
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Tercih baştan yapılmış bir kere...
Daha önceki yorumlarımızda da tekrarladığımız bir durum var Eskişehir ile ilgili.
-Yılmaz Büyükerşen CHP'ye geçmemiş olsaydı ve DSP'den seçime girseydi, yine seçimin en favori ismi olurdu.
-Yılmaz Büyükerşen "Aday değilim" deseydi, CHP'nin Mahalli seçimlerde ki şansı bu günkü kadar yüksek olmazdı.
-Yılmaz Büyükerşen CHP'ye geçmemiş olsaydı, partinin Eskişehir'deki tablosu kesinlikle böyle olmazdı.
-Yılmaz Büyükerşen CHP'li olmamış olsaydı, bugün çevresinde bulunan CHP'lilerin büyük bölümü de partide olmazdı.
-Büyükerşen CHP'li olmasaydı örneğin, Odunpazarı adayı kesinlikle bir başka isim olurdu.
-Büyükerşen CHP'li olmasaydı, birileri için bulunmaz fırsat, birileri için de büyük şanssızlık olmazdı.
Sonuç olarak...
İster beğenir, ister beğenmezsiniz ama Eskişehir CHP'de bir Büyükerşen gerçeği var.
Bir de...
Bu gerçekten hareketle, Büyükerşen'in her dediğini yerine getiren bir CHP Genel merkezi.
Genel Merkezin düşüncesi ortada...
Her söylediğini yapmayarak, adaylıktan çekilme ve böylelikle seçim kaybetme riskini göz önüne almak yerine, "Her isteğini yerine getirelim, yeter ki bize seçimi kazandırsın" yolunu tercih etmiş.
İşte bu tercih edilen yol CHP içinde birileri için büyük şanssızlık yaratırken, başka birileri için de büyük şans imkânı sağlıyor...
Birileri, sırf Büyükerşen'in etrafında bulunmaları nedeniyle, siyasi hayatta göremeyecekleri pozisyonlara gelirken...
Başka birileri de, normalde kolayca gelebilecekleri yerlere, sırf Büyükerşen nedeniyle gelemiyor.
Sonuç olarak...
Her ne kadar CHP'de yaşananlar sürekli Büyükerşen'e endeksli ve Büyükerşen etrafında oluşuyorsa da, bu işin sorumlusu kesinlikle Büyükerşen değil.
Zira...
Yukarıda da söylediğimiz gibi, CHP'nin Genel Merkezi çoktan tercihini yapmış...
-"Her isteğini yerine getirelim, yeter ki bize seçimi kazandırsın" demiş bir kere...
Bu tercih Genel Merkez tarafından ayan beyan ortaya konulmuşken, belki de kim olsa Büyükerşen'in yaptığının aynısını yapardı...
......
Önder 30 Mart sonrasına randevu verirse...
Nevzat Önder AK parti Odunpazarı adayı...
-"Şimdilik adayım, aslına bakarsanız Allah'tan bir mani olmazsa Odunpazarı'nın başkanıyım" diyor.
Seçimi kazanacağına inanmış.
Daha doğrusu...
-"Kazanmak diye bir şey yok. Zaten Odunpazarı bizimdi, bizim olmaya devam edecek" diyerek, seçimin kendisi için formaliteden ibaret olduğu izlenimi vermeye çalışıyor.
Her ne kadar espri olarak algılansa da, gezip dolaştığı yerlerde 30 Mart sonrasına randevu bile vermeye başlamış Nevzat önder.
Örneğin;
-"10 Nisan günü Belediye'de bekliyorum" diyerek, 30 Mart sonrası Belediye Başkanı koltuğuna oturacağından son derece emin olduğunu dile getiriyor.
Bu günden söylediği en ilginç söz ise, Belediye başkanı seçildiğinde, görev süresi boyunca plaket almayacağı vurgusu.
Sıklıkla...
-"Ne plaket alırım, ne de plaket veririm" diyor.
........
Bu işte bir terslik var ama..
Memurlar, hükümetin önerdiği zam teklifi karşısında çılgına dönmüş vaziyette.
Ağızlarından adeta ateş fışkırıyor.
Günleri Grev ve isyanla geçiyor.
Her fırsatta sokağa atıyorlar kendilerini.
Sağlık çalışanları adeta fitili ateşlenmiş dinamit gibi.
Eylem yapmadıkları gün yok.
Ne yaşam güvenceleri olduğunu söylüyorlar, ne de performans karşısında hak ettikleri ücreti alabildiklerini söylüyorlar.
Çiftçi öteden beri zaten feryad ediyor.
İşçiyi sormaya bile gerek yok.
Üreticilere baktığınızda "Biz enayiyiz" diyorlar resmen.
Sanayiciye bir dokun, bin ah işit.
Emekli zaten ses çıkartacak halde değil...
Esnaf ve Tüccar "Biz ölmüşüz de ağlayanımız yok" deyimi ile yaşıyor.
Kısacası...
Şöyle bir baktığınızda, hayatından memnun olan hiç kimse yok.
Milletvekili seçimi öncesini hatırlıyoruz.
Hemen aynı tablo vardı gözlemlediğimiz.
Protestolar, isyanlar, grevler, ağlayış ve yakarışlar.
Seçim yapıldı, iktidar partisi oylarını yüzde 50'ye çıkarttı.
Şimdi de aynı memnuniyetsizlik var.
Ne dersiniz?
İyisi mi...
Hiçbir şey demeyin, seçimi bekleyin...
.......
Aday olamayanlara farklı partiden ikinci bir şans imkanı doğdu...
Yüksek Seçim Kurulu'nun önceki akşam yaptığı toplantıda ilginç bir karar ortaya çıkmış.
Yüksek Seçim Kurulu aldığı kararla, müracaatları kabul edilen; ancak partileri tarafından aday gösterilmeyen aday adaylarının, farklı partilerden aday olmalarının önünü açmış.
FARKLI PARTİDEN ADAY OLABİLECEKLER
Buna göre aday gösterilmeyen aday adayları, isterlerse listeler seçim kurullarına verilmeden farklı bir partiden aday olabileceklermiş.
Bilindiği üzere...
Daha önce aday adayı olan; ancak partileri tarafından aday gösterilmeyen isimler farklı bir partiden dahi olsa aday gösterilemiyorlardı.
Bu karar sonrasında, aday adayı olan fakat partileri tarafından aday gösterilmeyenlere, farklı bir partiden aday olabilme yolu açıldı.
Bu karar, özellikle aday adayı olup, aday olamayanlara başka bir partiden ikinci bir şans daha tanıyor.
Bakalım...
Söz konusu kararın Eskişehir'de ikinci bir şans tanıyacağı isimler olacak mı?
Hep birlikte göreceğiz...
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Genç adam, yaşlı karı-kocanın evlerine misafir olur.
75 yaşındaki amca karısından bir fincan daha çay isterken:
-'Çiçeğim, bir bardak daha verir misin?' der.
Sonra da:
-'Peteğim, şekersiz lütfen' diye ekler.
65 yaşındaki tatlı karısının getirdiği tavşan kanı çayı alırken de:
-'Bebeğim, sana çok zahmet oldu' diye ekler.
Genç adam, yaşlı amcanın karısı için kullanıldığı sevgi sözcüklerinden çok etkilenir: -'Amcacığım, kaç yıllık evlisiniz?' diye sorar.
Yaşlı ama dinç adam:
-'40 seneyi geçtik evladım' der.
Genç adam: 'Vallahi maaşallah, Allah muhabbetinizi arttırsın. Sürekli çiçeğim, peteğim, bebeğim gibi güzel sözlerle hitap ediyorsunuz galiba?'
Yanakları pembeleşen teyze:
-'Doğru, birkaç yıldır hep bana böyle hitap ediyor' deyip mutfağa doğru yöneldiğinde yaşlı amca genç adamın kulağına doğru eğilerek:
-'Şiiişşşt, çaktırma! 2 sene önce adını unuttum, hâlâ hatırlayamıyorum..