
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TEHLİKELİ İNATLAŞMA!
Sayın Abdullah Gül, AK Parti' nin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Gerekçe olarak da, " sandıkta çıkan irade " gösterildi. Ancak muhalefetten, özellikle de CHP' den, ciddi tepki geldi. Kamuoyunda da tartışma yarattı.
Elbette yasalarda, Cumhurbaşkanlığı seçimi için, gerekli kriterleri taşıyan herkes, Cumhurbaşkanı olabilir. Ancak toplumun, kaygı ve tepkileri de dikkate alınması gerekir. Keşke! Cumhurbaşkanlığı aday belirleme sürecinde "uzlaşma" veya "Ortak Payda" gibi, kavramların, gereği yapılmış olsa idi.
Sayın Gül, bugünkü prosedüre göre, cumhurbaşkanı seçilecektir. Ancak geçmişindeki bazı gelişmeler ve parti kökenli olması nedeniyle, bazı kesimler her icraatına sürekli kuşku ile bakacak, hatta aldığı kararlar, doğru da olsa, sürekli tartışma konusu yapılacaktır.
Öte yanda, Sayın Deniz Baykal'ın, CNN Türk'te, Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bazı gazetelerde, yazılıp çizilenleri kastederek, " "Türkiye'de Silahlı Kuvvetler' e, haddinin bildirilmesi gerektiği gibi, bir yaklaşımın, ortaya çıktığını görüyorum. TSK' ya tepki, doğrudan müdahale yapıldığı dönemlerde bile, bu düzeyde olmamıştır. Türkiye gibi, bir ülkede Silahlı Kuvvetler' nin, saygın, güvenilir ve değerli bir kurum olarak varlığını sürdürmesinde fayda vardır." Sözleri, mutlak dikkate alınması gerekir.
CHP Merkez Yürütme Kurlunun, "AKP, laik cumhuriyetten rövanş almaya çalışıyor" ve "Din devletine dönüştürülmesi süreci hızlanacaktır". Ön yargısının da kabul edilir bir tarafı yoktur. CHP 'nin, Sayın Gül'e randevu verilmemesi, oylamanın yapılacağı Genel Kurul'a girmemesi ve "Cumhuriyet resepsiyonlarına ve dış gezilerine katılmaması ise dereyi görmeden paçayı sıvamaktır. .
Tehlikeli ve kaygı veren bir gelişmede, dış ve iç şer odakların, özellikle de liberal entelektüel kesim içinde, askerle kendi hesaplaşmalarını, "Erdoğan-Gül" üzerinden görmek için, bunu bir fırsat sayanların olmasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, yıpratmaya yönelik bu girişimler, toplumda asla kabul görmeyecektir.
Diğer bir hata da, Sayın Gül'ün, cumhurbaşkanı seçilmesinin engellenmesi sürecinin Türkiye'yi ciddi bir "asker-hükümet" gerilimine ve erken seçime taşıdığı görüşüdür. Bu görüş, ülkeye kötülükten, başka bir şey değildir. Çünkü Sayın Süleyman Demirel'in, söylediği gibi, "Bu milletin bir tek ordusu vardır". Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri, üzerinden siyaset yapmak, kimseye yarar getirmediği gibi, ülkeye ve TSK' ya, zarar verir. Hiçte arzu etmediğimiz gelişmeleri de beraberinde getirir.
Elbette TSK' nın, siyaset karışmamasını isteyenler karşısında, söylenecek söz yoktur. Ancak bu görüntü altında, Silahlı Kuvvetler 'e karşı, saygısızlık etmek ve kamuoyu nazarında güven kaybetmesi için, gayret göstermenin de, kabul edilir bir tarafı olamaz.
Aklıselim herkes biliyor ki, bugün TSK 'nın, bir fırsatını bulsak da iktidarı ele geçirsek, ülkeyi yönetsek diye bir özlemi de yok. Ancak bu özlem içinde olanlar da, TSK üzerinde hesap kitap içerisindedir.
Şu bir gerçek ki, Silahlı Kuvvetler 'e karşı tepki, hiçbir zaman, hatta müdahalelerin yapıldığı dönemlerde dahi, bu düzeyde olmamıştı. Maalesef TSK, bazı köşe yazarları ve politikacıların şamar oğlanı haline getirilmek istenmektedir. Halkın tercihi üzerinden, Türk Silahlı Kuvvetler 'e, haddinin bildirilmesi gerektiği noktasında, bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. İnşallah! siyasi iktidar bu yanlışlık içine düşmez.
Sayın Gül' ün adaylığına, CHP, DSP, MHP karşıdır. ABD'den gelen bütün sinyaller de Sayın Gül yerine, toplumun daha geniş kesimlerinin kabul edebileceği bir ismin iyi olacağı yönündedir. Ayrıca ABD ve Avrupa basını, Sayın Gül'ün adaylığının yeni bir gerginlik ortamı yarattığını, uzlaşma beklentilerinin de boşa çıktığını görüşündeler.
Sayın Gül, aday olduğu halde yıprandı ve yıpratıldı. Cumhurbaşkanlığı dönemde, daha da yıpranacak, hiçte arzu edilmeyen gelişmelerle de karşı karşıya kalacaktır. Çünkü Perşembenin gelişi, Çarşambadan bellidir.
Hülasa tehlikeli inatlaşma, tüm hızı ile sürüyor. Oysa asker, geçmiş dönemde söyleyeceğini söyledi. Bu dönemde sözlerinin, arkasında olduğu vurguladı. TSK' nın, bugünkü sessizliği karşısında, daha da azıtan, bazı köşe yazarları ve çevreler, bilsinler ki sessizlik, hiçte hayra alamet değildir Ayrıca TSK, her türlü tehlikenin üstesinde gelebilecek, güç ve kudrettedir. Ülkemizin de en güvenilir kurumudur.