
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Tepebaşı Belediyesi'nde çalışan bu isimleri tanır mısınız?
Yayınlanma:
-Yılmaz'ı tanır mısınız?
Şimdi "Hangi Yılmaz?" diye soracaksınız biliyorum ama, cidden soy ismini bilmediğim için hangi Yılmaz olduğunu açık açığına yazamadım.
Ama şöyle tarif edeyim size:
Sözünü ettiğimiz Yılmaz, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın yıllardır şoförlüğünü yapar.
Çoğu insan tanımaz.
Particiler hiç tanımaz çünkü Yılmaz öyle partiye falan gitmez.
Siyaset falan bilmez, bildiği kadarıyla da bu işlere karışmaz.
Zaten Ahmet Ataç da buna müsaade etmez.
Yıllardır görevini yapar sessiz sedasız.
-Banu Gümüşpala'yı tanır mısınız?
Ahmet Ataç'ın yıllardır Özel kalem müdürlüğünü yapar Banu Gümüşpala.
Soy ismini verdiğimiz halde çoğunuzun tanımadığına eminiz.
Particiler hiç tanımaz, çünkü öyle partiye falan gitmez.
Siyasetle falan da hiç ilgilenmez.
Zaten başkanı da buna müsaade etmez.
-Seyit'i tanır mısınız peki?
Valla ne yalan söyleyelim, onun da soy ismini bilmiyoruz.
Tepebaşı Belediyesi'nin yıllardır sosyal ve kültürel işlerinin başındaki isimdir.
Partide falan göremezsiniz kendisini.
Başkanının katıldığı parti toplantılarında da yoktur.
İşini yapar anlayacağınız.
-Peki, ya Erdoğan Aydoğmuş'u tanıyanınız var mı?
Diğer isimlere göre daha çok tanınır.
Tepebaşı Belediyesi'nin meclis üyeleri içinden, Belediye Başkan yardımcılığı görevini üstlenmiş isimdir.
Resmen partilidir ama, öyle parti işlerin karıştığını, gruplar içinde yer aldığını, parti içinde mücadeleler verdiğini falan göremezsiniz.
Yıllardır işini yapar.
-"Anneler grubu" diye bir grup var bilir misiniz?
Tepebaşı Belediyesi bünyesinde birbirinden güzel Halk Oyunları ve Tiyatro gösterileri hazırlayıp sunan kadınlardan oluşur.
Resmen Tepebaşı belediyesinin gönüllüleridir bu kadınlar.
Geldikleri nokta resmen başarı hikayesidir.
Belediye'nin her etkinliğinde onları görürsünüz.
Ancak, partinin binasında ve parti etkinliklerinde asla göremezsiniz.
Ahmet Ataç'ın adaylığı söz konusu olduğunda kapı kapı dolaşıp, partisi adına ellerinden geleni yaparlar ama seçildiği günden itibaren gönüllüsü olduğu işlere anında geri dönerler.
Tek amaçları, Tepebaşı Belediyesi ve O'nun başkanı Ahmet Ataç'ın başarısı için çabalamaktır.
Belediye Başkanının parti içindeki konumu zerre kadar ilgilendirmez onları.
Sonuç olarak...
Yukarıda saydıklarımız asla "biz belediyeyi de yönetiriz, partiyi de" demezler de, diyemezler de.
Kazara demiş olmaları halinde bile, önce belediye Başkanının "siyaset benim işim. Sizin işiniz Belediye" diyerek hışmına uğrarlar.
Zaten bir Allahın kulu CHP'linin, yukarıda isimlerini sıraladığımız Belediye görevlilerinden yakınmalarını da duyamazsınız.
Çünkü tanımazlar,bilmezler.
Şimdi!
Durup dururken böyle bir yazıyı niçin kaleme aldığımızı merak ediyorsunuzdur.
Bu yazıyı, yazıda ismi geçenlerin rahatsız olacağını bile bile yazdık.
Hatta...
Belediye Başkanı Ataç'ın da bu yazıdan rahatsızlık duyarak"Ne gerek vardı benim personelimi yazmaya? Onların işi tabii ki Belediyecilik. Siyaset yapılacaksa ben yaparım. Biz bu çizgiyi yıllardır ayırdık, bundan sonra da ayırmaya devam ediyoruz" Diye sitem duyacağını bile bile yazdık.
Ama yazmamız gerekiyordu.
En azından örnek alınmaları açısından yazmak durumundaydık, yazdık...
O yüzden...
Kimse gönül koymasın...
.......
Bu günün kıymetini bilin.
Son günlerde sosyal medya üzerinde dolaşan çok güzel bir yazı var.
Ve çoğu kişi tarafından büyük ilgi görüyor bu yazı.
İsterseniz iç yorum yapmayalım ve okumanızı isteyelim.
Ve yorumu da size bırakalım...
-"Her sabah hesabınıza 86.400 TL yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz. Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Oyunun sadece tek bir koşulu var: harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez, akşam hesabınızdan geri çekilir ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeble olursa olsun saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86.400 TL bulacaksınız. Nasıl keyifli değil mi?
Farkında olsanız da olmasanız da aslında hepimizin böyle bir bankası var. Adı ''ZAMAN" Her sabah 86.400 SANiYE hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını asla harcayamıyorsunuz. Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor, hiç devretmiyor. Her gün size yeni bir hesap açılıyor,her akşam günün bakiyesi siliniyor. Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir, geriye dönüş yok, yarından avans çekmek yok..
Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız.. Zaman hiç kimseyi beklemez.. Dün artık mazi oldu..Yarın ise muamma.. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır."
........................
Şaşıyorum!
-AK partililerin "Eskişehir'e Cumhuriyet tarihinin yapılmayan yatırımını yaptık" demesine...
-Büyükerşen'in "CHP'liler beni bir türlü kabullenemedi" demesine...
-AK Parti il Başkanı Dündar Ünlü'nün "Eskişehir'de partinin tek otoritesi benim" demesine...
-Süheyl Batum'un "CHP'de adaylar ön seçimle belirlenmelidir" demesine...
-AK Partililerin "Zamma karşıyız, sanata değil" demelerine.
-Milletvekili Salih Koca'nın "Eskişehirliler ne istediyse yaptık" demesine...
-Mesut Hoşcan'ın "3-4 yıl içinde toparlanırız" demesine.
-CHP il Başkanı Niuhat Çuhadar'ın "Partimizde hiçbir sıkıntı yok" deyişine...
-Muammer Karaman'ın "Hiçbir partinin arka bahçesi değiliz" demesine...
-Nihat Çuhadar'ın, Süheyl Batum'dan "Eski Milletvekilimiz" diye bahsetmesine...
-Gaye Usluer'in "Parti suçu işleyen cezasını çeker" demesine...
-Kazım Kurt'un, 7 nci kattan düşen çocuğu kurtaran Temizlik görevlisinden yola çıkarak konuyu "Kreş şart" a getirmesine.
-Vali Tuna'nın "Dımdızlak bir meydan olmayacak" deyişine...
-Cemalettin Sarar'ın "Otogar'a bayram sonrası kazma vuracağız" demelerine.
-Ülker Can'ın, her defasında değişikliğe uğrayan meydanla ilgili "Anlatıyoruz anlatıyoruz anlamıyorlar" demesine...
-AK parti Meclis grubunun "Bizi geçtiğimiz yıllarda suya zam yapmadıkları konusunda kandırdılar" demesine...
-AK parti gençlik kolları yöneticilerinin, CHP gençlik kollarında yaşananları eleştirmesine...
Şaşıyorum...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Engelliler gününde bile...
Diğer 354 gün neyse de, önceki gün, yani Dünya Engelliler gününde şehir merkezinde bulunan iki Alışveriş Merkezine gittik.
Bilindiği üzere, Alışveriş merkezlerinin giriş kapısına en yakın birkaç araç park yeri engelliler için ayrılmıştır.
364 gün doluydu bu araç park yerleri.
yanlış anlamayın, engelliler koyamamıştı araçlarını o dediğimiz yerlere.
Bizzat, vücudu ve organları yerinde olup, beyin engeli bulunan insanlarca işgal ediliyordu o yerler.
-"belki bu gün olmaz" diye düşündük.
Öyle ya, Dünya Engeliler günüydü sonuçta.
Baktık yine dolu...
Beyin engelli insanlar o günde bile engelliler için ayrılan yerlere araçlarını bir güzel koymuşlardı.
........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Genç çift, yeni mahallede, yeni evlerine taşınmış.. Sabah kahvaltı yaparlarken, karşı komşu da çamaşır asıyormuş. Kadın heyecanla kocasına:
- Bak hayatım, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor.
Kocası eşine bir süre bakmış sonra da hiçbir şey söylemeden kahvaltısını sürdürmüş.
Komşusunun çamaşır astığını her gördüğünde kadın aynı yorumu yapmaktan da geri durmamış. Bu durum bir ay kadar sürmüş.
Bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış, hayretle kocasına dönerek:
- Bak! Sonunda çamaşır yıkamayı öğrendi, çok merak ediyorum! Kim öğretti acaba?
Kocası gülmüş:
- Tatlım ben bu sabah biraz erken kalktım ve penceremizi sildim!