daha devlet tarafından kontrol edilemez hale gelecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi