4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TEHDİT ÇÖZÜM DEĞİL

Türk Milleti, Kurtuluş savaşını, kararlı ve gerçekçi dış politikalarla kazandı.
Çünkü Atatürk'ün, dış politikası gerçekçiydi. Boş hayaller peşinde koşmadı. Maceracılıktan uzak durmayı hedefledi. Bunun yanında, milli çıkarları, gerçekleştirmede kararlı oldu. Alınan her kararı da hayata geçirdi.
Nitekim ATATÜRK, " BÜYÜK KARARLAR VERMEK, KFİ DEĞİLDİR. BU KARARLARI, CESARETLE VE KESİNLİKLE TATBİK ETMEK LZIMDIR." demiştir.
Türkiye'de, Atatürk'ten sonra gelen siyasi iktidarlar, ülke sorunları, özellikle de uluslararası sorunlarda, kararlı ve sonuç alıcı politika izlemedi. Bu kararsızlık, Türkiye' nin uluslararası alandaki sorunlarının önünde, en büyük engel teşkil etti. Türk hükümetlerinin, sorunlar karşısındaki en sert tavrı bile dikkate alınmadı.
Nitekim Kıbrıs Rum Kesimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli Kommersant Gazetesi'ne verdiği özel demeçte" Türkiye'nin yaptığı sadece "TEHDİT" savurmak. Ankara sadece bizi "TEHDİT" etmekle yetinmiyor, projeye katılmak isteyen şirketleri de yaptırımla korkutuyor. diyerek eleştiri de bulundu.
Markulli, "AB, BM ve Rusya, doğu Akdeniz doğal kaynak tartışmasında bizim yanımızda," ifadesini kullanan Markulli, "Türkiye misilleme olarak KKTC tarafından sondaj yapmak istediğini beyan ediyor. Ama bunlar sadece laf. Türkiye bu işi yapabilecek donanıma sahip değil" dedi.
Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye'nin, tehditlerine aldırış etmeden, kıta sahalığında bulunan 12 rezerv bölgesi ihalesi, aralarında Rusların da bulunduğu 29 ülkeden şirkete açtı. Yılsonuna kadar ihale sonuçlanacak.
Geçmiş yıllarda da, aynı hatalar yapıldı. Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili tasarı, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde 10 Ekim'de, 21'e karşı 27 oyla kabul edilmesinden önce, bir gazeteye açıklama yapan, California 27'nci bölgeden milletvekili Demokrat Brad Sherman da, " ANKARA'NIN, BİRKAÇ GÜN KIZGINLIĞINI İFADE EDECEĞİNİ, SONRA KIZGINLIĞININ BİTECEĞİNİ " savundu.
Ermenistan Cumhurbaşkanı da Amerikan Kongresi'ne, " SİZ MERAK ETMEYİN TÜRKİYE' NİN MİSİLLEMESİ ÖNEMLİ DEĞİL. LAFTA KALIR. FRANSA'YI BOYKOT ETMİŞLERDİ, BİR YIL İÇİNDE FRANSA İLE TİCARET HAÇMİ ARTTI " diye mesaj gönderdi.
Yıllardır, siyasetçiler, PKK' ya karşıda da, çok sert söylemlerde bulundular. Sürekli de tehdit ettiler. Kamuoyu, siyasilerin, sert çıkışları ilgili sözler karşısında, ne düşündü bilinmez ama Türk hükümetlerinin, dünyadaki bu imajı, ülkemize ciddi itibar kaybettiriyor. Bu nedenle de Türk Hükümetlerinin, başka ülkelere karşı aldıkları her karar ve söylemleri, genellikle de dikkate alınmıyor.
Tehditler, iç siyasette de kabul görmüyor. Nitekim Sayın BAHÇELİ' nin, yaptığı basın toplantısında, Kürdistan'ın hayalden gerçeğe dönüşme istikametine girmesi, iktidarın başkent Ankara jeopolitiğinden BOP' un angajman ve kabullerine sıkışmasını daha da hızlandırdığını vurgulayarak," Başbakan Erdoğan'ın bu kapsamda; "Oldu bittilere göz yummayız, eyvallah etmeyiz, yeni haritalara izin vermeyiz" sözleri kuru gürültüden ve boş savunmalardan başka bir anlama gelmemiştir." diyerek eleştirmiştir.
Suriye'deki gelişmelerle, PKK ve yandaşları ciddi avantaj sağladı. Türk milletinin tüm kırmızıçizgileri de yanlış dış politika stratejileri nedeniyle, silindi ve ihlal edildi. Oysa asıl sorun, PKK ve terör sorunudur.
Siyasi otoritenin, PKK ve yandaşlarına, esnek ve hoşgörülü stratejileri, Kürt liderleri, PKK ve yandaşlarını, daha da şımarttı. Nitekim terör örgütü lideri ve KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Şemdinli ve dolaylarında PKK'lılara yapılan operasyonları eleştirerek, Türkiye'nin, Suriye'deki Kürt bölgesine olası bir müdahalede bulunması durumunda "Tüm Kürtlerin, Türk devletine savaş açacağı uyarısı" nda bulundu. Şehirlerdeki Kürt gençlerine "hazır olun" çağrısı yapan Karayılan, "Bilinmeli ki böylesi bir durumda tüm Türkiye ve Kuzey Kürdistan keskin bir savaş sahasına dönüşür." demiştir.
Terörle ilgili yanlış stratejiler, PKK'yı tehditler, dün olduğu gibi bugünde çözüm değildir, gelecekte de olmayacaktır. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terör olaylarında part-time kullanılması, yani kanunun gereği, ben seni çağırırım uygulamaları, terörle mücadelenin önünde, en büyük engeldir. TSK, part-time kullanılmayıp, sürekli sınır ötesi de dahil, PKK ve yandaşları ile sürekli mücadele etse, PKK terörü, kısa zamanda, biterdi. Bu fırsat, TSK' ya verilmedi. Abdullah Öcalan ve PKK ile görüşülebilir, düşünceleri ise PKK umutlandırırken, terörü de hızlandırdı. Terörle ilgili kararlar ve tehditlerde, PKK ve yandaşları tarafından dikkate alınmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi