1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Tepki oyları...

AK Parti içinde Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak açıklanan Harun Karacan'a tepki var.
Tepki olması da gayet normal.
Zira...
Harun Karacan'ın aday oluncaya kadar AK Parti ile herhangi bir bağı yoktu.
Birçok AK partili, Harun Karacan'ın adaylığı ilan edildiğinde ister istemez "Bu da nereden çıktı?" reaksiyonu gösterdi.
AK Partinin neredeyse kesinleşen Odunpazarı ve Tepebaşı adaylarına da tepki var.
Hatta...
Bu tepki, Karacan'a duyulan tepkinin daha da üzerinde.
İsimleri ortaya atıldığında, çok sayıda AK Partili "Bunlar da nereden çıktı?" dediler.
Hatta...
-"Orhan Soydaş AK Partili bir isim değil. Öte yandan, Nedim Öztürk Milletvekilliği görevi bittikten sonra Eskişehir'den ayrılıp gitmiş bir isim. Parti içinde Odunpazarı için 5, Tepebaşı için 3 aday adayı vardı. Bunların suyu mu çıktı da, Odunpazarı ve Tepebaşı'na bu isimler aday olarak belirlendi?" sorgulamasını yaptılar.
Bunlara bir de Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı'nın yeniden aday olamamasını ekleyin...
Anlaşılacağı üzere, AK parti içinde, adaylardan kaynaklanan bir tepki oyunun sandığa yansıyacağını söylemek şimdiden mümkün.
Hatta.
Meclis listeleri açıklandığında bu tepki oylarının daha da fazla olacağı gün gibi ortada.
Cumhuriyet Halk Partisi'nde sıkıntılı bir aday adaylık süreci yaşandı.
Parti, Eskişehir'de adayı Anket yolu ile belirleyeceğini ve anketten çıkan sonucun aynen uygulanacağını söyledi.
Ancak...
CHP Genel Merkezi verdiği sözleri tutmadı.
Milletvekili Kazım Kurt'u Odunpazarı adayı gösterdi.
Bu durum partide büyük sıkıntı yarattı.
Parti binası önünde kararı protesto eden gösteriler yapıldı.
CHP'de yaşanan Odunpazarı sıkıntısının yarattığı olumsuzluk halen sona ermiş değil.
Tepkilerin hedefinde hem Yılmaz Büyükerşen hem de Odunpazarı adayı olan Kazım Kurt var.
Buna bir de, önümüzde ki süreçte açıklanacak olan meclis listelerinden duyulacak memnuniyetsizliği eklediğinizde, CHP'lilerin de sandığa yansıtacakları tepki oylarının olacağını görmek mümkün.
Sonuç olarak...
Seçimlerde hem AK Parti hem de CHP, kendi seçmenlerinin tepki oyları ile mutlaka karşılaşacak.
Etrafta, koyu AK Partili ya da CHP'li olduğunu bildiğiniz pek çok kişiden;
Adaylardan ve tutumlardan kaynaklanan memnuniyetsizlik "O'na oy vereceğime gider CHP'ye veririm."
Ya da...
-"O'na oy vereceğime gider AK Partiye oyumu atarım" şeklindeki tepki oylarına ilişkin sözleri çok duyacaksınız.
Tepki gösterenlerin, bu tepki oyları ile kendi partilerine ne kadar zarar vereceği? Tepki oylarının seçimi kazanma ya da kaybetme konusunda ne denli etkili olabileceğinin cevabı ise, ancak sandıkta ortaya çıkacak...
------------------
Nabi Avcı'dan iki fıkra...
-Zamanın birinde "Yuha Baba" isimli bir şahıs varmış. Bu şahsa "Yuha baba" denilmesinin nedeni, her ölenin arkasından Yuh çekmesiymiş.
Günün birinde Yuha Baba ölmüş.
Cemaat "Bu her cenazenin arkasından Yuh çekerdi. Biz de ona çekelim" diyerek, hep birlikte başlamışlar Yuh çekmeye.
O sırada tabutun kapağını kaldıran Yuha Baba;
-"Eğer ben de öncekiler gibi gidiyorsam bana da Yuh olsun" demiş ve kapatmış kapağı...
SEN BİR DE BENİ ABDESTLİYKEN GÖR
Camide namaz kılacak adamın yanına gelir başka bir adam. Şöyle bir göz ucuyla bakar ki, gelen adamın üstü başı perişan, saç baş dağınık.
-"Bu da nereden çıktı şimdi" diye düşünürken, bir yandan da gelen adamın nasıl namaz kılacağını takip etmeye başlar.
O perişan vaziyette ki adam başlar namazını kılmaya. Kusursuz da tamamlar namazı.
Namaz sonrası adam, perişan vaziyette ki yanında namaz kılana dönüp;
-"Seni izledim. Çok güzel namaz kıldın. Ne yalan söyleyeyim, ilk geldiğinde senin böyle kusursuz bir namaz kılacağını düşünmemiştim" deyince...
Perişan vaziyette ki adam bizimkine dönüp;
-"Sen bir de beni abdestli namaz kılarken gör" der.
Söz konusu iki fıkrayı da değişik zaman dilimleri içinde Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'dan dinlemiştik.
Avcı bu fıkraları anlattığı zaman Milletvekili ve Milli Eğitim komisyon başkanıydı.
Şimdi ise bakan.
Fıkraları anlatmasının üzerinden çok zaman geçti.
Ama...
Sanki anlattığı fıkralar, o günden bu güne gelininceye kadar yaşanan olaylar şöyle bir hatırlandığında, adeta bu günün mesajlarını içeriyor.
---------------------
İş resmen futbol takımı tutmaya dönmüş..
"Anket" lafı siyasette çok sık duyulur oldu ya...
Biz de bu yazıda bir anket sonucunu konu etmek istedik.
Yanlış anlamayın sakın! Sözünü edeceğimiz anket ne CHP'yi karıştıran anket, ne de partilerin oy durumunu ortaya koyan anket olacak.
Bir anket firması, geçtiğimiz aylar içinde bir araştırma yapmış.
Aralarında Eskişehir'in de bulunduğu 12 ilde yapılan anket çalışmasında AKP, CHP, MHP ve BDP ye niçin oy verildiğini sormuş firma elemanları.
CHP, MHP ve BDP ye oy verenlerin büyük bir bölümü "İdeolojime uygun bir parti olduğu için" cevabını vermiş.
AKP ye oy verenlerin bir bölümü ise, İstikrar ve Lider'i ön planda tuttukları için oy verdiğini söylemiş.
Öyle ki;
AKP ye oy verenlerin önemli bir bölümü, partinin Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karizması, Samimiyeti, Çalışkanlığı ve Kasımpaşalı, yani delikanlı olduğu için oy verdiğini açık açık söylemiş.
Şimdi bu sonuçları görünce iki ayrı değerlendirme yapmak geldi içimizden.
Birincisi; CHP, MHP ve BDP liderlerinde Erdoğan'ın özelliklerinin hiç birisi yokmuş.
Olsaydı, zaten oy verenlerin bir bölümü de bunu dile getirirdi.
Diğer bir değerlendirme ise, artık Siyasetten kimsenin bir beklentisi kalmamış.
İş resmen futbol müsabakasına dönmüş.
Amaçsızca, takım tutar gibi parti tutulmaya başlanmış.
Bizim değerlendirmemiz bunlar.
Bu sonuçları görüp de, değerlendirmeleri farklı olanlar da mutlaka olacaktır...
--------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kadın; işadamı kocasının, ülkedeki ekonomik krizin nabzını yoklamak amaçlı gezisini fırsat bilir ve eski dostunu eve alır..
Olacak ya!Koca, beklenen süreden önce iş gezisi bittiği için soluğu evde almıştır. Öyle ki, kadın arkadaşını anca sokabilir yatak odasındaki gardıroba. Kendi de hemen, yatağın içine uzanır. Kocası yatak odasına girdiğinde:
- Ah canım! Sakın yakma lambayı! Başım öyle çok ağrıyor ki, başımı yorganın altına soktum; tahammülüm yok ışığa da, aydınlığa da...
Koca:
- Ah Ah canımın içi! Şimdi geçiririm ben senin baş ağrını. Demesiyle karanlıkta soyunur, dökünür. Tam yatağa girerken, gardıroptakini evden nasıl çıkaracağını düşünen kadın, başlar sızlanmaya:
- Ah başım... Çatlıyor başım... Yok, hayır, dayanamayacağım; korkunç ağrıyor başım. Kocacığım ne olur, hiç değilse, açık bir eczaneden aspirin alır mısın?
Karanlıkta soyunup dökünmüş koca;
- Gayet tabii karıcığım, gayet tabii...
Elektriği yakmadan karanlıkta el yordamıyla giyinen koca apartmandan dışarı çıkar, karşıdaki tanıdık eczanenin nöbetçi olduğunu görünce de çok sevinir. Hemen koşar eczaneye:
- Aspirin istiyorum,
Eczacı:
- Tamam, bir dakika..
Eczacı, raftaki aspirini almaya uzanırken birden geri döner ve adama:
- Ne oldu size böyle? Üstünüzdeki itfaiyeci üniforması da ne? Yoksa mesleğini mi değiştirdin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi