
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TEHLİKELİ GELİŞMELER
Türk toplumu, yıllarca dış ve iç şer odakların tehlikeli senaryolarla karşı karşıya kaldı. Bu senaryoların gerçekleştirilmesi için, tarihte olduğu gibi, "ETNİK" ve " DİNSEL" nefreti artırmak için her yol denediler. O nedenle de etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik asla kabul görmemelidir. Bu unsurları dikkate alan, her demokratik açılım, "DİNSEL" ve "ETNİK" nefreti körükler Türkiye için de felaket olur
Ayrıca KÜRT " veya "DEMOKRATİK " açılım veya ÖZERKLİK gibi gelişmeler, PKK terörünü bitirmez. Bilakis daha hızlandırır, iç çatışmaya da zemin hazırlar. 1000 yıldır bir arada yaşayan, kız almış ve vermiş, akraba olmuş Türklerle Kürtleri, karşı karşıya getirir. Sonuçta da etnik kin ve nefreti körükler. Sonuç ise kaostur.
AKP Hükümeti, cemaat vakıflarının taşınmaz mal edinmelerine ve yurt dışındaki yabancı vakıfların, Türkiye'de temsilcilik, ya da şube açmalarına izin veren bir dizi yasal düzenleme yapmıştı. Bu düzenlemeler, gelecekte Türkiye' ye büyük sorun olacak. Hatta Fener Rum Patrikhanesi gelecekte VATİKAN" gibi devlet olursa şaşmamak gerekir. Çünkü dünyada Constantinopolis Ekümenik Patrikhanesi olarak anılan kurum, kendisini 250 milyon mensuba sahip Ortodoks dünyasının ruhanî önderi konumunda olan bir kurum olarak görüyor.
Bu fesat yuvası için, Büyük Önder Atatürk Hakimiyet-i Milliye Gazetesi' ne, 20 Ocak 1923' te verdiği demeçte: " Bir fesat ve ihanet ocağı olan, ülkede ayrılık ve uyuşmazlık tohumları saçan, Hıristiyan hemşerimizin huzur ve refah içinde uğursuzluk ve felaket simgesi olan Fener Rum Patrikhanesi' ni, artık topraklarımızda barındıramayız. Bu tehlikeli örgütü, ülkemizde tutmamız için, ne gibi vesile ve nedenler ileri sürülebilir?" demişti.
Ancak Lozan görüşmelerinde, patrikhane sorunu uzun tartışmalar sonucu, Siyasi mesai ile iştigal etmemek şartıyla Patrikhane' nin, İstanbul'da, Fener Rum Azınlık Kilisesi olarak kalmasına müsaade edildi. Ancak kilisenin bugünkü tavrı ortadadır. Gelecekte, SÜMELE ve AKDAMAR ayinleri, Sivrihisar Ermeni Kilisesi ve diğerleri, Türkiye' ye, problem yaratacaktır
Azınlıklar, mallarını geri veren gelişmelerden memnun. Ermeni Cemaati Vakıflararası Dayanışma Platformu Koordinasyon Kurulu üyesi Harutyan Harun Şanlı da "Özellikle AK Parti dönemi, azınlıklar için bir milat oldu. Kilisemize bir çivi çakmak için bile azınlıklar masasından izin alırdık. Hepsi 2003'ten sonra adım adım aşıldı" dedi.
Yine "Kopenhag Kriterleri"nde: "Ulusal azınlıklar, etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliklerini, her türlü asimilasyon girişiminden, ayrı olarak, koruma ve geliştirme hakkına sahiptir ve dilsel ayrılığı olan etnik topluluklar, azınlık sayılacak, kendi dillerinde serbestçe eğitim öğretim ve yayın hakkına sahip olacaklardır." Hükümleri, kullanılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, yüz sene önce dayatılan, SEVR sömürgeciliği, yeniden hayata geçirilmek isteniyor. Bazı siyasiler, sanatçılar ve sanal aydınlar da taşeronluk yapıyor.
1975 Helsinki, Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları ve özgürlüklerini temel alan 7' inci maddesine yönelik bir modelle, Türkiye ve bazı ülkelerin demokratikleşmeleri amaçlanmaktadır. Ancak ABD ve AB, bu modelle, ülkemizin parçalanmak ve bölmek istemektedir. Nitekim bu modelle, Sovyetler Birliği, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz bir biçimde çökertildi. Yugoslavya da böyle parçalandı.
Diğer bir tehlikede, Füze kalkan Projesidir. Komuta tamamen ABD'nin elinde olacaktır. Füze/Radar karar merkezi Brüksel'de bulunacaktır. Ama radar ve rampalar Türkiye'de koşullandırılacaktır. Karar merkezinde, danışma kurulunda bir tane Türk komutan danışman olarak bulunabilecektir, o kadar.
Nükleer başlık taşıyan koruyucular veya atılan AEGIS füzeleri, birbirleri ile havada karşılaştıkları noktada patlamalar vukuu bulacak ve bunun sonucunda, ortaya çıkacak olan serpintiler (çoğu nükleer serpintiler) hemen alttaki topraklara dökülecektir. Kısacası: Türkiye topraklarına, Türk insanının ve bitki örtüsünün üstüne serpilecektir. Biz savaşın bir parçası olmasak bile, savaşın ağırlığı ve tahribatı, Türkiye ve Türk insanı üstüne çökecektir.
Ayrıca Türkiye'ye yerleştirilen bu rampalarla, her hangi bir bahane ile ABD veya İsrail'in İran'ı vurması kolaylaştırmış olacaktır. Türkiye, Ortadoğu'da ve genel olarak bölgede yalnızlaştırılacaktır. NATO'nun Türkiye'ye kuracağı erken uyarı radar sistemi nedeniyle İran'ın tepkisi devam ederken, Rusya, Çin ve İran'ın Türkiye'ye kurulacak radar sistemine karşı ortak füze kalkanı kurma amacıyla görüşmeler yaptığı bildirildi.
Üç yıl önce Füze İzleme Sistemi'nin Çekoslovakya'da, füze rampalarının Polonya'da kurulması, gündeme geldiğinde, bu iki ülkede gençler ve halk sokaklara döküldü. Bu ülkelere kurulamadı. Türk Halkı, özellikle de sivil toplum örgütleri, Füze Kalkan projesi tekrar ele alınmalı, gerekçelerini ve zararlarını sorgulamalı ve tepki gösterilmelidir. Aksi halde iş işten geçer, son pişmanlık da fayda vermez.